Çin’de balon patlayınca - I

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Dünya ekonomisinin geleceği açısından geçen haftanın, hatta son bir yılın en önemli konusu, bence Yunanistan’da değil Çin’de yaşanan gelişmelerdi.
Şangay Borsa Indeksi bir yılda yüzde 150 arttı. Bu yıl nisan ayında 2.500 düzeyindeydi, yön değiştirmeye başladığı 12 Haziran günü 5.166 düzeyine ulaşmış, diğer bir deyişle iki ayda yüzde 100 artmıştı. Şangay indeksi bu noktadan sonra yoğun devlet müdahalesine karşın hızla düşmeye başladı.
Dünya ekonomisinin en önemli motorlarından biri olan bir ülkede borsa iki buçuk haftada, yüzde 30 değer kaybeder, toplam 2.4 triyon dolardan fazla, Almanya ulusal hasılasının yarısına yakın bir değeri silerse, kaçınılmaz olarak bütün gözler o ülkeye dikilir. İlk dikkati çeken olgu, tüm bu çıkış ve iniş içinde Çin devletinin rolü oluyor.
Çin yönetiminin borsadaki yükselme trendini, medyadaki demeçlerle, yatırımcıyı yönlendiren yazarların yorumlarıyla ve ucuz, kolay kredi yoluyla heyecanlı biçimde desteklemişti. Şimdi adeta kan ter içinde düşüşü engellemeye çalışıyor. Bu noktada da karşımıza, “başarabilecek mi, başarılı olursa, bu ‘başarının’ sorunları büyüterek ertelemekten başka (2000’li yılların başındaki ABD ve Avrupa’yı, anımsayalım) bir anlamı olacak mı” sorularından öte iki soru geliyor: Birincisi, Çin yönetimi neden borsayı kendi haline bırakmak yerine destekledi? İkincisi, Çin borsalarındaki bu gerileme ve çöküş korkusu dünya ekonomisini nasıl etkiler?

Her kapitalist ekonominin başına gelir...
Birinci sorunun cevabının bir kavramsal bir de pratik boyutu var.
Kavramsal (notional) boyut şöyle: Her kapitalist ekonomi, ister serbest piyasa, ister bir tür merkezi planlama, ister karma ekonomi altında çalışsın her hızlı büyümenin ardından mutlaka bir krize girecektir.
İkinci pratik boyuta gelince de, küresel mali krizin başladığı 2007 yılından bu yana Çin ekonomisinde yaşananlara bakmak gerekiyor. Ekonomik büyüme yavaşlamaya (yüzde olarak, 2007: 14; 2008- 2011 ortalama: 9.5; 2012- 14 ortalama: 7.5), Çin yatırımcısı / sermayesi yeni pazarlar aramak için dünyaya açılmaya, ulusal ekonomik mekânın dışına kaçmaya, Çin devleti bu kaçışın yolunu açmaya yönelik bir askeri diplomatik atağa geçmeye, bu arada toplam borç stoku hızla artmaya başladı.
Kısacası Çin kapitalizminde sermaye birikimi yavaşlıyor ve bir “aşırı birikim” / “eksik tüketim” (“yeterince” kârlı olarak yatırılamayan sermaye, satılamayan mal) sorunu ortaya çıkmaya başlıyor. Bu sonuca analitik bir biçimde bakarsak kâr oranlarındaki gerileme eğiliminin başat hale gelmeye başladığını da söyleyebiliriz
Kapitalist bir ekonomide, fazla birikim (yetersiz tüketim/yatırım) sorununu yönetmek için (dışarı kaçma çabasının yanı sıra ve bundan da tamamen bağımsız olmayarak) gündeme hemen mali genişleme gelir. Bu mali genişleme sermayenin spekülasyona yönelmesini kolaylaştırır, tüketici talebinin seviyesinin korunmasına, üreticinin de düşen kârlara karşın bir süre daha ayakta kalmasına olanak sağlar.

Borç borsanın kamçısı
Çin’in kapitalizminin de bu modeli izlediği kolaylıkla görülebilir. Çin’de toplam borcun GSMH’ye oranı 2007’de yüzde 158’iken 2014 ortasında yüzde 282’ye, 28 trilyon dolar düzeyine ulaşmış (McKinsey, Debt and (not much) Deleveraging, Şubat, 2015). Son 12 aydır, Çin ekonomisi yavaşlamaya, borçlanma artmaya devam ettiğine göre, toplam borcun da yedi yılda ikiye katlandığı kolaylıkla söylenebilir.
Bu sırada Bloomberg’in aktardığına göre, Çin yönetimi borsada borçlanma (kaldıraçla oynama) kurallarını gevşetir, “Boğa piyasası daha yeni başlıyor” havası yaratırken (Justin Fox, 08/07/2015), borsayı desteklemek için halkı borçlanarak kâğıt almaya yönlendirirken, spekülatörler de yıl başından bu yana borsaya yatırmak için toplam 610 milyar dolar borçlanmışlar (J.F, 06/07/2015).
Kısacası birinci soruya ne olacak, “Kapitalizm işte... Yönetici sınıf sermayenin krizini yönetmeye, çöküşü ertelemeye çalışıyor, bu sırada da sorunları büyütüyor” diyerek cevap verebiliriz.
Yarın, bu “olanların” dünya ekonomisi üzerindeki olası etkilerine bakacağım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları