Zeytin ağaçları kesildikçe madenler açılacak, insanlar açlıktan ölmemek için ocaklara yani ölüme inecek... Soma’daki katliamda yitip giden 301 can bunun en somut örneğiydi. Daha acısı taptazeyken Ermenek’tekini yaşadık. Belli ki daha analar çok ağlayacak...
10. Zeytin Hasatı için geldiğim Ayvalık’ta Ayvalık Ticaret Odası’nın düzenlediği paneli izlerken aklımda sürekli bunlar dolaşıyor.
Türkiye zeytin üretiminde dünyada ikinci, zeytinyağı üretiminde ise dördüncü ülke konumunda. Doğrudan 500 bin ailenin, doğrudan 10 milyon kişinin ise dolaylı geçim kaynağı olan önemli bir tarım ürünü. Ama Türkiye’den zeytinyağında bir tane bile dünya markası çıkaramamışız. İtalya ve İspanya açık ara önde. QV Ekstra International Başkanı Soledad Serrano 4 kuşaktan beri zeytinyağı üreten bir aileden geldiğini anlatıyor gururla. Ondan sonra konuşan, adını hatırlayamadığım İspanyolun ise 1400 yılından itibaren zeytin üreten bir aileden geldiğini öğreniyorum. Serrano “Bizde de üretici her geçen gün yoksullaşıyor” diyor. Ama onlar bunları aşmak, zeytin ve zeytinyağı üretiminde varlıklarını güçlenerek sürdürmek için mekanizmalar geliştiriyorlar.
Zeytinyağı üretiminde kaliteyi ve üreticilerin birlikte hareket etmelerini sağlamak üzere İspanya’da kurulan QV Ekstra International bunlardan biri. Derneğin 64 üyesi bulunuyor. 5 yıl kadar önce sorunların ve çözüm önerilerinin tartışıldığı büyük bir toplantı yapmışlar ve “kaliteye odaklanma” kararı almışlar. Serrano örnek veriyor. Sızma zeytinyağının üretim maliyeti litre başına 2.70 Avro sent; ama satış fiyatı 2.61 sentlere kadar inebiliyor. Ve bu durum son 10 yıldır böyle sürüyor. Fiyatların geri gitmesinin sadece arz fazlalığından kaynaklanmadığını söylüyor Serrano: “Mal bir şekilde tüketime giriyor. Ama sorun yalnış stratejide. Büyük şişeleme firmalarının dağıtım kanallarının fiyatları baskılamasından dolayı. Bu baskılar sonunda üretici aynı kaliteyi korumakta zorluk çekiyor...”
Tanıdık değil mi?
Panel sonrası sohbet ettiğim Ayvalık Ticaret Odası Başkanı İbrahim Kantarcı da benzer konulara değiniyor. Zeytinyağında ihracata odaklanmak istiyorsak, ki en iyi çıkış yolu bu, çünkü dünyada kaliteli zeytinyağına talep sürekli artıyor, “Ancak kaliteyi artırarak farklılığı yakalayabiliriz” diyor. Bunun için doğru hasat zamanıdan haşereler için kullanılan kimyasallara, toplama yöntemlerine, işleme yöntemlerine kadar bir dizi aşamanın doğru ve planlı yapılması gerekiyor.
İspanya, İtalya gibi ülkelerin başarısında en önemli pay ailelerin yüzyıllar boyu zeytincilikle uğraşmaları, deneyimler ve bilgi nesilden nesile iyileştirilerek aktarılıyor. Bizde ise durum tam tersi. Ayvalık gibi önemli bir zeytin bölgesinde zeytinciliği nesillerden beri yapanların artık bu işten vazgeçmiş olmaları. Geçmişi 1878 yılına, Midilli’ye kadar uzanan Komili ailesi, Sabuncugiller, Sezai Madra ailesi içlerinden sadece birkaçı. Zeytinler satılıyor ama her satın alan zeytinciliği bilmiyor ne yazık ki...
Ayvalık Ticaret Odası bu kapsamda aslında farkındalığı ve bilinci artırmak için önemli çalışmalar yapıyor. Bu bağlamda bu yılki slogan da çarpıcı: “Zeytinyağı, Hayat Bağı”.
Son bir yılda en az 354 maden işçisi maden kazalarında hayatını kaybetti. Zeytin alanlarının maden ve sanayi tesislerine açık hale getirecek olan yasa tasarısı zeytincilerin ölüm fermanı. Hem zeytincinin, hem zeytin işinde çalışırken açlıktan ölmemek için madene inmek zorunda kalan yoksulun...
Zeytin... Maden... Yaşam... Ölüm...
Yazarın Son Yazıları
ABD’nin saygın gazetelerinden New York Times’ın editör kurulu önceki gün ülkelerinin otokratik bir rejime savrulduğunu söyleyerek “demokratik erozyonun 12 kırmızı alarmını” yayımladı.
Koç Üniversitesi’nin onuncu kez verdiği Rahmi M. Koç Bilim Madalyası bu yıl Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’e verildi.
Brezilya’nın tropik sıcaklığı altında toplanan COP30, dünya siyasetinin iklim krizine nasıl baktığını -daha doğrusu bakmadığını- tek karede özetleyen bir zirve oldu.
“Az sayıda insanın yaşadığı küçücük bir ada...
New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani, yalnızca Amerika’daki Demokratlar için değil, tüm dünya için bir mesaj verdi: “Değişim hâlâ mümkün.”
Buruk, öfkeli ama öte yandan coşkulu..
Türkiye ara çözümlere sıkışırken dünya “neoprime” savunma çağına giriyor.
Nadir elementler konusu Türkiye’de kamuoyunun gündemine CHP tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump görüşmesinden hemen önce “Pazarlık konusu yapılacak” diye getirildi.
“Eğer ateşkes kalıcı bir barışa evrilemezse, bu savaş yalnızca Gazze’yi değil, Batı ittifakının meşruiyetini ve küresel düzeni de sarsmaya devam edecek...”
Şu son bir yıl içinde yaşadıklarımızı diyelim beş yıl önce yaşasaydık herhalde “Olağanüstü günlerden geçiyoruz” derdik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın New York’ta yaptığı görüşme, sadece ikili ilişkiler bağlamında değil, küresel dengeler açısından da kritik.
Bir süredir gözüm Nepal’deki gelişmelerde...
Moda Caddesi’nden Kadıköy Rıhtım’a doğru yürüyorum.
Erdoğan AKP’si; karşısındaki tek önemli muhalefeti yani CHP’yi işlevsizleştirmek için elindeki tüm yetki ve yargı güçlerini kullanıyor.
Önce şunu görmeliyiz...
"CHP’nin üzerindeki yük öyle ağır ki özgür; laik, demokratik bir ülke olma mücadelesini tek başına omuzladı."
Neredeyse çeyrek asır...
Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, sahte sağlık raporları...
Seyrediyoruz. Kimi insanlığın geldiği noktadan utanarak, kimi umarsızca sanki bir film seyreder gibi...
Tam bitti derken yeniden başlıyor. Rüzgârın hızına göre şiddetleniyor; ortalığı yakıp kavuruyor.
Şaşırdık mı? Hayır...
CHP’li belediyelere yapılan operasyonların sonu gelmiyor. Belli ki yaz böyle geçecek.
Çünkü çözüm üretemiyor. Çünkü halkın sorunlarına yanıt veremiyor.
“At izinin it izine karıştığı” günlerden geçiyoruz yine.
Daha sular durulmadan Ortadoğu yeniden karıştırılmaya çalışılıyor...
“Bizim bayram görecek halimiz yok arkadaşlar” dedi ve ekledi CHP lideri Özgür Özel...
Sadece anayasal hakkı olan barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hapiste tutulan üniversite öğrencileri olan bir ülke...
O kadar fazla sistematik saldırı altındayız ki... Kimi zaman büyük resmi görebilmek için yaşananları alt alta sıralamak önemli...
Barışı uzak bir hayal olmaktan çıkarmak hiç kolay değildir, en azından bizim coğrafyada.
Karartma... Otokratik rejimde sıradan bir gün
Siz gidene kadar...
Deprem ensemizde: 40 milyar A dolarlık sessizlik
Yüzde 3.5 kuralı: Değişim kaç kişiyle başlar?
Tarife savaşının şifreleri
Uyanış...
Yeni bir siyaset... Ama nasıl?
AKP’nin elinde 2 torba: Biri Gezi, diğeri ‘terör’
Tehdit... Atlantik’in öte yakası
Kadın sorunu yok, erkek sorunu var
Eskisi çöpe... ‘Yeni’ dünya düzeni