Ege ve Egeli ile özdeşleşmiş bir ifade vardır. Egeliler günlük yaşamda çok sık “Hadi gari” sözcüklerini kullanırlar. Bu ifade, içinde bulunulan duruma göre bazen bir hayret ifadesidir bazen de bir hareketlenme çağrısıdır. 23 yıldır işbaşında bulunan siyasi iktidardan artık bıkıp usanan ve 31 Mart 2024 yerel seçiminde neredeyse bütün Ege’yi CHP kırmızısına büründüren Egeliler, son günlerde bu sözcükleri daha sık kullanır oldular. Geçtiğimiz hafta sonu Egelinin gözü kulağı bir yandan Ankara’da toplanan CHP kurultayında ve bir yandan da yağmurda çamurda İzmir’de alanlara çıkan ve “Geçinemiyoruz” diyen emekçilerdeydi. Egeliler, kendi içlerinden çıkan CHP lideri Özgür Özel’in kurultaydaki başarısını memnuniyetle karşıladılar.

EGECE, EGELİCE
“Hadi gari” deyimi üstüne Ege’de çok şey yazılıp söylenmiştir. Bugünlerde, aramızdan ayrılışının 38. yılında, saygıyla sevgiyle ve özlemle andığımız değerli aile büyüğümüz gazetecimizah yazarı Burhan Esen de şunları yazmıştır: “Ege’de ‘gari’siz konuşulmaz. Cümlelerin noktası gibidir. Denizli’den İzmir’e gelen iki arkadaştan biri: -Şehere vadık gari, demiş; gari dimek yok gari... Öteki cevap vermiş: - Bak gene gari deyon. Gari mariyi kaldır gariii...” (İnsan Sevgisi - Egeli Bir Yazarın Yaşamı ve Mücadelesi / Burhan Esen anısına / Dönemeç Yayınları 1988)
‘YETTİ GARİ - GEÇİNEMİYORUZ’
Geçtiğimiz cumartesi günü Ege’nin dört bir yanından İzmir’e gelen emekçiler, emekliler ve dar gelirli yurttaşlar; İzmir’den “Yetti gari - Geçinemiyoruz” haykırışını yükselttiler. Başta KESK ve bağlı sendikalar olmak üzere, birçok sendika ve meslek örgütü eyleme destek verdi. Hazırlanan 2026 bütçesini “sosyal yıkım projesi” olarak tanımlayan katılımcılar, “halk için bütçe” yapılmasını istediler. Mitingde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Aynur Koçak, Ege Bölgesi’ndeki tarım ve üretim krizine de değindi. Koçak, çiftçinin borç batağında olduğunu, zeytin üreticisinin maliyet altında ezildiğini, bağların söküldüğünü, tarımsal desteklerin enflasyon karşısında eridiğini vurguladı. “Bu bütçe Ege’nin değil şirketlerin bütçesidir” diyen Koçak, ithalata dayalı ekonomik modelin köylüyü üretimden kopardığını belirtti. Durumlarından ve yaşam koşullarından hoşnutsuz Egeli yurttaşlar, yarın Ankara’da yapılacak büyük buluşmaya hazırlanıyorlar.
KAHRAT ÖRNEĞİ
Geçtiğimiz günlerde köylerinde “Hadi Gari Kültür-Sanat Festivali” ile “Keşkek Kazanda, Efe Meydanda” etkinliğini yapan Tire’nin Kahrat köylüleri; şimdi de çevrelerinde “Hadi Gari” toplumsal kampanyasını başlatıyorlar. Böylece Ege’nin ve Egelinin toplumsal duyarlılığına en güzel örneği veriyorlar. Kahrat’ın çalışkan ve üretken muhtarı, aynı zamanda Kahrat Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Mehmet Koray Kuru; bu çalışmayı ve kampanyayı “toplumsal bir hareket” olarak tanımlıyor. Biz de muhtar Kuru’yu ve tüm Kahratlıları bu örnek duyarlılıkları için yürekten kutluyoruz. “Hadi gari” temalı bu yurttaş hareketinin-duyarlılığının, tüm Ege’ye ve ülkemize yayılmasını diliyoruz.
***
Sarıgöl’ün ekmekçi ve emekçi başkanı
Manisa’nın Sarıgöl ilçesi, özellikle sultaniye üzümüyle ünlü önemli bir tarımsal üretim alanıdır. Aralarında önceki dönemlerde belediye başkanlığı ve meclis üyeliği yapmış isimlerin de bulunduğu pekçok Sarıgöllü dostumuz, arkadaşımız var. Onları sevgiyle anıyor ve selamlıyoruz. Tariş yıllarımızda, Sarıgöl’de katıldığımız, Tariş işçi korolarının konser verdiği ve bizim de Sarıgöllülere seslendiğimiz kitlesel “Tariş Üretici Şenliği”; Sarıgöl anılarımız içinde önemli bir yer tutuyor. Sarıgöl ile ilgili bir başka unutamadığımız anımız da 1990’lı yıllarda burada yapılan “Gençlik Günleri’dir. Bu anlamlı etkinliğe İzmir’den birçok kültür-düşün insanıyla birlikte katılmıştık. Sarıgöl’ün ve Sarıgöllü dostlarımızın ilgisini, sevgisini ve konukseverliğini hiç unutmuyoruz.

YENİLİKÇİ İLÇE SARIGÖL
Sarıgöl, tarımsal üretim ilişkilerinin çok yoğun yaşandığı, yöresel gelenekleri ve kendine has yaşam çizgileri olan ilginç bir yöredir. Günlük yaşamda ağır basan gelenekselliğe karşın, özellikle tarımdaki yenilikler ve modern uygulamalar burada iç içe geçer ve birlikte yaşanır. Yenilikçi bir ilçe olan Sarıgöl’ün önemli bir toplumsal mücadele geleneği vardır. TÖS döneminden TÖB-DER’e uzanan geniş bir zaman sürecinde, ilerici öğretmen hareketi burada derin izler bırakmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül öncesi dönemde, yöre önemli toplumsal devinimler yaşamıştır. Örneğin, 12 Mart öncesinde Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu’nun (SDDF), “Gençlik Köye” kampanyası kapsamında büyük kentlerden gelen gençlerin, Sarıgöl’ün Dadağlı köyünde sağlık ocağı inşa etmeleri unutulmaz.
GEÇMİŞTEN ANILAR
O dönemlerde Sarıgöl’de lise yoktu. Sarıgöllü gençler lise eğitimi için Alaşehir’e gelirlerdi. Sarıgöllü birçok dostumuzla arkadaşlığımız o yıllara uzanır. Aynı sıralarda birlikte eğitim gördük. Bu yörenin kişisel tarihimizde de derin izleri vardır. Daha 18 yaşımıza girerken ilk sigortalı olarak çalıştığımız Tekel’in tütün alım kampanyasında; başta Dadağlı, Dindarlı ve Kızılçukur olmak üzere, bu yörenin tütüncü köylerini dolaşıp tütün yazıcılığı yapmıştık. O zamanlar tütün alım kampanyaları, yalnızca bu yörenin değil, tüm Ege’nin en önemli ekonomik-sosyal ve siyasal gündemi olarak kabul edilirdi.
40 YILLIK FIRINCI
İşte bizim için bunca anlamlı hatıralarla dolu olan Sarıgöl’de, bu dönem, yörenin tüm yerel özelliklerini üstünde taşıyan bir belediye başkanı görev yapıyor. CHP’den seçilen Tahsin Akdeniz, 40 yıllık bir fırıncı ustası. Sarıgöl’ün hizmet eksikliklerini gidermek ve orayı gerçekten örnek bir ilçe yapmak için elinden gelen çabayı gösteriyor. Tahsin Başkan kendisi için “hem ekmekçi ve hem de emekçi başkan” diyor. Seçim sürecinde de bu sloganı kullanmış. Bir yandan kendi el emeğiyle yaptığı ekmekleriyle Sarıgöllü hemşehrilerinin sofralarına hitap ederken aynı zamanda bu sloganla gönüllerine de girmiş. Öyle anlaşılıyor ki Sarıgöl’ün bu ekmekçi ve emekçi başkanı, tıpkı sofralardaki unutulmaz ekmekleri gibi hemşehrilerinin yüreğinde de sımsıcak bir yer edinecek.
***
‘22 Metrekare Gökyüzü’
İBB davası sanıklarından, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce’nin, bugünlerde yeni çıkan “22 Metrekare Gökyüzü” kitabını ilgiyle okuduk. Gökce’nin anı ve izlenimleriyle, aynı zamanda İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile arkadaşlarının Silivri günlerini de duyumsamış olduk.

BUĞRA GÖKCE VE KENT
Sevgili Buğra Gökce ile tanışıklığımız İzmir’e ve İzmir büyükşehirdeki çalışma dönemlerimize uzanıyor. Yıllar önce Gökce Ankara’dan İzmir’e ilk geldiğinde, biz İzmir Fuarı’nın genel müdürlüğü görevindeydik. Özellikle Gaziemir’deki yeni fuar alanının hazırlanmasında ortak çalışmalarımız olmuştu. Kısacası, Gökce’nin İzmir’de önemli hizmetleri ve izleri vardır. Kitabı okurken İzmir’de cezaevinde tutulan, Gökce’nin de İzmir’den mesai arkadaşları olan önceki başkanımız Tunç Soyer ile sevgili kardeşimiz Barış Karcı’yı da belleğimizde, yüreğimizde duyumsadık. 9 Aralık’ta yapılacak duruşmada, onların artık tutuksuz yargılanmasını bekliyoruz.
SİLİVRİ GÜNLÜKLERİ
“22 Metrekare Gökyüzü” kitabı, “bütün meslek yaşamını halkına, ülkesine adamış bir şehir plancısının, Cumhuriyet sevdalısı bir yurtseverin Silivri Cezaevi’nde tuttuğu notlardan oluşuyor”. Biz de onun notlarından, Silivri’deki ve benzer cezaevlerindeki yaşamları tüm yönleriyle duyumsuyoruz. Aynı zamanda, bu eski dostumuzun ve çalışma arkadaşımızın şahsında; Silivri’ye, cezaevlerindeki tüm belediye başkanlarına ve bürokratlara; İzmir’den, Ege’den, yüreğimizin derinliklerinden özgürlük güvercinleri uçuruyoruz!..