AK Troll'lerin durumu biz narsisizmi
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

AK Troll'lerin durumu biz narsisizmi

12.10.2015 02:33
Güncellenme:
Takip Et:

İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı Direktörü, Dr. Murat Paker politik psikoloji üzerine de çalışan bir isim. “Psiko-politik Yüzleşmeler” kitabıyla Türkiye’nin yakın tarihindeki travmaları da çalışma sahasına dahil eden Paker’e sorduk:

- Türkiye’nin farklı illerinden binlerce insan Ankara’ya gidiyor. Amaçları, “Savaşa inat, barış hemen şimdi” demek. Ve o insanların 95’i artık aramızda değil. Neredeyiz biz şimdi?

Şimdi burada sizinle saldırıdan bir gün sonra konuşmaya çalışıyoruz ve çok zor konuşmak. Çok üzgünüz, perişan haldeyiz. Başka çaremiz yok diye konuşmaya çalışıyoruz, çok sarsılmış durumdayız. Hepimizin başı sağ olsun. Umalım ki kayıp sayımız daha fazla artmasın. Cevap bekleyen onlarca sorunun olduğu karanlık bir yerdeyiz. Belli olan kısım ise aynı: Hedeflenen, toplumu duyarsızlaştırmak, kabuğuna çekmek, evine kapatmak, yıldırmak, geleceğinden endişe eder hale getirmek. Katıksız terörün amacı hep bu. Muktedirler öteden beri umarlar ki, söz konusu güvenlik olduğunda, insanlar mevcut statükoyu muhafaza etmek lehine davranırlar. Siyasi olarak dönüşüm potansiyeli taşıyan toplumları bu dönüşüm potansiyelinden caydırmak için geniş kitleleri apolitize edecek, korkutacak, sindirecek bu tür açık terör eylemlerinin yapıldığı bir gerçek.

‘Barış neyinize, dağılın!’

- Peki, bu hesap tutar mı?

Türkiye’de bu hesabın tutabileceği zamanlar geçmiştir. Türkiye’de artık cin şişeden çıkmıştır ve o tren kaçmıştır. Türkiye toplumu bu tür terör eylemleri nedeniyle sinebilecek, yılabilecek, bütünüyle korkutulabilecek bir toplum değildir artık.

- Neden sonra artık?

Bu toplum benzer sahneleri temmuz ayında Suruç’ta ondan evvel Diyarbakır’da gördü. Bunlar büyük yıkımlar. Onlarca insan bombalanarak, parçalanarak öldürülüyor. Bu kez Ankara’da KCK’nin tek taraflı ateşkes ilan edeceği günün sabahı böyle bir eylem oluyor. Bu üç olayın kesiştiği yer de aynı. Kardeşlik ve barış diyen insanların, bu çağrıyı yaptıkları meydanlara biri “Barış sizin neyinize! Dağılın!” diyor. Altta böyle bir ses var.

- Toplumlar böyle bir sese nasıl cevap verir?

Yılgınlığa ve yorgunluğa da, büyük toplumsal patlamalara da yol açabilir. Toplumların göstereceği refleks o sıradaki politik iklime göre şekillenir. Başlarken, “Neredeyiz şimdi” diye sormuştunuz, toplumun bu soruya cevap vereceği yerdeyiz. Türkiye toplumu olarak şuna karar vereceğiz: Barış ve demokrasi içinde birlikte yaşama isteğimize atılan bu bombaları kabul edip, barış meydanından dağılacak mıyız? Yoksa bu toplumu bölen ve gerenlere karşı sahiden demokrasi diyebilecek miyiz? Ankara’daki bombaların bizi getirdiği yer burası.

- Sizce yanıt hangisi olacak?

Türkiye’nin bulunduğu noktada bunun büyük yılgınlıklara ya da tam tersi çok büyük patlamalara yol açması mümkün değil. Güçler dengesi açısından iki uçta büyük tepkiler gözükmüyor. Yani toplumu topyekûn sindirecek ya da yarın olağanüstü değişimler yaratacak bir durumdan söz edemeyiz. Çünkü, şu bir gerçek ki, birçok insan için Ankara’daki bombalama zaten sürpriz değil. Kamuoyunda seçimlere giderken trajik, büyük olayların gerçekleşebileceğini hatta seçimlerin yapılamaz hale getirilebileceğine dair ciddi kaygılar vardı. Türkiye’de hiç kimse gönül rahatlığıyla “Demokratik bir sistem var, sandığa gideceğiz. Oylarımız neticesinde hakikat gerçekleşecek” diyemiyor. Ve mesele diğer yandan da dönüp dolaşıp artık neredeyse patolojik diyebileceğimiz kimlik politikasına dolanıyor. İnsanlık zemininde birleşememizin temel nedenlerinden biri bu.

- Ulusal yas ilan edildi. 95 kişi öldü. Kaç ocağa ateş düştü. Biri diyor ki, “HDP kendini vurdu.” Öteki çıkıyor, “Hayır, bu AKP’ye eksi yazar.” Ne diyeceğiz; cinnet mi?

Bütün bunlar toplumsal çürümenin ve çözülmenin güçlü işaretleri. Türkiye’de maalesef asgari ortak demokratik zeminimiz yok. Siyasi rakipler değil, düşmanlar var. Örneğin HDP en başından beri “barış, demokrasi, kardeşlik vb.” diyor, AKP ve MHP ise HDP’yi düşmanlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Böyle yapınca tabii, HDP’lilerin bilmem kaçıncı defa yaşadıkları bu trajedi karşısında onlardan bir empati kırıntısı beklemek boşuna oluyor. Çünkü bu zevatın kafası “HDP düşmandı, haindir, insanlık dışıdır, başına bomba düşmüşse de bizi zor durumda bırakmak için olsa olsa kendi kendine yapmıştır” gibi ağır hezeyanlar üzerinden çalışıyor. Bu tabii ki bir tür cinnet hali, ama kolayca savuşturulabilecek bir cinnet hali değil, çünkü kronikleşmiş bir cinnet hali. Bunu savuşturabilmemiz için dünyaya ve Türkiye’ye bu ağır hezeyanlar eşliğinde bakan siyasi ekiplerin toplumsal desteğinin azalması gerekiyor. Bu olmadan Türkiye’nin bir toplum olarak, asgari ortak bir zemine bastığını varsayarak birlikte devam etmesi maalesef mümkün olmayacak. Hep söylüyorum, en büyük bölücülük budur.

Hakikat bükücü troll'ler

- Gelelim Ankara manzarasına... Basın toplantısında gazeteci soruyor: “İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?” İçişleri Bakanı, güvenlik zaafiyeti olmadığını söyleyerek istifa etmeyeceğini açıklıyor. Adalet Bakanı Kenan İpek ise o an gülüyor. Psikoterapist olarak izleniminiz?

Terapist yorumuna gerek yok, bir yurttaş, bir insan olarak herkes yorumlayabilir. Korkunç bir trajedi var, iç güvenlikten sorumlu bakan hiçbir sorumluluk hissetmiyor, Adalet Bakanı ise soru karşısında sırıtıyor. Bu tür şeyler tabii en başta “ben size zerre kadar değer vermiyorum” demektir. “Ben her şeyin üstünde olmalıyım, ne olursa olsun zeytinyağı gibi hep yukarıda kalmalıyım, kuyruğu hep dik tutmalıyım” demektir. Ama bunlara sahiden kendisini de inandıramadığı için, aslında derinden derine sorumlu bakan olarak kendisinin dolaylı olarak da olsa sorumlu olduğunu bal gibi bildiği için, bu iç bilgi ile inanmak istediği şey arasındaki gerilim yüzüne gayet uygunsuz bir gülme olarak yansıyor.

- Ya Ankara’nın ruh hali... Demirtaş’ın “Barış sesimizi meydanlarda bile haykıramıyorsak, devlet tarafından millete saldırı var” sözü üzerine Başbakan Davutoğlu, Demirtaş’ın yargılanmasını işaret etti. İnsan parçalarının yağdığı, Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından birinden hemen sonra liderler böyle... Ankara’nın psikolojisi deyip, soralım?

Davutoğlu’nun katliam akşamı yaptığı konuşma ibretlik bir konuşma olarak tarihe geçecektir. Bu kadar büyük bir trajedi bu kadar mı anlaşılmaz, bu kadar mı empatisiz kalınabilir, bu kadar mı hâlâ kendine yontma peşinde olunabilinir, bu kadar mı hakikat bükülmeye çalışılır? Ankara’nın göbeğinde çok büyük bir katliam yaşanmıştır. Devlet, hükümet, başbakan tabii ki en azından güvenliği sağlayamadıkları için sorumludur. Normal bir demokratik ülkede bir başbakan ve ilgili bakan, bu sorumluluk duygusu nedeniyle o akşam üzüntüsünü bildirir, failleri bulacaklarını açıklar, aldıkları önlemleri açıklar, o kadar. Saldırıya uğrayan, onlarca yoldaşını kaybetmiş siyasi ekibin liderine saldırmak, sanki esas mesele buymuş gibi bir hava yaratmak, aslında sembolik düzeyde terörün sürmesi anlamına gelir. Ayrıca, bu hükümet ve Erdoğan’dan Davutoğlu’na AKP liderliği, aylardır sürdürdükleri HDP’yi düşmanlaştırma, nefret söylemi geliştirme, HDP’ye yönelik şimdiye kadar yapılmış yüzlerce irili ufaklı saldırıyı engellememe, failleri soruşturmama, daha önceki benzer Diyarbakır ve Suruç gibi katliamların arka planını aydınlatmamak nedeniyle, Demirtaş da dahil bu toplumun çok geniş bir kesimi tarafından en azından dolaylı olarak sorumlu tutulmaktadırlar zaten. Böylesi trajik bir olaydan sonra bir başbakana düşen, bu algının güçlenmesi için konuşmak olmamalıdır.

- Ankara’daki bombalamadan sonra sosyal medyada yine gördük ki, bir yas sessizliği değil, “bizimkiler-sizinkiler” kavgası vardı. Halimiz nicedir?

Bu, Türkiye’nin getirildiği müthiş kutuplaştırılmış hali gösteriyor. Burada da simetrik bir durum yok. Mesela AK Troll’lerin performanslarına hakikat bükücülüğü demek mümkün. Onların zemininde karşı taraf, hiçbir şekilde meşru bir rakip olarak görülmüyor. Karşı taraf mutlak bir düşman.

- Sadece “karşı taraf” düşman değil, içeriden eleştiri yapanlar da ajan ya da hain ilan ediliyor. Bunun psikoloji literatüründe bir adı var mı?

Bu, tüm katı kimlikli politik hareketlerde görülen “biz narsisizmi” denilen durum. Bir “biz” tanımlanır. Bu biz AKP olur, Kürtlük olur, Türklük olur. “Bize” aşırı özdeşimle bağlı olunur. Hiçbir eleştirel mesafe barınmaz. O “biz” mutlak doğru haline gelir. Diğerleri yani ötekiler mutlak doğru konumunu sarsar. Çünkü onlar başka bir hakikatin versiyonudur. AK Troll hadisesinde, AKP’nin militan taraftarlarında şöyle bir haleti ruhiye görüyoruz: “Biz iktidara mecburuz, biz iktidardan gidemeyiz, biz mutlak doğruyuz. Her kim bizi iktidardan götürmeye çalışıyorsa o haindir. Sen ne hakla iktidara mecbur ve mahkhûm olan bizi eleştirirsin? Sen ne hakla bizim iktidar olmamızı engellersin?” İşte bu hezeyanlar, tipik “biz narsisizminin” bileşenleri.

 

HDP alerjisinin nedeni

 - Türkiye’nin yakın tarihi ve diğer “biz narsisizmleri” desek, nasıl bir parantez açarsınız?

Asgari demokratik bir düzen kuramamış, farklılıklarını eşdeğerlilik zemininde bir arada tutamayan her toplum şu ya da bu biçimiyle biz-narsisizminden mustariptir. Türkiye öteden beri böyledir. Hem de gayet katı ve kanlı bir şekilde. Cumhuriyet ön planda Türklüğün, arka planda devlet denetimli bir Sünni Müslümanlığın biz narsisizmleri üzerine kurulmuştur. Bütün Cumhuriyet tarihi bu unsurların hâkim unsur olarak devam etmesi, bunlardan farklı olan unsurların olabiliyorlarsa asimilasyonu, asimile olamıyorlarsa eleminasyonu üzerinden gitmiştir. Cumhuriyetin hemen öncesinde ve bugüne kadar Ermenilerin, Rumların, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların başlarına gelen bin bir türlü melanet, katliam, devlet terörü, bunların hepsi, hâkim kimliklerin biz-lik tanımlarını çoğulculaştırmayı reddetmeleri, “ötekileri” kendileriyle eşdeğer olarak görememeleri yüzünden olmuştur.

 - Bu, “biz narsisizminden” çıkış yolumuz, reçetemiz nedir?

Hem AKP’nin, hem MHP’nin, hem ulusalcıların, hem ordunun, bütün bu yerleşik düzen unsurlarının “HDP düşmanlığı”nda buluşabilmesinin arkasında bu mesele var. Çünkü HDP projesinin dayandığı temel zemin, Türkiye’deki geleneksel hâkim-tabi ilişkisini radikal biçimde eleştirmesi, ulusal, etnik, dilsel, dini, mezhebi farklılıkları eşdeğerlilik, eşitlik üzerinden yeniden kurmak istemesidir. Kürtlük temelli yeni bir biz-narsisizmi yaratmak yerine, çok zor da olsa HDP eliyle yeni bir şey önerilmiştir: Değişik bizlerin eşitliği. Alerji yaratan bu. HDP’de somutlanan, eğer iddia edildiği gibi bir strateji değişikliğiyse, PKK’nin de bunu boşa çıkaracak değil, buna alan açacak şekilde davranması gerek. Değişik bizlerin eşitliği önemlidir, değerlidir, ama yetmez. Bu eşitliği sağlarken bütün bu bizleri ve onların melezleşmelerini içerebilecek daha üst bir biz kimliği kurmamız ve sahiplenmemiz gerekir. Türkiye için bu, Türkiyeliliktir, dünya için insanlıktır. İlla bir reçetemiz olacaksa, reçete, birincil özdeşim kimliğimizin her şeyden önce insanlık haline getirilmesidir. Bu da uzun bir politik mücadeledir.

‘Ceset resmine fotomontaj psikopatik’

- Bizim gerçeklikle de ilişkimiz bozuldu mu?

Türkiye toplumunun gerçeklikle ilişkisi öteden beri, Osmanlı’nın çöküşünden bu yana problemli.

- Kadrajı daraltarak soralım: Mesela bir hafta önce de bir cenazenin panzer arkasında sürüklendiğini gördük. İnsanlık zemininde amasız birleşemedik?

Doğru, tepkileri hatırlayalım. Önce reddettiler, “Böyle bir şey yok” dediler. Yanı sıra o fotoğraf üzerinde fotomontaj yapıp böyle bir şey olmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Olayın videosu yayımlanınca iş reddedilemez hale geldi. Psikolojik olarak baktığımızda neredeyse psikopatik düzeyde bir hadise var. Düşünün, önünüzde öldürüldükten sonra panzere bağlanarak sürüklenen bir insanın fotoğrafı var ve siz o fotoğrafın üzerinde, “bunun gerçek olmadığını” iddia ederek fotomontaj yapıyorsunuz.

- Ruh sağlığı yerinde olan bir insan bunu yapabilir mi?

Birey düzeyinde bunu yapan insana nasıl bir tanı koyulabilir; onu tartışmayalım. Fakat burada sosyopolitik bir eylem var. Çünkü bunu AK Troll denilen birileri yapıyor ve milyonlarca insan da buna inanıyor. Bizim için önemli olan kısım bu. Buna birkaç sapığın fotomontaj alçaklığı olarak bakamayız. Çünkü bu fotomontajı da milyonlarca insan sosyal medyada paylaşarak, üzerine yorum yapıyor. Meselenin böylesine toplumsallaşması, sosyal düzeyde, Türkiye toplumunun gerçeklikle bağlantısının ne kadar problemi olabileceğini gösteriyor.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015