İktidar yanlısı medya seçim sarsıntısını atlatmaya çabalıyor. İlk bocalamadan sonra, seçim sonuçlarından bazı dersler çıkartılması gerektiğini söyleyenleri bir güzel terbiye ettiler. Doğan grubunda yazıp çizen muhafazakârları ise aforoz ettiler.
Saflar yeniden sıklaştırıldıktan sonra Aksaray talimatıyla Suriye savaşı için cephe kazmaya başladılar.
Önce “PYD, IŞİD’den tehlikeli” manşetleri geldi. IŞİD’in katliamlarında bir haber değeri görmeyen bu yayınlar, IŞİD’in Kobane’de patlattığı bir hastaneyi PYD patlatmış gibi haber yaptılar.
Biliyoruz ki gerçek olmayan haberler yapmak, manşetler atmak konusunda hiçbir sınırları yok. Defalarca yalanlanan, doğru olmadığı beş saniyede anlaşılan manşetler uzmanlık alanlarına giriyor.
Amaca giden her yol mubahtır anlayışının en pespaye, en düşük seviyedeki örneklerini her gün sergilemekten çekinmiyorlar.
İktidarın Suriye’de iflas üzerine iflas yaşayan siyasetini iktidara sarılmak amacıyla kullanmak için seviyeyi daha da düşürecekler.
İktidar medyasında, Suriye’yi işgal etmenin uluslararası hukuka uygun olduğuna dair ardı ardına haberler çıkıyor.
Bir köşe yazarı sıfatıyla değil, doktora tezini “işgal hukuku” üzerine yapmış bir akademisyen sıfatıyla rahatlıkla şunu söyleyebilirim:
Gösterdikleri her hukuki gerekçe yanlış, verdikleri hiçbir örneğin konuyla ilgisi yok.
Hadi bu yayın organları iktidarı kuvvetlendirmek ve varlıklarını borçlu oldukları statükoyu batmaktan kurtarmak için bu yalan kampanyasına sarıldı diyelim.
Daha evvelki gazetecilik performanslarına bakınca bunda şaşıracak bir şey de yok.
Fakat bu yayın organlarının hezeyanları şayet devletin karar verici kademelerine dayanıyorsa ciddi bir tehlike var demektir.
Bu durumda iyiden iyiye bir parti devletine dönen memleketimizin siyaset yapma seviyesi iktidar medyasının hezeyanlarıyla aynı seviyede demektir.
Muhtemel bir Suriye işgalinin faturası sadece iktidarını korumaya çalışan Erdoğan ve onun vesayetindeki partiye çıkartılmayacak.
Memleketin uluslararası sorumluluğu da söz konusu.
Ortadoğu’da zarlar yeniden atıldı. Sınırlar bulanıklaştı. Türkiye’nin bir tek parti devleti özlemiyle yapacağı bir askeri harekât sınırları iyice bulanıklaştıracak. Suriye’de “güvenli bölge” kurma hayalinin Türkiye’de birçok “güvensiz bölge” doğurma ihtimali hiç düşük değil.
Tekrar etmekte fayda var. İktidar medyasının devletteki kaynaklarına dayandırarak ortaya attığı hukuki gerekçeler sadece bir farstan, ucuz bir müsamereden ibaret.
7 Haziran’da “başkanlık” markasıyla kurulacak bir tek adam, parti-devleti projesi sadece ertelendi. Yeni Meclis bir an evvel inisiyatif almaz ise Erdoğan’ın tek adam, parti-devleti projesi bu defa yanında kanlı bir Suriye savaşıyla tekrar gündeme oturacak.
Hem muhalefet partilerinin milletvekillerine hem de AKP içinde yer alan “hür iradeli” milletvekillerine tarihi bir görev düşüyor.
Suriye’ye girerek sınırlarını tehlikeye atacak bir çılgın savaş projesinin önüne geçme görevi.
Biz izliyoruz, tarih kaydediyor.
Tarih kaydediyor
Yazarın Son Yazıları
Tutuklu yargı
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor
Kimiz biz?
Trump gidiyor mu?
Milli birlik
Gemi ve kaptan
Yazık ettiniz efendiler
Krizin faturası
Trump, Erdoğan, Brunson
Brunson meselesi
Yapalım yargıda şeyini...
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken
Anayasa yok
Afrika tipi başkanlık
Muhalefet partilerinin hali
Yılgınlık
Soylu ne yapıyor?
Nasıl olacak?
Demokrasi. Şimdi!
Büyük uzlaşmaya doğru
Bir hafta kala
Az kaldı
İhtimaller
Adayı alkışlamak
En tuhaf seçim
Akıldışı
Nedir bu ‘senaryo’?
Gençlik Bayramı
Tekme
Seçime damgasını vuranlar
Bir umut
T A M A M derken
Sıkıcı manifesto
Devlet imkânı
100 bin imza?
Teşhis ve tedavi
İlk tur, ikinci tur
Biraz dinlen
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi
Cin şişeden çıktı