‘Kirli’ ortakla büyük koalisyon

14 Haziran 2015 Pazar

İtalyan merkez solunun Berlusconi sağı ile gerçekleştirdiği “büyük koalisyon”, “kirli ortakla” gerçekleştirilen koalisyona en tipik örnek.
Merkez sol, 2013-2014 aralığında Enrico Letta başkanlığında Berlusconi sağı ile koalisyona oturduğunda, medya patronu siyasetçinin rüşvet, yasadışı finansman ve mafya ile ilişkiler gibi konularla ilgili davaları sürüyordu.
Dün de anlattım…
2013 kışındaki son seçimde merkez sol Demokrat Parti (DP) kıl payı bir fark yarattığı için tek başına hükümet kuramamış, muhalefetin yükselen gücü Grillo’nun 5 Yıldızı ile ortak iktidar alternatifi yaratamamış; “erken seçim” ve de “Berlusconi ile ortaklık” seçeneği arasına sıkışınca, “ilkeleri” birakıp Çizme’nin kirli lideri ile koalisyona girmişti.
Uluslararası finans, sermaye çevreleri, Avrupa Merkez Bankası ve AB tarafından da dayatılan bu tercih, “Berlusconi’den kurtulmak amacıyla” merkez sola oy veren seçmeni kızdırmıştı.
İtalyan politikasının iki hâkim gücü arasında seçmenlerin sırtından gerçekleştirilen, bu sebeple “büyük dümen” anlamında “grande (inçuço) inciucio” deyimiyle anılan bu kirli ortaklık, Demokrat Parti’de epeyce tartışma ve çekişmeye yol açtı.
2013-14 arasındaki “inçuço” parantezi bu meyanda DP’de bir liderlik değişiminin de itişini oluşturdu.

Yeni meşruiyet inşaası
Büyük koalisyonu” doğuran Şubat 2013 seçiminde istenilen başarıyı elde edemeyen merkez sol lider Pier Luigi Bersani, koalisyon polemiğine zaten girmeden istifa etmişti. Büyük koalisyonla çakışan ara dönemde nöbeti Epifani isimli bir sendikacı devraldı.
Berlusconi’nin kendisinin dışarda kaldığı ama en yakınlarının bakan olarak görev aldığı Letta koalisyonunun sürdüğü bu 9 aylık dönemde, merkez soldaki çok yıpratıcı hizip, liderlik ve kimlik tartışmaları neredeyse hiç bitmedi.
2013 Aralık’ında Renzi’nin önseçimde yüzde 68 oyla parti liderliğine nihayet geçmesi; fırtınayı yatıştırdı ve liderlik konumuna yeni bir ivme getirdi.
Bu “yenilik” rüzgârıyla Renzi, Letta’nın çok zor hazmedilen “inçuço hükümeti”nden de desteğini çekti ve Letta parantezine son verdi. Gelinen bu noktada gerçekte Berlusconi’nin partisi de hükümetten kopmuştu.
Tüm bu çalkantılı değişikliklere yol alan fırtınalı güz aylarında, erken seçim istemek amacıyla bir vergi artışını bahane ederek “büyük koalisyonda” kriz çıkaran Berlusconi için sonun başlangıcı olan bir sürpriz yaşanmış; merkez sağ bölünmüştü.
Bölünme ardından hükümette kalan merkez sağdaki bakanlar, yeni bir merkez sağ oluşumla yola devam dediler.
Berlusconi’den kopmayan partinin gerisi muhalefete geçti. Renzi, hükümeti devraldığında “inçuço” temize çekilmişti…
Kirli koalisyon”un yerini, “büyük ortak merkez sol” ile yüzde 3  yüzde 4 bandındaki “merkez sağdaki küçük ortak”tan oluşan mevcut “Renzi hükümeti” almıştı.
Büyük koalisyon”dan herhangi bir seçim yaşanmaksızın Renzi hükümetine “yatay geçiş” yapılmıştı.
Renzi, meşruiyet açığını önseçimdeki yüksek yüzde 68’lik liderlik oyuyla kapatmıştı.

İtalya’dan alınacak ders
Bilançoya gelirsek…
Kirli koalisyon İtalya’da hem Berlusconi sağını tasviye ederek etkisizleştirdi, hem merkez solda bir liderlik yenilenmesi yaşandı. Tablo özetle çok olumlu.
Ama İtalya’daki bu olumlu tabloyu olası bir AKP-CHP koalisyonu ile karşılaştıracak olursak, tayin edici iki fark söz konusu.
1. Bu büyük risk alındığında, Türkiye’deki durumun aksine…
Çizme’de büyük koalisyon ortağı merkez sağ değil… merkez soldu.
2.İtalya’da süreci olağanüstü başarıyla yöneten hakem, solun eski liderlerinden Cumhurbaşkanı Napolitano oldu.
Bizde dengeler tam tersi.
Büyük ortak burada hem AKP olacak.
Hem deneyimli eski komunist “Napolitano” kalibresindeki bir lider yerine biz burada Erdoğan’ı göreceğiz… “Büyük koalisyon”, Berlusconi’nin partisini İtalya’da yüzde 10’a geriletti.
Korkarım Türkiye de bu noktaya gerileyen CHP olacaktır.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları