Küresellik-ulusallık etkileşimindeki Türkiye
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

Küresellik-ulusallık etkileşimindeki Türkiye

11.12.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sovyetler Birliği 1989’da dağılınca Batı’da ve Türkiye’de bir slogan yaygınlaşmıştı: “artık küreselleşme var, ulusallaşma ortadan kalktı”! Küreselleşen neydi?
-Neo liberal ağırlıklı bu çevreler aslında, “kapitalizmin küreselleşmesini” kastediyorlar ve istiyorlardı. Thatcher-Reagan, Anglo-Amerikan ekolünün sürüklediği bu yaklaşım ve uygulamalar özünde, “Batı kapitalizminin doğal küresel egemenliğini öngören siyasal ve ekonomik bir dayatma idi”. Aynen bana,Turgut Özal’ın, Türkiye için öngörülerinde söylediği gibi. Ben onları değil, onlar beni izledi, demişti (*).
-Küreselleşme aslında, “ulusalcılığın yerini almıyor, ulusal çıkarları ortadan kaldıracak doğal bir sömürü düzeni getiriyordu”. Ekonomik sınırların kalkması ve liberal politikalar, şu sonucu doğuracaktı: görece, fiilen güçlü olan devletler ve şirketler, azgelişmiş ve yarı gelişmiş ülkeleri (ve piyasaları) daha rahat bir biçimde işgal edebileceklerdi.
Türkiye’de Tekel’den SEKA’ya yapılan özelleştirmeler (ve yabancılaştırmalar) süreci,
ulusal ekonomilerin sanayiden tarıma kadar nasıl işgal ettirildiğinin” ders gibi okutulacak bir kanıtıdır.
Dolayısıyla “artık küreselleşme var, ulusalcılık rafa kaldırıldı” ifadesi tamamen yanlış ve sömürgeci bir dayatmadır.
 
Aksine ulusalcılık kaçınılmaz oldu
Söylenenin aksine “ulusalcılık daha da kaçınılmaz hale geldi”. Çünkü küreselleşme, çekirge sürüleri gibi siyasi, iktisadi ve askeri olarak saldıran bir ortam yarattı.
İletişim olanaklarının yaygınlaşması, finans düzeninin yeni akışkanlığı, daha bozuk ve dengesiz bir küresel yapılanma sonucunu doğurdu.
Bu durum karşısında “ekonomide ulusalcılık, yeni küresel dengesizliklere karşı, korunmanın olmazsa olmaz bir politikası haline dönüştü”.
Sermayenin, hizmetlerin, malların ve teknolojinin çok akışkan (mobil) duruma gelmesi, “güçlü olanların daha güçlü olmalarına yol açtı”.
Ekonomik kavga büyüklere de sıçradı: bugün ABD ve Çin en büyük kavganın baş aktörleri olarak sahnedeki yerlerini aldılar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında tek ekonomik küresel patron konumundaki ABD, Çin’in kendisine yetişmesi sonrası “önce Amerika” diyerek, ulusalcı politikada başa güreşir hale geldi, tükürdüğünü yaladı. İngiltere’nin Brexit kararı, “ulusal politikaya dönüş” hükmündedir.
ABD’nin bile, küreselleşmeyi boş vererek “önce Amerika” demesi, bizim de “önce Türkiye” konumuna çoktan gelmemizi gerektirir, çünkü sömürülen konumdayız. SEKA’mızı, TEKEL’imizi, şeker fabrikalarımızı, Aliağa’yı, demir-çelik tesislerimizi ve diğerlerini koruyabilseydik, bugün düştüğümüz noktaya gelmezdik.
Etimizi, cevizimizi, pamuğumuzu, “sermayemizi” dışarıdan alıyoruz, kendi elimizle yok ettiğimiz değerlerimiz sonucu. AB bile uzun yıllar, bütçesinin yarısını, “tarımına destek için ayırmıştı”.
Sözün kısası bugünkü dünyanın ekonomik olarak “küreselleşmiş bozuk yapısı”, Türkiye için ulusalcı politikaları daha da zorunlu hale getirmektedir.
Ancak bu sayede üretim ve ihracat artar, dış ticarette denge kurulur: istihdam artar, gelir bölüşümü düzelir: kısacası refah düzeyi yükselir.
Kısır ve otoriter politikalardan vazgeçip, katılımcı demokrasinin egemen olduğu bir ortamda, ulusal politikalar yürütülebilir. Günlük ve tepkisel politikalarla, “ben yaptım oldu” diyerek bir sonuç alınmaz, aklın yolu bellidir.
En önemli sorun, bu yolda ilerlemek için “siyasal iradeyi” oluşturabilmektir. Azgelişmişlik kısırdöngüsünden kurtulmadan bunların yapılamayacağını tarih göstermiştir. Atatürk bu nedenle, dün de bugün de haklı çıktı.
(*) Batı’nın Yeni Türkiye Politikası, syf 29-38, Cumhuriyet yay, 3. baskı, 2009

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022