Cumhuriyet Baki, Rüküşlük Gani!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Cumhuriyet Baki, Rüküşlük Gani!

29.10.2014 06:37
Güncellenme:
Takip Et:

 

Kalıcığın tanımı, zamana dayanıklılık. Peki, zamana nasıl dayanılır? Yanıt açık ve tek: Yaratılan kurum ya da eserin geçmişten geleceğe salimen varmasını, yani devamını sağlayarak.
Oysa Türkiye, tuhaf bir ülke.
Ezici çoğunluğu muhafazakâr ve uzun yıllardır iktidar olmasına karşın; bu muhafazakârların geçmişten geleceğe salimen taşıdığı, devamını sağladığı ne devlet geleneği kaldı, ne kurumu, zaten ne de binası.
Osmanlı geçmişine özenen muhafazakâr AKP iktidarının, Osmanlı dahil geçmişten günümüze kalan eserlerin çoğunu geleneksel işlevleri içinde korumak ve geleceğe miras bırakmak yerine yok etmesi, muhafazakâr olduğunu haykıran siyasal bir görüş adına en azından hayret vericidir.
Bırakın muhafazayı, eline düşen her kültür mirasını pazaryerine dönüştürmek iştahı da başlı başına bir çelişki…
Dünyada eski eserlerini böylesine talan, dolayısıyla övündüğü tarihi bile inkâr ve tahrip eden bir muhafazakârlık yok. Zaten tüketim ve keyfe odaklı bir gericilik de yok!

***

Bu muhafazakârların aklına asla opera, tiyatro, konservatuvar, kitaplık, medyatek, sinematek, müze, hatta “külliye” bile inşa etmek gelmiyor. Cami, AVM ve otele kültür diyorlar.
Daima hızlı tüketime yönelik alışveriş, yemek ve lüks sandıkları rüküş mekânlarda yan gelip yatmaktan ibaret yaşam tarzına doymuyorlar. Zaten adım başı kondurdukları birbirinden biçimsiz camileri de altına dükkân, yanına AVM açıp, “iş” yapmadığı zaman da satarak (Bzk. Üsküdar Belediyesi’nin sattığı iki cami) tüketim zincirine dahil ediyorlar.
İslam dini, gösteriş ve israfı günah kefesine koyar.
Oysa bu muhafazakâr Müslümanların kadınları, tepeden tırnağa örtünüyor, ama baş örtülerinin Hermes, pardösülerinin Burberry, çantalarının Chanel, ayakkabılarının Prada, yüzüklerinin Cartier, saatlerinin de Gucci ya da benzeri ve hepsi “kâfir” Batı markaları olduğunu göstere göstere salınıyorlar! Zaten erkekleri de bir tuhaf. Kimisi, boynuna Hıristiyanlığın “medeniyet yuları”, Ferragamo marka kravatını takıyor; kâfir İngilizin birahaneye giderken giydiği kareli Paul Smith ceketiyle de parlamento kürsüsünden caka (!) satıyor!
Sakal salıp takke, sarık, potur, cüppeyle dolaşan kimisinin bileğinde de Patek Philippe, Vacheron, Armani, artık Allah yüz bin TL’den aşağı olmayan hangi kol saatini verdiyse, o parlıyor!

***

Eh, “küffar”ın modasını bunca yakından izleyen, bir giydiğini ertesi mevsim giymeyen, lüks makam aracını iki yıl üst üste kullanmayan, hanımın arabasını her yıl yenileyen ve hanımı yenileyemediği zaman da yedekleyen tüketim akıncılarına, elbette ne tutucu denebilir, ne de gerici.
Ama “rüküş” denilir!
Çünkü bunca caka çabası, bunca gösteriş kaygısıyla yapılan bunca harcamaya, kadını erkeği, haremi selamıyla her biri ancak Rüküşlük Abidesi olmayı başarıyor. Üzerlerinden akan rüküşlük, yaptıkları her şeye yansıyor. Ellerini değdikleri her şey salt çirkinleşmiyor, gülünçleşiyor.
Kentler rüküşleşiyor ve rüküşlerin hayranlıkla seyrettiği zenginlik simgeleri, kahkahalarla güldüren abesliklere dönüşüyor. Düşünün ki abuk gökdelenlerin dikildiği kentler lağım kokuyor, çünkü rüküş, nüfusa orantılı lağımı arıtmayı zaten beceremiyor, kanalizasyon yapmayı da bilmiyor. Sular kesiliyor, çünkü rüküş, yağmur sularını emecek toprak bırakmamış, ormanları bile betonlamış, yeraltı sularını kurutmuş; barajın tam üstüne yağmur yağsın diye bekliyor!

***

Bir sonraki aşamada barajların üstünde el açıp, bulutlara “sağ yap, sol yap, biraz daha sağ, hah şimdi yağ” diye duaya çıkarsa hiç şaşırmayın, çünkü kafa bu…
Övündüğü Osmanlı’dan kalan tarih eserlerini bile muhafaza etmeyen bu sahte muhafazakâr, gerçek fırsatçılar, elbette Cumhuriyetin neyi var neyi yok yıkacaklardı ve yıkıyorlar. Ancak…
Kalıcılığın tanımı, zamana dayanıklılıktır. Ve bu rüküşlerin yaptığı her şey daha şimdiden dökülüyor, sevgili okurlarım. Yozluk, yolsuzluğu yaratırken kemirmeye başlar. Hızla çürüyorlar. Aydınlığı karartabilirler, ama yenemezler.
Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun!

GNOKTASI
GELECEK DİRİLİŞ GÜNLERİNE 
Kov şu havlayan leş kuşlarını çürüdüğümü unuttur bana dostum 19 Mayıs’tan başla omzunu omzuma ver dinle can gelsin gözlerime üstümdeler kapitülasyonlardan beri ellerim ayaklarım ipotekli Damat Ferit mirasıdır yaşadıklarımız Anzavur kalıntıları sarmış dört yanımızı ne kadar sert vursa da fırtınalar kanını dökmeden ayrılmaz dallarından kiraz çiçekleri nerde Kemal Paşam nerde Sakarya’m incinecek diye Kordonboyu geçilecek diye Çanakkale yoksunuz şimdi yoksunuz her şeyden deme Dumlupınar’ı bul 9 Eylül’ü bul bütün yalanların bekçileri bunlar çoban ateşleriyle yıkılacaklar kov şu havlayan leş kuşlarını çürüdüğümü unuttur bana dostum. A.KADRİ ERGİN 

“Yasalarına korkuyla değil, tutkuyla uyulan bir Cumhuriyet’ten daha güçlü rejim yoktur.” 
MONTESQUIEU 

Yazarın Son Yazıları

Hemingway’in Türklerle imtihanı

Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyetle taçlanmasına bir yıl var ve İstanbul işgal altındaydı.

Devamını Oku
21.12.2025
Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025