Suriyeliler sorununun hangi yüzü?
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

Suriyeliler sorununun hangi yüzü?

15.01.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’ye sığınan, kaçan ya da göçen 4 milyon dolayındaki “Suriyeli” üzerine yapılan değerlendirmelerde kabaca şu “pencereler” söz konusu:
1) Bireysel ve duygusal gözle bakanlar: Bu çevreler “mağdur” duruma düşen insanlara biraz sosyal biraz da duygusal gözle bakanlardan oluşuyorlar: ne yapacağız ki, zavallı duruma düşmüşler, mecburuz, bu bir insanlık görevidir diyerek aç kalan komşuna yardım gibi bakıyorlar.
2) Toplumsal (ve akılcı) gözle değerlendirenler ise: a) Nasıl ve kimler tarafından başlatıldığını düşünüyorlar, b) Türkiye’nin halen yaşamakta olduğu iç ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara ileride yaratacağı etkilere bakıyorlar: yarın dev bir nüfusa hızla ulaşacak kitlenin iktisadi, sosyal ve siyasal “faturalarını” düşünüyorlar: bir “alternatif maliyet” hesabı yaparak dünyadaki demokratik ve “içeride uygar” devletlerin aldığı önlemleri değerlendiriyorlar, soruna uzun vadeli bakıyorlar. Ulusal çıkarları, refahı, sosyal adaleti, iç dengeleri öne çıkarıyorlar.
3) Türkiye’de demokrasi yerine kendi iktidarlarının, cephelerinin, sektör ve şirketlerinin, tarikatlarının çıkarları penceresinden bakanlar ise bunu adeta “bir fırsat” olarak görüyorlar: a) kimi siyasiler Suriyelilere “potansiyel bir oy kaynağı” olarak bakıyorlar; petrol bulmuş fırsatçılar gibi değerlendiriyorlar b) kimi iş çevreleri ve şirketler ise “daha ucuz işgücü, merdiven altı üretime çok yatkın emek” olarak görüyorlar c) kimi dinci odaklar ise, “kendi odaklarının kullanılabileceği ek insan gücü olarak bakıyorlar” d) uyuşturucu kaçakçılığından insan kaçakçılığına, kadın ve organ ticaretine bulaşmış mafya çevrelerine kadar, “yeni bir zemin olanağı” olarak görenler var.
4) Türkiye’yi bölüp parçalama ve bir federasyona götürme planları içinde olanlar ise “Kürdistan projelerine ek olarak, Türkiye’deki Suriyeliler kartını” oluşturmak istiyorlar.
 
Yarının saatli bombası
Eğer 4 milyon Suriyelinin yüzde 80’i, yüzde 90’ı birkaç yıl içinde geri gönderilemez ise büyük olasılıkla ortaya çıkacak sorunlar şunlardır:
1) İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi büyük kentlerde ve diğer Suriye sınırında bulunan yerleşim yerlerinde sosyal, siyasal ve kültürel bir değişim süreci Türkiye aleyhine başlayacaktır. Eğitimden iş hayatına ve yerel yönetimlere kadar “bölgesel bölünmeler” ve çatışmalar görülebilecektir.
1980’li yıllardan beri emperyalizmin Türkiye üzerinde yürütmekte olduğu “PKK-FETÖ kumpasına, Suriyeliler ayağı da eklenmiş olacaktır”. Emperyalizmin kullandığı Kürt milliyetçiliğine, Türkiye’de Arapmilliyetçiliği de eklenebilecektir. PKK-FETÖ ortaklığı yanına, Arap ayağı katılmak istenecektir. Üstelik bu ayak, PKK’ninkinden farklı olarak, içerde “dinci radikal ortaklar da bulacaktır”.
2) 4 milyon Suriyeli içinde ne kadar IŞİD (DEAŞ) yandaşı bulunduğu tam olarak bilinmemesine rağmen değişik ciddi kaynaklar, bunun oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan, hızla artacak Suriyeli nüfus ile birlikte ülkede “terör potansiyelini sürekli besleyen bir ortam yerleşebilecektir”. Bu da ülkenin geleceği açısından çok büyük bir terör tehdididir.
3) Ekonomik ve sosyal fatura geometrik olarak yükselecektir:
a) Büyük ekonomik sorunlar yaşayan ülkemiz, Suriyeli milyonlarca insanın kendi kaynaklarını harcayarak mesken, gıda, sağlık, eğitim gereksinimlerini karşılamak zorunda kalacaktır. Her harcanacak milyar lira, Türk halkının cebindeki paradan alınarak karşılanacağı için açık olan bütçemiz daha büyük açık verecektir.
b) Türkiye’de zaten çok büyük olan işsizlik, Suriyeliler yüzünden olağanüstü boyutlara çıkacaktır.
4) Ulusal bütünlüğümüzde yaşamakta olduğumuz kimlik sorunları daha da büyüyecektir. Toplumsal yapımız, “Arapçı bir çizgiye doğru kayacak” ve Türkiye, antidemokratik Arap ülkeleri grubuna daha da yaklaşacaktır.
Ulusal çıkarlarımız ve demokrasimiz açısından, Suriyeli dev nüfusun geri gönderilmesi büyük önem taşıyor. Bu saatli bombayı Türkiye’den çıkarmak için ise tek çıkar yol, Ankara’nın Şam ile anlaşmasından geçiyor. Bunu beceremezsek, saatli bombayı göz göre göre içimizde tutmuş oluruz. Artık uyanmanın vakti geldi de geçiyor. 

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022