Soykırım Krizi (II)

18 Nisan 2015 Cumartesi

Din savaşlarının vahşeti, açık denizler ortasında açlık ve susuzluk, dalgalarla boğuşan kaçak göçmen işçi teknelerini dahi teslim aldı. Şok… şok… şok…haber, Çizme’de bir yangın hızıyla yayıldı.
Libya’dan İtalya’ya tekneyle ulaşmaya çalışan göçmenler, savaş, sömürü, sefalet, çaresizliğin ortak kurbanları olduklarını unutarak, açık denizde aralarına “Apartheid/ayrımcılık” duvarı çekiyor:
Hıristiyanlar bir yana… Müslümanlar beri yana kümeleniyor.
Sefer sırasında iki grup arasında “din tartışması” çıkıyor.
Cihat” açan Müslümanlar, Hıristiyanları denize fırlatıyor.
Bilanço, düzineyle Hıristiyan ölü!
Dün İtalyan gazetelerinin manşetlerinde hep aynı çığlık vardı: “Hıristiyan oldukları için denize atıldılar!”…
Dinler savaşının denizde böyle kaçaklara dek sirayet ettiği bir ortamda işte cumhurbaşkanımız çıkıyor “Türkiye’nin, isterse yüz bin (Hıristiyan) Ermeni’yi de ‘deport’ edebileceğini, ama bunu (alicenapça) yapmadığını” söylüyor.

Bugün bu lafı eden…
Hıristiyan Avrupa’ya eşzamanlı ulaşan iki haberin sokaktaki adamın kafasındaki tercümesi şudur:

1.“Apartheid teknesindeki” Müslümanlar gibi tıpkı, Türkiye de “bizim dindaşlarımızı fırlatıp atmak” arzusu taşıyor…
2.Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı, zamanında Mussolini İtalyası, Hitler Almanyası’nda Yahudiler için kullanılan “deport etme terminolojisine” başvuruyor. Aynı dille konuşuyor…
3. Bunu “1915 trajedisi”nin 100. yılında, ülkesine dört yandan “soykırım” suçlamasında bulunulduğu sırada yapıyor. Vatikan’dan Avrupa Parlementosu’na “soykırım” iddialarının yöneltildiği sırada tam, Erdoğan Ermenileri deport etmek”ten bahsediyor.
RTE bu talihsiz ifadeyi, T.C. vatandaşı olmayan “kaçak Ermeni göçmenler” için kullanmış olsa da, mevcut iklimde telaffuz edilen bu sözler, Papa’nın “soykırımı ayini” etkisindeki İtalya’ya, “Vay anasına! Türk Cumhurbaşkanı ülkede sağ kalan Ermenileri de atmak istiyor!” şeklinde ulaşıyor.
Sıradan İtalyanlar bu yüzden, “Bu laflar 100 yıl sonra söylenebiliyorsa, kim bilir 100 yıl önce neler oldu?” diye düşünüyor.

Kendi ayağını kurşunlamak
Ayağına kurşun sıkmakta Türkiye’nin üstüne yok gerçekten.
Ülkemde vatandaş olan ve olmayan 100 bine yakın Ermeni var… Ermeni vatandaşlarımıza olumsuz bir tavrımız oldu mu? Ülkemizin her türlü imkânından faydalanmak konusunda bir sıkıntıları yok. (Vatandaş olmayanları) deport edebiliriz. Ama etmedik. ‘Bunları’ ülkemizde hâlâ misafir ediyoruz…” diyor Cumhurbaşkanı.
Vatandaş olan” Ermeni’nin, “ülkenin tüm imkânlarından yararlanmasından” daha doğal ne olabilir?
Adı üzerinde “vatandaş” değil mi?
Vatandaşlık”, “din, dil, ırk” ayrımı gözetmeyen eşit haklar üzerine kurulan bir bağdır.
Vatandaş olmayanlara” gelince, onlar da sadece “illegal” oldukları için sınır dışı edilebilirler.
Bu kategorideki kişilerin sorunu “etnik köken/dini aidiyet” değil “illegal göçmen” olmalarıdır.
İllegal Ermeni”nin, “illegal Nijeryalı/ Çeçen”den farkı yoktur.
İllegal göçmenleri deporte etmek” noktasında, “din ayrımı”na girerseniz, kendinizi Hitler/ Mussolini kulvarında bulursunuz.
Muhataplarınız bu kez “Öyle mi? O zaman biz de Avrupa’daki Türkleri deport edelim! Müslümanları geri gönderelim!” yorumları yapmaya başlarlar ki… olan bu.
Öyle zehirli bir “uygarlık çatışması” iklimi var ki artık; Erdoğan’ın aba altından sopa gösteren bu “istersek deport ederiz” tehdidine karşılık Avrupa kamuoyunda böyle yorumlar yapılıyor bugün.
Bir, Ermeni diyasporasının 70’lerden beri sistemli propaganda ile geldiği şu yere bakın, bir de ucuz “deportasyon” retorikleriyle içine batılan çukura…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları