Kapadokya, benim turizme olan aşkımın başladığı yer. Üniversite öğrencisiyken burada Fransız turistlere rehberlik yaptım. Ankara’dan otobüsle gider, akşama geri dönerdik, kalacak yer yoktu. Şimdi lüks tesislerin yatırımcısı olarak kimleri görmüyoruz ki, Argos Yapı’nın sahibi Gökşin Ilıcalı ile ortak olarak Argos Oteli yapan Ferit Şahenk’ten, Brezilya Fahri Konsolosu da olan Museum Otel’in sahibi Ömer Tosun’a, CCR’nin sahibi Mustafa Çankaya’ya, bir mahalleyi adam etmiş Yakup Dinler’e. Kültür ve Turizm Bakanı olan ETS Turizm’in sahibi Mehmet Nuri Ersoy’un Kapadokya’ya yatırımı yok ama yatırımcının sorunlarını iyi biliyor ve bölgeyi yeniden parlatmak için önem verdiği proje Alan Başkanlığı. Bölgede her iznin üç bakanlıktan geçtiğini, bunun işleri aksattığını söylüyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet modelindeki politikacı olmayan ve çözüme işadamı zihniyeti içinde bakan biri. Buraya yapılacak bir yatırım için kararlar yakında kurulacak Alan Başkanlığı’nda alınacak. Ama imar barışını fırsatçılığa dönüştürmek isteyene de göz açtırılmayacak, 118 kaçak saptanmış, yıkılacak. Bakanın Kapadokya gezisi sırasında da bir bina yıkılıp gözdağı veriliyor.

Turizm geliştirme fonu
Kurulması için çalıştığı bu fonla tanıtım, yatırım geliştirme ve bürokrasiyi aşmak, yabancı yatırımcıyı cesaretlendirmek amaçlanıyor. Bakan kaçan turist talebinin geri geldiğini hatırlatıyor, ancak turist girişi sayısını önemsemiyor, “Turizmi geceleme ve gelir üzerinden ölçmek lazım” diyor. Kişi/gece/gelir indeksinin daha doğru olduğu düşüncesinde haklı. Barselona’da artık turist istemiyoruz pankartı taşıyor şehir halkı. Turist para bırakmıyorsa kaynak israfı. Bütün sorularıma rağmen Bakan “Benden Arap turistler aleyhine yanıt alamazsınız” diye koyuyor tavrını. İstanbul’u, İstiklal Caddesi’ni nargilecilerle dolduran esnaf için bile zengin Batılı turist geldiği zaman her şey değişir anlayışında.

Gezici sergiler
Tanıtım için yeni fikirleri var. Turizm fuarları yerine dijital tanıtımları, gezici sergileri daha yararlı buluyor. Tokyo ve Kyoto, Topkapı Müzesi’nden gidecek eserlerin ilk sergileneceği şehirler olacak. Sergilerle gastronomiyi birleştirmek istiyor. Peru da kültür turizminin yanına gastronomiyi koydu, çok başarılı oldu, Türkiye gastronomik zenginlik açısından inanılmaz ama kebaba sıkışıp kaldı. Bakan, Güneydoğu’nun turizm potansiyeline hayran kalmış. Hasankeyf’in yeni halini bile beğeniyor, su tutan barajını “Como Gölü’ne benzemiş” diye anlatıyor. “Orası her yeri geçer, bir tek Mardin değil, Midyat da önemli Urfa da” diye ekliyor. Urfa’ya ben de bayılıyorum, ama sıra gecesinde bile şalgam içiriyorlar diyemiyorum! Gezi sırasında rastladığımız Ferit Şahenk de Urfa’ya otel yatırımı düşünüyor, Göbeklitepe dolayısıyla ilgisi yüksek. Orası belki turistin ve laik kesimin yaşam biçimine uygun bir yer olur.

Denetim de neymiş!
Sayıştay’ın belediyeleri denetlediği rapor belediyeler üzerinden nasıl bir rant aktarımı yapıldığını gözler önüne serince denetimden sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çöker görevden alındı! Tıpkı enflasyon raporunu açıklayan TÜİK başkanı gibi. Danıştay’a da, Sayıştay’a da, işlerine karışan herkese kızıyorlar! İzmir Belediyesi yıllarca müfettişlerle yaşadı. Ama Melih Gökçek’in neden görevden alındığını bile bilmiyoruz! Denetlenemeyen güç, rayından çıkar. Sonra da duvara toslar, işler hızlı yürüsün diye bürokrasiyi hızlandırmak, bazen işleri bir elde toplamak iyi olabilir ama denetim herkes için gereklidir.