Cehennemin kapıları stratejisi
Ceyda Karan
Son Köşe Yazıları

Cehennemin kapıları stratejisi

27.07.2015 05:17
Güncellenme:
Takip Et:

 Tarih kitapları savaşlarla giden siyasi iktidarlarla dolu. Bugün Türkiye için asıl meseleyse “cehennemin kapılarının aralanması”.

24 Temmuz’da hem IŞİD, hem de PKK/PYD’yi hedef tahtasına koyup “herkese savaş” açan yeni strateji “bir taşla üç kuş vurma hesabına” dayanıyor.

Bir. Suriye’de rejim devirme ısrarıyla siyasal İslamcı ideolojinin taşıyıcıları için alan açmak.

İki. IŞİD’la savaşta parlayan Suriye Kürtlerini dizginlemek.

Üç. “Çözüm sürecini” siyasi bekaları uğruna çöpe atıp erken seçimde ipleri ele almak.
Açalım...

Bir. Türkiye, önceki saldırıların aksine Suruç ve bir astsubayın öldürülmesini “tehdit algısındaki değişimin” gerekçesi kılıp IŞİD’le savaş cephesinin aktif katılımcısı oldu. Oysa ABD, Eylül 2014’te Cidde bildirisiyle IŞİD’le savaş koalisyonunu kurarken, Ankara “Musul’da rehin bırakılan vatandaşlar” ve “Sünni öfkesini anlamak” gerekçeleriyle imza atmamıştı. Bugün 180 derecelik dönüş, cihatçı Selefi muhalefetteki Fetih Ordusu ve Ensar üş Şeria bileşenlerinin “yeni ÖSO” diye pazarlanıp rejim devirme hedefinden şaşılmadığının tezahürü. Bu gruplar için ABD’ye uçuşa yasak bölge ile anlamlanan “tampon bölge” planını kabul ettirme girişimi. Bu kez “güvenli bölge” yerine “IŞİD’dan arındırılmış bölge” diye sunuluyor. IŞİD’le savaşta ABD kamuoyunun baskısı altındaki Obama, uçaklarına yakıt tasarrufu, operasyonel esneklik ve lojistik kolaylık sunan İncirlik kozu karşılığında “zımni” onay vermiş görünümünde.

İki. Türkiye gönülsüz ortak olarak ABD’nin önceliğini “IŞİD’le savaş”la sınırladığı “eğit-donat”a razı olmuştu. Bu program ABD’nin “eğitilebilecek ılımlılıkta” hepi topu 60 kişi bulmasıyla fiyaskoya dönüşürken, IŞİD’la savaşın karadaki asıl ılımlılarının YPG/YPJ olduğu anlaşıldı. Türkiye zaten IŞİD’in Kobani’yi ele geçirmesini “tehdit” saymadığı gibi, hissiyatını “Kobani düştü düşecek” diye ifadelendirerek “açığa düşmüştü”. Sonunda YPG/YPJ’ye desteğe geçit verilmişken, bugün salt Kürt değil diğer etnik unsurları da barındıran kanton hattının birleşmesinin önlenmesi hedefleniyor.

Üç. AKP hükümetinin zorlama ideolojisi eşliğinde otoriterleşmesi ve yolsuzlukları 7 Haziran’da hezimete dönüştü. Başkanlık planları hayal oldu. Koalisyon hesaplarının neyi ne kadar kurtaracağı meçhulken, yetkisiz hükümetin savaş aracılğıyla ülkeyi milliyetçi hissiyatın gıdıklandığı bir erken seçime taşıyarak sandık zaferi kazanması hedefleniyor.

Bu strateji tutabilir mi?

“Herkesle savaş” stratejisi, aynı zamanda dünya güçlerinin İran’la 14 Temmuz’da imzaladığı nükleer anlaşma sonrası “yeni Ortadoğu’da ben de varım” deme çabası. Sorun “ideolojik körlüğünde”.

Bir. Strateji, Rusya ve İran’ın “IŞİD’den arındırılmış bölge”yi kabullenip ABD tarafından rejim değişikliğine iknalarına dayanıyor. Oysa İran Dışişleri sözcüsü Marziye Afham’ın son açıklamasında ifadesini bulan tutum “terörle mücadelenin milli egemenliklere saygı ve terör kurbanı devletlerle işbirliği ile yapılması”. Diğer yandan Beyaz Saray’ın 22 Temmuz’daki Obama-Erdoğan telefon görüşmesine dair açıklamasında Suriye vurgusu “siyasi anlaşma” üzerinde. Obama BBC’ye bunu “Esad’ı, Rusları ve İranlıları, Suriye, tüm bölgeyi topyekün daha uzun ve kanlı bir çatışmanın içine çekmezden önce siyasi geçişi kabullenmeleri için ikna” diye formüle etti. “Esad’ın gitmesi/kalması Suriyelilerin işi” diyerek önkoşul kabul etmeyen İran-Rusya en baştan “tek çözüm siyasi” diyor. Söylemde ABD Rusya-İran hattına yaklaşmışken, iki tarafın da Suriye’yi cihatçı Selefi gruplara bırakmayacağını artık anlamalı.

Bu ortamda onca para ve silah desteğiyle çuvallayan cihatçı Selefi gruplar Türkiye’yi sadece batağa sürükleyebilir. Tampon bölge en fazla Suriye’nin Sünnistan, Alevistan ve Kürdistan olarak bölünmesine hizmet eder.

İki. YPG/YPJ’nin Fırat’ın batısına geçmemesi şiarının altı boş. Fırat’ın batısında Afrin var. Üç kantonun birleşmesi ise kısa vadede engellense bile ABD’nin sahadaki “ılımlı kara gücü” mü vurulacak? Kürtlere özerkliğe hayır demeyen Tahran ve Şam’ın eli armut mu toplar? Uzun vadede 1990’ların Irak’ının tekrarı olan politikanın maliyeti sadece daha fazla kan ve nefret.

Üç. PKK, Türkiye’de yakılan ateşte darbeler yer. Ama Kandil’in vurmanın nafile olduğu herkesin malumu. Çatışmasızlık sürecinin bozulması Türkiye’yi alenen 1990’lara geri taşır. Milliyetçi damar gıdıklanarak belki bir seçim kazanılır. Nihayetinde geçmişteki gibi “savaşla giderler”. O vakit Türkiye’den geriye ne kalır, işte orası meçhul.

Yazarın Son Yazıları

ABD’de darbe tehdidi

ABD’de darbe tehdidi

Devamını Oku
07.09.2018
Zaharçenko darbesi

Zaharçenko darbesi

Devamını Oku
05.09.2018
İdlib’den esen fırtına bulutları

İdlib’den esen fırtına bulutları

Devamını Oku
31.08.2018
Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu

Kapitalizm, ırkçılık ve toprak reformu

Devamını Oku
29.08.2018
Donbass cephesinden

Donbass, Kiev’in neo-faşist ortaklı rejimine karşı anti-faşist ve anti-emperyalist damar. Yurtsever küçük burjuva devrimiyle Rusya jeopolitiğinin önünü açan diyar...

Devamını Oku
23.08.2018
Trump’ın medya savaşı

Trump’ın medya savaşı

Devamını Oku
17.08.2018
Trump’ın ekonomik savaşı

Trump’ın ekonomik savaşı

Devamını Oku
15.08.2018
Parası olanın düdüğü çaldığı dünya

Parası olanın düdüğü çaldığı dünya

Devamını Oku
10.08.2018
Krizimiz

Krizimiz

Devamını Oku
08.08.2018
Şu Magnitsky

Şu Magnitsky

Devamını Oku
03.08.2018
Donbass damarı

Donbass damarı

Devamını Oku
01.08.2018
İlk dış politika sınavı

İlk dış politika sınavı

Devamını Oku
11.07.2018
Avrupa’nın ‘toplama kampları’

Avrupa’nın ‘toplama kampları’

Devamını Oku
06.07.2018
Meksika deneyi

Meksika’dan deneyi

Devamını Oku
04.07.2018
Yüzyılın anlaşması

Yüzyılın anlaşması

Devamını Oku
29.06.2018
‘Cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimiz ve dünya

‘Cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimiz ve dünya

Devamını Oku
27.06.2018
‘Medeniyet mültecileri’

‘Medeniyet mültecileri’

Devamını Oku
22.06.2018
ABD ve 24 Haziran tercihi

ABD ve 24 Haziran tercihi

Devamını Oku
20.06.2018
İki zirve: Charlevoix ile Qingdao

İki zirve: Charlevoix ile Qingdao

Devamını Oku
13.06.2018
Dünya Kupası ve siyaset

Dünya Kupası ve siyaset

Devamını Oku
08.06.2018
Çavuşoğlu’nun Menbiç’i...

Çavuşoğlu’nun Menbiç’i...

Devamını Oku
06.06.2018
Yalandan kim ölmüş

Yalandan kim ölmüş

Devamını Oku
01.06.2018
‘İtalya’nın krizi’

‘İtalya’nın krizi’

Devamını Oku
30.05.2018
Tom ve Jerry ile Spike

Tom ve Jerry ile Spike

Devamını Oku
25.05.2018
Irak’ın seçimi

Irak’ın seçimi

Devamını Oku
23.05.2018
Transatlantik’te İran çatlağı

Transatlantik’te İran çatlağı

Devamını Oku
18.05.2018
Filistin’e dair...

Filistin’e dair...

Devamını Oku
16.05.2018
Suriye üzerinden İran-İsrail kapışması

Suriye üzerinden İran-İsrail kapışması

Devamını Oku
11.05.2018
İsrail’in yolları Moskova’ya çıkıyor

İsrail’in yolları Moskova’ya çıkıyor

Devamını Oku
09.05.2018
Trump ile Bibi’nin ‘nükleer oyunu’

Trump ile Bibi’nin ‘nükleer oyunu’

Devamını Oku
04.05.2018
Kore’lerin barışı

Kore’lerin barışı

Devamını Oku
02.05.2018
Bush - Blair Trump - Macron

Bush - Blair Trump - Macron

Devamını Oku
27.04.2018
Nikaragua’da yine ‘Contra’cı tehdit

Nikaragua’da yine ‘Contra’cı tehdit

Devamını Oku
25.04.2018
Erivan’da ‘kadife devrim’

Erivan’da ‘kadife devrim’

Devamını Oku
20.04.2018
‘False flag’ (yanıltma operasyonu)

‘False flag’ (yanıltma operasyonu)

Devamını Oku
18.04.2018
Akıl yitimi çağı

Akıl yitimi çağı

Devamını Oku
13.04.2018
Guta falı: Hedef Rusya

Guta falı: Hedef Rusya

Devamını Oku
11.04.2018
Suriye’de telaşa mahal yok

Suriye’de telaşa mahal yok

Devamını Oku
06.04.2018
Amerika’nın monarkı

Amerika’nın monarkı

Devamını Oku
04.04.2018
Varna farsı

Varna farsı

Devamını Oku
30.03.2018