Aydın Engin

Şeytan taşlama- Arap taşlama

28 Eylül 2015 Pazartesi

Sık sık ırkçılık eşiğine de sıçrayan Türk milliyetçiliğine gün doğdu. Şeytan taşlama itiş kakışında ezilerek ölen yüzlerce hacı üstünden Arap taşlama eylemine hız verildi.
İslamiyet öncesi dönemlerden kaldığını sandığım şu çocuksu “şeytan taşlama” ritüeli yanılmıyorsam her yıl epey hacının ölümüne yol açıyor.
Kaçak Saray sakini zatın Suudileri aklama çabaları üstüne söylenmedik söz, yazılmadık yorum kalmadı. Bir de Tırmık’ta yer vermeyelim. Zaten değmez. Yürekler acısı bir zihniyetin dışavurumundan ibaret bir değerlendirmeydi. Benzerini Soma cankırımı sırasında da yaşadık.
Geçelim.
Keza Suudi derebeyliğinin beceriksizliğinden umursamazlığına uzanan değerlendirmeleri de geçelim. Arap halk(ları) tepelerine çökmüş aşiret mirası emir ve kralları alaşağı edene kadar Ortadoğu’da bu ilkel siyasal iktidarlar sürecek. Doğrudur, sonunda askeri diktatörlüklere dönüşen Baas deneyimi bunu beceremedi. Arap Baharı da beceremedi.
Ama bütün bu gerçeklerden bağımsız bir ırkçılık, bir Arap düşmanlığı da yeniden canlandı. Kâbe’deki son faciadan yola çıkıp Arap halkına sövüp sayan, “Kalleş ve pis Araplar”dan başlayıp “Bedevi kültürünü aşamamış bu ilkellerden başka ne beklenirdi zaten” yorumlarına uzanan bir ırkçılık kol gezmeye başladı.
Sıradan bir ırkçılıktan söz ediyorum. “Bu yaptığın ırkçılıktır” dense bunu kendine asla yatıştıramayan ama sık sık da Türk ırkçılığının daniskasına kendini kaptıranlardan…
Mesela Kürtlerden söz edildiğinde “Aaaa, Kürtler çok iyi insanlardır. Bir kere çok sadıktırlar” diyen az “gizli ırkçı” tanımadık. “Kim, kime ve niye sadık olsun ki” sorusuyla karşılaşıldığında boş boş bakıp “Nasıl yani? Ne demek şimdi bu” diye sorarlar…
Taaa imparatorluğun son günlerinden kalma ezberlerle Yunan halkını “kahpe”, Bulgarları “gaddar”, Arapları “kalleş” olarak niteleyen ne kadar çok ninemiz, dedemiz hatta anamız babamız vardır bilirsiniz… Oysa tıpkı Türklerin kendi ulus devletlerini kurmak için yedi düvele ve özellikle işgalci Yunan ordusuna karşı kurtuluş savaşı vermeleri gibi, onlar da Osmanlı’ya karşı kendi ulusal kurtuluş savaşlarını veriyorlardı.
Ama hayır… Mesela Araplar Osmanlı ordusunu arkadan vurmuşlardı. O yüzden “kalleş”tirler… O yüzden Beyrut’taki “Şehitler Meydanı”na neden öyle dendiği “kalleş” Araplardan nefret edenleri hiç ilgilendirmemiştir.
Oysa tarihin en şanlı kavimlerinden birinden söz ediyoruz. Logaritmayı, ondalık sayılar sistemini insanlığa armağan eden, cebiri bulan, Pi sayısını gerçeğe en yakın basamaklarıyla hesaplayabilen, Ay’ın ve Güneş’in hareketlerini gözleyip taşkınları, selleri öngörebilen, astronominin temellerini atan bir kavimden söz ediyoruz. Yaşayan dillerin en görkemlisinden birini üretmiş; çağda kavramları kolayca karşılayabilecek bir dil işlerliğine sahip bir kavimden, bir halktan söz ediyoruz.
Suudilerin yol açtığı şeytan taşlama cankırımını lanetlerken “Arap taşlama ırkçılığı”na düşenler Arap halkına saygı duymayı öğrenseler kendileri için de iyi olacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları