Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

02 Temmuz 2018 Pazartesi

Elbette soruyu cenazede, namazda, ibadette “protokol” olur mu diye sormak lâzım. Oraya geleceğiz elbette ama biz tespihi tane tane çekelim ve bu soruyu gündemimize getiren trajik hadise karşımıza nasıl çıktıysa oradan adım adım yolunu açalım kalemimizin...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seçim sonuçları dolayısıyla CHP’yi kriminalize etti. HDP’nin yüzde 10 barajını aşmasının sebebi ve sorumlusu gördüğü ülkenin en eski ve köklü kitle partisini “suçlu” ilan ederek hedef tahtasına oturttu. Hem de “tepeden tırnağa”. Şöyle:
Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesi için CHP’nin önüne insanlar gitti. Peki, ‘bir oy HDP’ye, bir oy CHP’ye’ dendiği zaman kimse CHP’nin önüne gitti mi? Gitmedi. Bu sorumluluk hepsinindir. Sadece Kılıçdaroğlu’na fatura keserek CHP bundan kurtulamaz.”
Soylu’nun aynı çerçevede valilere bir talimat gönderdiğine ilişkin de gazetelere yansıyan şu sözleri var: “Müsteşarımız üzerinden böyle bir talimat gönderdim. CHP il başkanlarını şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin dedim.

***

Sözlerin ötesi de var vahim mi vahim, ama burada kesip esas tartışmak istediğimiz noktaya gelelim!..
Bakan, talimat vermiş ve birileri şehit cenazesinde protokole alınmasın demiş.
“Cenaze”, “talimat”, “protokol”... Bunlar nasıl bu kadar kolay, rahat ve kaygısız bir araya gelebiliyor, getirilebiliyor; ben şaşkınlık içinde asıl bunu merak ediyorum!..
Bu nasıl dindir, imandır, İslam’dır?..
Protokol, “hiyerarşi” demek.
İbadet ise Allah’a kulluk doğrultusunda “eşitlik”te buluşmak demek.
CHP’yi cenazede “protokol”e alıp almamayı bırakın, asıl cenazeye “protokol”ü nasıl alıyorsunuz; cenaze ile protokolü nasıl buluşturabiliyorsunuz?.. Bunu bir sorun kendinize!..
“Cenazede protokol”ü bu kadar doğallaştırmış, olağanlaştırmış, sıradanlaştırmış zihinlerin ve kalplerin, inançlarını, imanlarını ve vicdanlarını bir öz-sorgulamaya tabi tutmaları gerekir.

***

İslami inanç çerçevesinden bakıldığında insanların eşitsizlik dolu, ast-üst ilişkileri ile yüklü bir hayat akışı içinde, (en azından “ideal” olarak) bir tek yerde hiyerarşiden, “protokol”den uzak ve “eşit” olma imkânı buldukları sıklıkla ifade edilir, dillendirilir.
Bu, ibadettir.
Camide protokol olmaz, cenazede protokol olmaz, namazda protokol olmaz, secdede, rükûda, kıblede protokol olmaz.
Hatta devlet ricali açısından tam tersini beklemek dahi hakkımız... Gözden uzak, göze hiç batmayacak şekilde, mütevazı halde, “Allah’ın bir fakir kulu” olarak bir köşede namaza iştirak etseler en hayırlısını yapmış olurlar.
Cenazede en ön safta, hem de “protokol” adı altında “görünürlük” içindeyseniz bu, Allah rızası için değil, nefsiniz için oradasınız demektir.
Şehidiniz için değil, kendiniz için oradasınız demektir.

***

Bakan’ın talimatı Bursa’da hemen işlerliğe sokulmuş ve Kahramanmaraş’ta şehit düşen uzman çavuş İsa Özkan’a son vazifesini yapmak üzere cenaze namazına katılan CHP İl Başkanı Hüseyin Akkuş, “protokol”e alınmamış, onun arkasında saf tutmuş.
Çok isabet olmuş! Keşke daha da arkalarda, sadece Allah rızası için orada bulunan cemaatin arasına karışıp iyice görünmez olsaydı!..
CHP hemen ilan etsin, bundan sonra, bırakın sadece şehit cenazesini, hiçbir cenazede “protokol”de yer almayacağını!.. Temsilcileri hep en geri safta, tertemiz bir fakirin, bir “gariban”ın yanında dursunlar namaza...

***

Cenaze namazında protokol, ölene saygısızlıktır.
Cenaze namazında protokol, cemaate saygısızlıktır.
Cenaze namazında protokol, şehide saygısızlıktır.
Cenaze namazında protokol, Peygamber’e saygısızlıktır.
Cenaze namazında protokol, Allah’a saygısızlıktır.
Dinde-diyanette, iman-ibadette “protokol” bellidir.
Tek kelimeyle, takva...
Peki, şehit cenazesinde protokol nedir?
Tek kelimeyle, tekebbür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları