Şeref Meselesi

08 Ağustos 2015 Cumartesi

Bahçeli’nin “Yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu HDP’ye veren şerefsizler!” salvosu bana Yeşilçam’ı düşündürdü…
60’ların “Yeşilçam filmlerinde” yalılarda, köşklerde yaşayan bir “kötü fabrikatör” tiplemesi vardı.
Zenginler çok “kötü” ve “şerefsiz” olurdu, fakirler de çok “iyi” ve “namuslu”.
Zengin karıları, kızları evlerde çılgın partiler verir; o yılların “olmazsa olmaz” içkisi “viski” ile sarhoş olur, yapmadıkları şımarıklık, çıkarmadıkları rezalet kalmazdı.
“Şerefsiz fabrikatör” bütün bunları sineye çeker, şablon değişmezdi.
60’larda biz bu filmlerle büyüdük.
Bahçeli bir de “İyi adam Ayhan Işık, kötü adam Ahmet Tarık Tekçeklişesini kullanmaz mı? MHP liderinin hepten “60’larda kaldığına” hükmettim.
Ayhan Işık-Ahmet Tarık Tekçe göndermesi, Bahçeli gibi sinemayla ilişkisi 50 yıl öncesinde kalanlar için anlam ifade edebilir ancak.
MHP lideri bırakın sinemayı, günün Türk dizileri arasında bir dolaşsa, sevilen dizilerde herkesin artık “yalılarda”, “köşklerde” oturduğunu görür.
Öyle ki “eve gidiyorum!”un yerini, “yalıya gidiyorum!” cümlesi almış...
Yalıdakiler bundan böyle “şeytanlaştırılmıyor”. Tersine.
Yalıda yaşayanlara “öykünülüyor”...
Bir de küçük not...
İnsanlar yalılarda “viski” değil artık “şarap” içiyor.
Dağıtmak için değil, yaşamın küçük zevklerinden nasiplenmek için kadeh kaldırıyorlar.
Devlet Bey’in kendisini “yenilemesinde”, yarım yüzyıl ötelerden bugünlere gelmesinde yarar var.

‘Şeref’ mafyozi kodlama
Dizi derken…
Bu kış “Şeref Meselesi” diye bir dizi vardı.
Kerem Bürsin’i “star”lık tahtına oturtan dizi; aile şerefi adına çok pis işlere bulaşan, “mafyozi” olup çıkan bir karakteri anlatıyordu.
Çizmeden uyarlanan dizi “mafya”ya özgü ve “mafya”ya ait bir “şeref” anlayışını irdeliyordu.
Asıl adı “Şeref ve saygı/L’onore e il rispetto” olan dizinin öz vatanında; “şeref” artık yalnız Sicilya’nın “kanunsuzlar”ı arasında yüceltilen bir kavram.
Mafyoziler çünkü “gücün” geçerli olduğu bir düzeni dayatabilmek için “şeref” ve “namus”, “saygı” gibi ahlaki güzellemelere ihtiyaç duyuyor.
Mafyozi ilişkilerin aksine, yasaların hükmettiği toplumlarda ise “namus” ve “şeref” gibi kullananın meşrebine göre değişen kavramlar yerine “hak” konuşuyor.
Onun bunun “namus”unu, “şeref”ini devreye sokmaya gerek kalmıyor; “haklar” neyse sahibine teslim ediliyor; “haksızlıklar” cezalandırılıyor.

Hukuk devletinde yok
Bahçeli’nin “şerefsizlik” demagojisi bu itibarla; “hukuk devleti” ile bağdaşan bir ölçü değil; günümüzde olsa olsa Sicilya mafyası tarafından istismar edilen bir değer.
Eğer bir gangster sistemi ve “mafyozi değerler” dünyasında yaşamıyorsak; “hukuk devleti” kuralları belirleyici tek yöndür.
Hukuk devletinde” beri yandan “gizli oy” anayasal haktır.
Bu hak seçmenin şartlanma/tesir altında kalmaksızın, özgür iradesiyle oy kullanması ve tercihleri nedeniyle hiçbir ayrımcılık/kan davasına maruz kalmaması; “oy”unun belirleyici efendisi olması demektir.
İşler bugün “şerefsizler listesi” tutmak noktasına dek gerilediyse; “hukuk devleti” artık eser miktarda dahi çalışmıyor, “demokrasi”nin A-BC’si işlemiyor demektir. Bunun anlamı yarına…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları