Önceki gün itibarıyla 2. Silivri, İzmir’de perdelerini açtı!..
12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin etrafını çeviren 1500 polis avukatlar dahil hiç kimseyi yaklaştırmadı... Müvekkillerini savunmak için adliye binasına girmeye kalkışan(!) avukatlar, polis copu ve biber gazıyla teskin edildi!..
Her nasılsa içeri sızmayı başarmış olan avukatların arkası da robokoplar tarafından kuşatılarak bi güzel güvenceye kavuşturulmuş oldu!.. Güzide halkımız arasında “Askeri Casusluk” olarak bilinen 357 sanıklı dava için salon bulunamadığından duvarlar yıkılmış, salonlar birleştirilmişti... İlk duruşma tıpkı Silivri 1’deki gibi avukatların talepleri ve mahkeme heyetinin reddiyle tamamına erdi... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın 8-18 Nisan “Deniz Yıldızı Tatbikatı” Tuğgeneral İskender Yıldırım’ın yurtdışına çıkış yasağı bulunduğu için iptal edilmişti.
- Yurtdışı yasaklarının kaldırılması talepleri yine reddedildiği için önümüzdeki aylarda yapılması planlanan Deniz Kurdu ve Efes tatbikatları da sizlere ömür!..
Akiller heyetinin yurt gezileri başladı sayın seyirciler...
Başladı da pek keyifli gitmiyo valla!.. VIP karşılamalar, 5 yıldızlı otellerde “halkımıza” çekilen nasihatler filan tamam da o ne öyle; protestolar, akil insanlarımızı çileden çıkaran zor sorular, şööle ağız tadıyla bi Türkiye turunu bile burunlarından getiriyorlar, yazık değil mi?.. Neyse, yine de bu “ağır şartlara” karşın 63 akil insanın oluşturduğu “nasihat heyeti” kendilerine biçilen görevi cansiperane yapmayı sürdürüyor. İşte Ege yöresinde görev alan akil insan Baskın Oran’ın Urla’daki yüce sözleri:
- Cumhuriyet yanlış kuruldu. Şimdi biz(!) cumhuriyeti demokratik olarak yeniden kuruyoruz. Başımıza bela olan ulus devletten kurtuluyoruz. Türkiye’de bütün etnik unsurlar özerk olmalı...
Biz dediği kim ola ki, diğer 62 kişiden mi söz ediyor, yoksa sultanından mı, orasını pek çıkaramadım!..
Silivri 1’de esas hakkında savunmalar başladı...
Mahkeme heyeti, evrensel hukuka harika bir katkıda bulunarak, örgüt yöneticiliğinden yargılanan ve haklarında müebbet istenen sanıklara hem de avukatlarıyla birlikte iki, sadece üyelikten yargılananlara ise bir saat savunma süresi verdi...
- Müthiş değil mi?.
Ancak nankör avukat tayfası ve uslanmaz sanıklar, kararın değerini anlayamadılar sevgili izleyiciler... Avukatlar bi de salonu terk etmesin mi, gerçekten akıllara seza... Neyse ki sanıkların da salonu terk etmesi engellendi de heyet yalnız kalmaktan kurtuldu.. Sanık ve avukatların şu sözlerine bakar mısınız lütfen:
- Ey adalet, ey hukuk biraz da Silivri’ye gel!..
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Polis Balosu’na BDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sabahat Tuncel’i davet etti...
- Ne güzel!
Böyle görüntüler hoş tabii... Acaba o baloya Şırnak Güvenlik Şube Müdür Vekili, Emniyet Amiri Murat Çetiner de çağrıldı mı?.. Hani 2011’de Nevruz kutlamaları sırasında Sabahat Hanım’ın “Alçak, adi, şerefsiz” diye tokadı patlattığı polis canım... İyi olurdu aslında, yeni açılım şerefine kadeh kaldırılır (ayran, gazoz, vişne), buluşmuşken Sabahat Hanım, Murat Amire, açtığı davada kazandığı 25 bin lirayı elden toka ediverirdi..
- Şu süreç nelere kadir ya Rabbim...
Haa, unutmadan...
Şu Fazıl Say mıdır nedir, bi çalgıcı var ya o da 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yok dünyaca ünlüymüş de, ayıpmış da... Egemen Bağış, Bekir Bozdağ, Ömer Çelik büyüklerimiz anında densizlerin ağızlarının payını verdiler.. Başbakanımız da “Onlarla bizi meşgul etmeyin” diyerek lafı gediğine “cuk” oturttu...
Saya saya bitiremediğim bunca önemli mesele arasında ilginizi çeker mi bilmem, ama jandarma genel komutanı da “parçalanma” uyarısı yaptı...
- Siz hâlâ Türkiye’de neler oluyor diye düşünedurun!..
