Dert, Zirveye Tırmandı

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Türkiye’de rejimin oldum bittim tehdit saydığı, karşısına aldığı, mücadele ettiği iki kesim var:
Siyasal İslam ve Kürt hareketi…
Halkın oy verdiği ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi bu iki kesim oldu.
Siyasal İslam, Erdoğan’la Köşk’e çıkarken, Kürt hareketi Demirtaş’la en büyük başarısını yakaladı.
Bu seçim sonucu sisteme, “Ben nerde yanlış yaptım” şarkısını söyletmelidir.

Tren Köşk’e taşıdı

İkinci kriz noktası; Erdoğan gibi, demokrasiyi nihai amaca giden bir tren sayan ve hedefe vardığı an o trenden atlayan birinin demokratik bir ülkenin zirvesine tırmanmasıdır.
Demokrasiye, laikliğe, özgürlüğe inanmadığı hem söyleminden hem eyleminden belli biri, laik-demokratik-özgürlükçü bir ülkenin zirvesinde nasıl oturabilecektir?
Her konuşmasıyla muhaliflerine hakaret eden, her ağzını açtığında nefret yayan, mezhep ve ırk ayrımcılığı yapan, ötekileştiren, dışlayan bir anlayış, sırtında yolsuzluk dosyalarının ağırlığıyla ve ülkenin yarısının oyuyla ülkenin tamamını nasıl temsil edecektir?

Dert zirveye tırmandı
Sistemi krize sürükleyecek üçüncü nokta, Erdoğan’ın anayasada tarif edilen Cumhurbaşkanlığı kalıplarını hiçe sayarak kendisine padişah kaftanı giydirecek bir başkanlık sistemini dayatması olacak.
Orada da dikişlerin atması, beklenen sonuç…
Özetle; “Dert, zirveye tırmandı” diyebiliriz.

Çatıda çatlak

CHP açısındansa yanlış tercihle gelen ağır bir kriz var ortada…
Erdoğan bıkkını kitleleri safında toplamak, doğal müttefiklerine, dışlanan Alevilere, barış arayışındaki Kürtlere, Gezicilere, gençlere, solculara kucak açmak, yeni bir toplum arayışını öne çıkarmak yerine, CHP -yerel seçimde olduğu gibi- merkez sağa yanaşmayı ve pekâlâ AKP adayı olabilecek bir ismi çatıya çıkarmayı seçti.
Yenildi.
“Memlekete dindar lazımsa bizde daha iyisi var” yaklaşımı, her taklit gibi aslını besledi.
CHP-MHP adayı, antidemokratik seçiliş yöntemiyle de, “Tıpış tıpış gidip vereceksiniz” söylemiyle de yanlıştı. O yüzden de çatıyı oluşturan partilerin toplam oyuna bile yaklaşamadı.
Her şeye rağmen alınabilen yüzde 40’a yakın oy, “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” diyenlerin desteğiyle, yalnız bırakılan İhsanoğlu’nun samimiyetinin ve gayretinin eseridir.

Demirtaş umudu

Seçimin geleceğe yönelik tek umut veren sonucunun Demirtaş’ın yüzde 10’a yaklaşan oyu olduğu söylenebilir.
Demirtaş, gerek Kürt hareketinin Türkiyelileşmesi, gerekse Kürtlere uzak duran kesimlerin yakınlaşması açısından tarihi bir rol oynadı. Toplumdaki barış iştahını kanıtladı. Partisinin oyunu ikiye katlayarak, hem önümüzdeki çözüm süreci için elini güçlendirdi, hem tüm ezilenlere hitap eden bir söylemin, büyütme ve bütünleştirme potansiyelini gösterdi.

Çankaya düştü ama…

Şimdi zorlu bir süreç başlıyor.
Erdoğan, yılların tecrübesi ve devlet+medya desteğiyle yürüttüğü gayet organize ve zengin kampanyasında, adı sanı duyulmamış bir aday karşısında, yüzde 57’ler mertebesinde gösterilen oylarının gerisinde kalarak ve salt çoğunluk barajını kıl payı aşarak seçmenden “Köşk’e git, ama uçma” mesajı aldı.
Unutmayalım ki tatildeki seçmenin bir kısmı yerinden kımıldayabilse ve oyların yüzde 2’si Erdoğan’a değil, İhsanoğlu’na gitse Başbakan çıtanın altına düşecekti ve bugün ikinci turu konuşuyor olacaktık.
Bugün Cumhuriyet’in manşeti, Erdoğan’ın Köşk’te pek huzurlu oturamayacağının, kolayına anayasayı değiştirip Başkan olamayacağının ilk işaretlerini veriyor.
Çankaya düştü.
Ama bu ateş, seçime kadar düşmez.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları