Fazıl Say Paris’i salladı

Fazıl Say Paris’i salladı

26.06.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Önceki akşam 24 Haziran. Paris’te saat 20.30. İstanbul’da 21:30. Ben Paris’te değilim. İstanbul’da evimde televizyona kilitlenmiş durumdayım. Birazdan Paris’teki konser, tutkunu ve hastası olduğum (Ayhan Sicimoğlu’ndan kaptım bu sözcüğü) Mezzo kanalından CANLI yayımlanacak!
Paris’in kuzeyinde bu yıl açılan, 4 bin kişilik muhteşem bir konser salonu var. Adı “Philarmonie de Paris”. Fransızların deha sayılan mimarı Jean Nouvel’in imzasını taşıyan bir başyapıt. Salon , mevsim kapanışını Paris Orkestrası’nın çok iddialı bir konseriyle yapacak. Konser iddialı çünkü cazla klasiği buluşturan bir programı var.

Muhalif sanatçı
Orkestrayı Jonathan Darlington yönetecek. Konserin iki solisti var: Trompet virtüözü İsveçli Hakan Hardenberger ve Fazıl Say. Salon hızla dolmaya başlar, kapıda kuyruklar uzarken, sunucu solistleri tanıtıyor: Fazıl Say’ı, dünya çapındaki Türk piyanist, besteci diye tanıtıyor. Ayni zamanda insan hakları takipçisi, muhalif bir sanatçı olduğunu ve Recep Tayip Erdoğan’ın kendisinden hoşlanmadığını vurguluyor... (Nedense Fransızca konuşmanın politik cümleleri, İngilizce altyazıda ekrana yansımıyor... Sansür içimize işlemiş... geçelim...)
İlk eser Bernstein’ın “Rıhtımlar Üzerinde Suiti”. (Elia Kazan’ın ünlü filmi için bestelenmişti.) İkinci eser Heinz Karl Grubber’in Trompet Konçertosu. Üçüncüsü George Gershwin’in “Rhapsody in Blue”. Ve Konser Şostakoviç’in Caz Suiti’yle bitecek... Eserler arasında solistlerle ve şefle konuşmalar var, o muhteşem salon ve eserler üzerine bilgiler var. Konseri bin kişinin ayakta izlediği vurgulanıyor. (Yerim dar, hepsini geçelim...)

Salon ayakta
Fazıl Say, sanki biraz önce top oynarken bir cam kırmış havalarında önüne bakarak sahneye giriyor. Sahne ortada, sahneyi çevreleyen seyirciye kaçamak bir bakış ya atıyor ya atmıyor, piyanonun başına geçiyor. Ve sonra müzik... (Orada salonda durum nasıl bilmiyorum ama bizim evde, gözümüzü kırpmıyor, soluk almıyoruz) Fazıl başka bir boyuta geçmiş Gershwin’in o hüzünle sevinç arasında gidip gelen rapsodisini notalarla, tuşlarla sevişerek çalıyor. Elleri tuşlarda ve havada resimler çiziyor, notaları savuruyor, okşuyor, havada yakalıyor, oynuyor...
Eser sona erdiğinde salon ayağa fırlıyor. (Konseri baştan beri izliyorum böyle bir şey olmamıştı daha önce) Millet ayakta alkışlıyor. Fazıl Say ve şef, birkaç kez sahne gerisine gidip geliyorlar. Alkışlar dinmiyor. Fazılı tekrar piyanonun başına oturtuncaya dek kimse yerine oturmuyor. Sonunda yeniden piyanonun başına geçiyor Fazıl Say... Hep o afacan çocuk havasında...
Bu kez yine Gershwin’den muhteşem bir “Summertime” çeşitlemesi çalıyor. Artık iyice oynuyor notalarla, müzikle, tuşlarla, ritimle... Oradaki fısıldaşmayı burada yüreğimde duyuyorum. İşte son nota da ardından bir aydınlık bırakarak kaydı gitti... Salon yine ayakta... Televizyonu kapadığımda içimde sadece şu düşünce vardı: Bu sevinci, bu gururu, bu onuru paylaşmak yerine, bu güzelliği, bu mutluluğu, bu değeri yaratan kişiyi yok etmeye çalışanlar ne biçim yaratıklardır! Ne zavallı, ne acınası kimselerdir!  

Yazarın Son Yazıları

Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025
Hikmet Çetinkaya

Yaş almanın en kötü yanı eşiniz, dostunuz, arkadaşlarınız, meslektaşlarınız hepsi gidiyor.

Devamını Oku
13.07.2025