Kaos korkusu ve emperyalizm - III

25 Haziran 2015 Perşembe

Önceki yazımda değindiğim Kaplan, tarihte düzenin esas olarak imparatorluklar tarafından sağlandığını, imparatorluk düzeninin karşıtının hemen her zaman kaos olduğunu savunuyordu. Kaplan’ın yaklaşımındaki eksiklere, bölge tarihine ilişkin yanlış varsayımlara işaret eden yazarlardan benim aktardıklarımın (Danison & Lebovich, Washington Post 09/06/2015…) dikkat çektiği önemli bir nokta da bu tür iddiaların boşlukta değil, genel olarak belli siyasi, askeri yaklaşımlara destek sunmak için geliştirilmiş olma eğilimiydi.
Kaplan’ın yazısının esas konusu Kuzey Afrika’dan İran’a kadar uzanan Ortadoğu’da gelişmekte olan kaos, 2017 seçimlerinden sonra yeni ABD Başkanı’nın buraya doğrudan müdahale etme gereği duyma olasılığıydı.

1904-2004
Soğuk Savaş’tan sonra başlayan, Ortadoğu’yu bugünkü kaos ortamına sürükleyen emperyalist müdahalelerin arkasında, kökleri 1904’te, London Scool of Economics’in o zamanki direktörü Sir Halford McKinder’in Royal Geographical Society’de yaptığı bir seminere kadar gidiyor. Önce İngiltere sonra ABD “imparatorluklarının” politikalarına ışık tutan jeopolitik kavramını siyaset teorisine o seminer kazandırdı. O tarihle, 2003’te Irak’ın işgaline kadar uzanan zamanı birleştiren bir çizgi çekmek olanaklı. Bugünkü imparatorluk ve kaos tartışmaları da bu çizgiyle kolaylıkla ilişkilendirilebilir.
Prof. Alfred W. McCoy’un (Wiscosin Üniversitesi) geçen haftalarda TomDispatch’da yayımlanan “The Geopolitics of American Global Decline...” başlıklı çalışması, bu çizgiyi çok anlaşılır biçimde çiziyordu.
McKinder’in “jeopolitik” teorisi aslında çok karmaşık değil. Dünya haritasına bakınca, Afrika’dan başlayan ve Çin’e kadar uzanan bir toprak kütlesi görülüyor. Bunun dışında da İngiltere, Avustralya, Japonya ve Amerika kıtaları birer ada gibi duruyorlar. Ada kuvvetleri esas olarak denizleri kontrol ederek egemenlik kuruyorlar.
Kıta kütlesinde de Basra Körfezi’nden Çin’deki Yanktse nehrine kadar uzanan ve bu kütlenin kalbini oluşturan Avrasya çok önemli. McKinder’e göre Avrasya’yı kontrol eden, dünyayı kontrol edebilir. Ortadoğu denen coğrafya da hem doğudan batıya geçiş hem de Avrasya’ya ulaşma açısından son derecede kritik bir öneme sahip (enerji kaynakları da cabası) bir bölge.

Önce Rusya, şimdi Çin...
Bu zeminde dünyada egemenlik, ada kuvvetleriyle karasal genişleme eğiliminde olan güçler arasındaki dengeye bağlı. Bu anlayış, ABD’nin Rusya’nın genişlemesini engelleme (Kennan: “Containment” stratejisi, 1946), tüm Avrasya bölgesini üstlerle çevreleme, Ortadoğu’ya yerleşme politikalarının da arka planını oluşturuyordu. Prof. McCoy, bu politikanın şimdi Çin’in ilerlemesini önleme stratejisine dönüştüğünü vurguluyor. Şu günlerdeki kritik soru şu: ABD bu stratejide başarılı olabilir mi?
Etkili danışmanlık kuruluşlarından Eurasia Group’un kurucusu, direktörü Ian Bremmer, geçen ay The Daily Telegraph gazetesiyle yaptığı ayrıntılı söyleşide, Çin’in yükselişine karşılık ABD’nin geri çekilmekte olduğunu, hegemonyasının gerilediğini, artık “vazgeçilmez ülke” statüsünü kaybetmeye başladığını savunuyordu. Buna karşılık Prof. Joseph Nye, Amerikan Yüzyılı Bitti mi? başlıklı kitabında, bu soruya karşılık, çok sayıda müttefike, savaş gemilerine, savaş uçaklarına, füzelerine, uydularına, parasına, patentlerine hatta gişe filmlerine bakınca Amerika’nın Çin karşısında her zaman kazanacağını savunuyordu.
Amerika’nın küresel hegemonyasının gerilemesinin jeopolitiğine yaklaşırken Prof. McCoy da, McKinder’in deniz ve kara güçleri dengesi kavramından yola çıkıyor, Çin’in Avrasya kütlesinde, hızlı tren yolları, petrol ve gaz boru hatları, bu projelere ilişkin verdiği krediler, bu kredileri daha da kolaylaştıracak olan Asya Altyapı ve Yatırım Bankası aracılığıyla genişleme dinamiklerini irdeliyor. Prof. McCoy, Çin’in bu genişleme stratejisinin, ABD’nin denizler üzerindeki hâkimiyetinin etrafından dolaşarak hatta onu etkisizleştirerek ilerleme özellikleri taşıdığı sonucuna varıyor.
Son olarak, gelecek yazımda Çin’in genişleme ve hegemonya kurma eğilimlerine biraz daha yakından bakacağım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları