Fırtınalı denizde can simidi
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Fırtınalı denizde can simidi

26.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Ankara’da yeni bir tiyatro topluluğu kuruldu: BILT (Bilkent International Laboratory Theatre/Bilkent Uluslararası Laboratuvar Tiyatrosu).
Bilkent Tiyatro Bölümü başkanı Jason Hale’in genel sanat yönetmenliğini üstlendiği tiyatro, Bilkent Tiyatro Bölümü mezunlarından oluşuyor ve çağdaş Türk yazarlarının oyunlarını seyirciyle buluşturmayı hedefliyor.
Eğitim kurumuyla profesyonel faaliyeti uzun soluklu bir şekilde iç içe geçirmeyi amaçlayan bu çabayı değerli buluyorum. Çünkü ülkemizde tiyatro bölümlerinden mezun olan gençler -daha pek çok farklı alanda mezun olan arkadaşları gibi- eğitimini aldıkları alanda çalışabilmek konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Endişe verici boyutlara gelen işsizliğin can acıtıcı sonuçlarından biri, büyük bir genç nüfus oranına sahip ülkemizde söz konusu potansiyelin gerektiği gibi değerlendirilememesi, daha açık söyleyelim harcanıp gitmesi…
Tiyatro özelinde de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Tiyatro bölümü mezunlarının çok küçük bir bölümü iş bulma şansına sahip oluyor. Peki, onca emek ne oluyor?

Mezunlar için profesyonel platform
Jason Hale de BILT’in kuruluşunun temel gerekçelerinden birini, “Bilkent Tiyatro Bölümü mezunları için mesleklerini yapabilecekleri profesyonel bir platform oluşturmak” diye özetliyor. Temel soruna konmuş doğru bir teşhis ve buna yönelik bir çare arayışı söz konusu. Üniversite en azından mezunlarına şu mesajı vermiş oluyor: Eğitimim boşa gidecek diye endişe etme, ben sana eğitimini aldığın sanatı icra edebileceğin bir platform sunuyorum. Tiyatrodan kopmak zorunda değilsin.
Fırtınalı denizde bir cankurtaran simidi…
BILT’in çağdaş Türk yazarlarının oyunlarına öncelik verilmesi tercihi kadar, bu oyunları uluslararası alana taşıma amacı da önemli. Bilkent mezunu Barkın Kenan tarafından yazılıp yönetilen “77. Şube” adlı oyunla 22 Haziran’da ilk kez seyirciyle buluşan BILT’in, zaman içinde edineceği deneyimlerden de yararlanarak kalıcılık kazanmasını yürekten diliyorum.
Tiyatronun isminde yer verilmiş “laboratuvar” terimi ise benim açımdan ayrı bir öneme sahip. Çünkü 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında dünya tiyatrosunda görülen eşsiz yenilenme dalgasının temel taşlarını her yerde laboratuvarlar, stüdyolar, atölyeler oluşturmuştu. Orada söz konusu olan, bir tiyatronun yaratıcı kadrosunda yer alabilecek herkesi bir oyunla sınırlı kalmayan geniş perspektifler etrafında bir araya getirmek, sonuca odaklanmayan bir çalışma yürütmekti. Ama tiyatroda çığır açan pek çok buluş hep bu sonuca odaklı olmayan yerlerden çıktı.
BILT’e tiyatro dünyamıza hoş geldin, yolun açık olsun diyorum.

Eski bir dostun ardından
Eski Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) salonuydu orası. Ne ateşli toplantıları konuk etmiş, ne sloganlarla inlemişti… Ben sahnesiyle tanıştığımda, Zeki-Gül Göker’in Ankara Birlik Tiyatrosu (ABT) can veriyordu o emektar salona. Türkiye’ye dönüp sürgünü memleketimde ve kendi cenahımda yaşadığım yıllardı. Dario Fo-Franca Rame’nin “Kadın Oyunları”ndan uyarlanmış “Karanlıkta Işık Damlaları”nı o dönemimde beni yalnız bırakmayan ABT’de oynamıştım. Hiç unutmam, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de prömiyer davetine cevap olarak bir kutlama çelengi göndermişti. Hayat ne tuhaf, ne kadar öğretici…
Sonra Nazif Uslu devraldı o binayı, Mask-Kara Tiyatrosu’nu kurdu, büyük bir tadilat yaptı, sahneyi ve tiyatro binasını yeniden kullanılır hale getirdi. TÖS salonu yeniden hayat buldu. Öznur Oğraş Çolak’ın 18 Ağustos tarihinde “Cumhuriyet”te çıkan haberinde, elektrik kontağı sonucu binanın yandığını öğrenince yıkıldım, eski bir dostumu kaybetmiş gibi oldum. Uslu, binayı onarmak için özellikle belediyeden yardım beklediklerini belirtmiş. Ortak bir mirasın binasıdır orası, gerçekten eski dosttur, umarım bekledikleri yardımı alabilirler.

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024