Dünyanın bir numaralı markası

09 Ekim 2018 Salı

Tehlikenin ne olduğunu yazdık. Türkiye’nin önümüzdeki 12 ayda bulması gereken dış kaynak 220 milyar dolara yükseldi. Kasada kalan net rezerv 30 milyar doların altında. Sürekli borçlanarak inşaat yapmanın, üretimden kopmanın ve dış ticaret açığı vermenin sonu kötü oldu, kötüleşmeye devam edecek. Sürekli çözüm nedir sorusu geliyor. Kısa vadeli ilk tedbir tarım ve hayvancılık potansiyelini devreye sokmak.

Gıda ve su ihtiyacı
Birleşmiş Milletler tarım örgütü FAO 2050 yılında dünyanın gıda ihtiyacının bugünkünün yüzde 50 üstünde olacağını hesaplayan bir rapor yayımladı. Oldukça iddialı. 21. yüzyılın en stratejik ürünü gıda. İnsanlığın vazgeçemeyeceği tek ürün akıllı telefon değil, yiyecek ve içecek.
Türkiye 780 bin kilometrekare. Bunun 239 bin kilometrekaresi tarım alanı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde mayınlı, dolayısıyla hiç ekilmemiş tahmini 10 bin kilometrekare verimli toprak bulunuyor. Ayrıca son 15 yılda çiftçi yaklaşık 27 bin kilometrekarelik toprak üstünde çiftçilik yapmayı bıraktı. Çünkü zarar ediyor. Verimli ve sulanabilir 40 bin kilometrekarelik tarım alanı sulanmıyor. Bu potansiyele karşılık Türkiye tarımda yıllık 7 milyar dolar dış ticaret açığı veriyor. 41 bin kilometrekarelik Hollanda’nın bu alanda dış ticaret fazlası 55 milyar dolara ulaşıyor!
2002 yılında Türkiye’nin yüzde 37’si kırsal nüfustu, bugün yüzde 13’e geriledi. Çiftçi Sendikası’na göre 2014 yılında her 1 dakikada 5 çiftçi iflas etti. Köylerden büyükşehirlere göç etti. 1980’de 85 milyon olan canlı hayvan varlığımız 55 milyona geriledi.

Anadolu’nun potansiyeli
Anadolu toprakları endemik tür açısından dünyanın en zenginlerinden. Ayrıca 4. buzul çağından geçmediği için genetik gelişimi ve bitki örtüsü ile benzersiz. Klimatolojik olarak dünyada 3 farklı iklim mevcutken Anadolu topraklarında 6 farklı iklim hüküm sürüyor. Yani ülkemizde yetişmeyecek hiçbir ürün yok. Topraklarımız kükürt ve bor açısından çok zengin olduğu için yetişen bitkiler insan sağlığı açısından paha biçilmez öneme sahip. Planlanır ve doğru politikalar uygulanırsa, dünyanın bir numaralı tarım markası haline gelecek bir potansiyel elimizin altında.

Dünya Bankası’nın doğrudan gelir desteği
Türkiye 2005’te tohum, gübre, ilaç ve mazot gibi çiftçinin üretim girdilerine verdiği desteği kaldırdı. Onun yerine Dünya Bankası’nın istediği doğrudan gelir desteğini getirdi. Yani toprak sahibiysen, her ay gidip devletten para alıyorsun, ekmene gerek yok! Çiftçiyi üretimden kopartma politikası. Siz ileri götürmek için hazırlanıp sektörü geriye götüren bir politika gördünüz mü? Acaba zaten geri götürmek için mi uygulandı?..

Tarım ve hayvancılıkta ne yapacağız?
Elbette böyle devam etmeyecek. Sırasıyla tarım ve hayvancılıkta neler yapacağımızın ana hatlarını çiziyorum; tarımda bölgesel ve iklimsel verimlilik haritası çıkartılacak. Nerede, hangi ürün ekilirse verimlilik yüksek oluyor, bu saptanacak. Ardından Türkiye’nin ürün ihtiyaç planlaması yapılacak. Kısa, orta, uzun vade. Böylece ürün bazlı bir yol haritası oluşacak. Devlet çiftçinin girdilerini destekleyecek; en az Avrupa ülkeleri kadar. Özelleştirilen TİGEM, Devlet Üretme Çiftlikleri, YEMSAN, İGSAŞ, TZDK gibi kurumlar, modernize edilerek tekrar kamu kuruluşu haline getirilecek. Devlet çiftçi için yerli gübre ve tohum üretecek. Mazottan vergi alınmayacak. Korkmayın. Üretip kâr eden çiftçinin ödeyeceği vergi oluşan kaybı kapatır. Ziraat Bankası, Doğan Medya’nın yandaşlar tarafından satın alınmasına kredi vermeyecek (!), asli görevine geri dönecek, çiftçiyi üretmesi için destekleyecek. Tarımda dış ticaret açığı bitkisel yağ, yağlı tohum ve küspe ithalatından ötürü oluşuyor. Halbuki yağlı tohumu işledikçe küspe üretilebiliyor. Bitkisel yağ sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 49’a indi. Neden?..
Kusura bakmayın, yerim dar. Devamı pazar gününe.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Karagöz ile Hacivat 2 Aralık 2018
Osman Kavala olayı 27 Kasım 2018
Çizgi nedir? 25 Kasım 2018

Günün Köşe Yazıları