Cumhuriyet gazetesinde neden yazıyorum?

25 Eylül 2018 Salı

Önce her şeyi bir yerli yerine oturtalım. Nedenler sıralansın, kafalar ve hedefler berrak olsun.
Cumhuriyet gazetesinin isim babası ve kurucu aklı Mustafa Kemal Atatürk’tür. 1924 yılında kurulan gazetenin kuruluş amacı; Cumhuriyet’i ve onun devrimlerini anlatmak, açıklamak, yaymak ve benimsetmektir. O dönemde buna gerek vardır zira bu kıymetli, herkesin gözü olan coğrafyada bir güneş gibi parlayacak, hızla kalkınan bir ülke doğmaktadır. Ve bundan rahatsız olan pek çok iç ve dış aktör mevcuttur. Durum halen farklı değil… Bunu bir kenara yazın…
Gelelim ikinci nedene:
Burası, pek çok kıymetli yazarın yanı sıra, “Ben, Atatürkçüyüm. Ben, Cumhuriyetçiyim. Ben, Laikim. Ben, antiemperyalistim. Ben, tam bağımsız Türkiye’den yanayım. Ben, özgürlükçüyüm. Ben, insan hakları savunucusuyum. Ben, terörün karşısındayım. Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız” sözleriyle kendisini ifade eden, bu fikri ve ideolojik duruşuyla kamuoyunda büyük etki yarattığı için katledilen, odamda resmi hâlâ bana bakan Uğur Mumcu’nun gazetesidir. Gururla yazarım. Uğur Mumcu gazeteciliğinden bir şey anlamıyorum diyen zihniyetin işgalinden kurtarılmış bir gazetede ise iki kere yazarım!
Gelelim üçüncü nedene:
Üniversite eğitimimi Kanada’da tamamladım. Birleşmiş Milletler gibi dünyanın en büyük uluslararası organizasyonunda yönetici olarak görev aldım. Demokrasi, insan hakları, şeffaflık gibi kavramları, bu değerlerin tanımlarını, gerçekte ne olduklarını çok iyi bilirim. Bu kavramların, içeriği nesnel olmayan, kullanıcısına göre değişik anlamlar ve amaçlar taşıyan, halk avcılığına, demagojiye yatkın, cilalı, adeta sihirli sözcüklere nasıl dönüşebildiğini de çok iyi bilirim! Bu kutsal sözcük ve kavramlar ülkemizde, özellikle işbirlikçilik ile şahsi menfaat sağlamayı bir sanat haline getirmiş kişiler tarafından, yaptıklarını gölgeleyebilmek, maskeleyebilmek için kullanılıyor! Kullanıldıklarında da akan sular duruyor. Bu tip kişiler, kendi hayat tarzlarına, düşüncelerine, ilkelerine uysun veya uymasın, uluslararası güç odaklarının amaçlarına, mevcut iktidara, esen rüzgâra uygun dönüşler yaparak, fikirlerini, kalemlerini, sözlerini, hatta benliklerini kiralıyorlar.
Türkiye’de “uzun bir süredir” moda olan etnik kimliği öne çıkarmak, mağduru oynamak, demokrasi adı altında bölücülük yapıp, tarikatçılığı hoş görmek, kapalı çıkarlar için açık toplum yalanı arkasına saklanarak, Cumhuriyete saldırmaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün temellendirdiği, hiçbir etnik ve dini ayrım yapmaksızın, kendi el yazısıyla yazdığı; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” ifadesiyle ulus devletimizin temeline, içeriden ve dışarıdan, yine aynı evrensel değerlerin arkasına saklanarak yapılan saldırılar gayet açık biçimde cereyan etmektedir. Daha önce, Türkiye’nin Kemalizmi aşması gerektiğini buyuran AB elçisi Karen Fogg’dan sonra, AB Türkiye raportörü Kati Piri’nin de bu yukarıda anlattığım maskelemeleri kullanarak kendince hakaretlerde bulunduğu, Fransız ve Alman basınının -aynı anda ve ortak dil kullanması nedeniyle kişisel etkilerden öte derin bir operasyon kokan- karalama kampanyasına giriştiği Cumhuriyet gazetesinde gururla yazarım.
Rahmetli dedemin cebinde taşıdığı, rahmetli babam Erdoğan Soral’ın yazdığı Cumhuriyet gazetesinde duygulanarak yazarım…
Gelelim genel toplama; dünya dengeleri süratle değişiyor. Pek çok yeni denge ve yeni güç oluşuyor. Türkiye bu döneme ekonomik olarak çok hazırlıksız, eğitim seviyesi olarak dünya ile rekabet edebilmekten çok uzak, hukuk düzeni açısından hayli yıpranmış bir halde giriyor. Kafaları dünyayı sömürme sistemi olan küreselleşmeye takılmış, neo-liberal, özelleştirmeci piyasa hayranlarının uzun yıllardır dizayn edip yönettiği ekonomi ciddi bir krizle karşı karşıya ve baş aşağı gidiyor. Siyaset bugüne yetersiz, yarına çok hazırlıksız.
Bu hazırlığı tartışmak, kalkınmanın ve gelişmenin modelini ortaya koymak. Unuttuğumuz ama ihtiyacımız olan değerlerimizi öne çıkarmak. Ortak ülkümüzü tekrar yaratmak. Gençlerimizi dünya çapında yetişmiş ve değerlerine bağlı birer birey yapabilmenin yollarını anlatmak için Cumhuriyet gazetesinde yazarım.
Yaşasın Cumhuriyet.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Karagöz ile Hacivat 2 Aralık 2018
Osman Kavala olayı 27 Kasım 2018
Çizgi nedir? 25 Kasım 2018

Günün Köşe Yazıları