O kanlı meydan

13 Ekim 2015 Salı

"Sinsi köktencilik, pervasız bir hoşgörüsüzlük, rejimle uzlaş-mayan ve de eleştiren basına sistemli baskılarla özdeşleşen Erdoğan’ın ‘İslam demokrasisi’, gerçek bir siyasi palavra çıktı” diyor Roberto Toscano, La Stampa sütunlarında ve ekliyor:
Türk demokratları, Erdoğan ve AKP’nin sahici doğasını görmekte geciktiğimiz için bize (Batı’ya) haklı olarak sitem içinde. Ama her türlü muğlaklığın artık sonuna gelindi. Türkiye maalesef sadece Avrupa’nın ufkundan yok olmak tehlikesiyle değil, aynı zamanda giderek büyüyen bir İslamcılık ve otoriter milliyetçilik alışımına kaymak tehdidiyle karşı karşıya…

‘RTE ülkesine ihanet ediyor’
La Stampa başyazarlarından olan Toscano, “Erdoğan ülkesine ihanet ediyor” başlığını çıkarmış yazısına ve hemen ilk satırlarda; “Türkiye, etnik, dini bölünmeler ve otoritarizmlerle parçalanan Ortadoğu’ya döndü” saptamasını yapıyor.
Cumartesi Ankara’daki gar meydanını kan gölüne dönüştüren vahşet, Batı medyasında kısaca böyle, “Türkiye’nin Ortadoğulaşması/ Ortadoğu’ya dönmesi” olarak yorumlanıyor.
Uluslararası basın iki yıl öncesinin Gezi olaylarını, “Türk modelinin sonu” diye not etmiş, kayda düşmüştü.
Ankara katliamıyla bir “level atlandı(!)”…
Batılı medya organlarında bundan böyle “RTE’nin gerçek yüzünü gördük”, “Türkiye Avrupa’dan tümüyle kopuyor, Ortadoğu oluyor, kaosa gidiyor” yorumları çıkıyor.
Burhan Kuzu, Ben Türkiye kaosu seçti dememiş miydim? İşte kehanetim doğru çıktı!” diye sevinedursun; dünya Türkiye’yi endişeyle izliyor.
Financial Times’ın -FT- dünkü başyazısı da örneğin gene aynı minval üzerinde, trajediyle büsbütün bilenen kutuplaşmanın yarattığı istikrarsızlık tehdidi üzerineydi.

‘Katliama hakaret eklendi’
Türkiye’nin aynı anda çok sayıda tehditle (hava sahasının Rus uçaklarıyla ihlali, sınırda IŞİD belası, Kürtlerle tırmanan çatışma, zayıflayan ekonomi, polis, yargıdaki depremle) karşı karşıya bulunduğuna parmak basan gazete; Ankara’daki olayın böyle beter bir konjonktürde yaşandığına dikkat çekiyor ve felaketin ülkeyi birleştirmek şöyle dursun daha kötü böldüğünü ifade ediyor.
Normal şartlarda bu boyutta bir trajedi ulusal birlik saflarını sıklaştırır. Ama tehlikeli biçimde kutuplaşan Türkiye’de tam tersi oluyor” diyen FT, ürkütücü kamplaşmanın somut örneği olarak polisin, yaralılara yardım eden insanlara “biber gazı” sıkmasını gösteriyor. Ardından da şu değerlendirmeyi ekliyor:
Polis böylece katliama bir de hakareti eklemiş oldu!
Aynı noktaya değinen CNN International keza “artan kutuplaşmaya” odaklanırken; “Kurban yakınları, yaslı insanların üzerine biber gazı sıkmak da ne” sorusunu soruyor.
İzleyicilere olayları aktarırken gazdan bilfiil nasibini alan CNN muhabirinin cümleleri tamamlamakta dahi zorlandığı, acıyı katlayan zulmü yorumlamakta güçlük çektiği çok açık biçimde gözlerden kaçmıyor.
 
Türkiye’nin alegorisi
2013 Mayısı’ndan bu yana Erdoğan rejiminin maskesi adım adım düştü.
Gezi’nin ardından hemen 17-25 Aralık geldi.
Bunu izleyen günlerde medyaya kıskaç, yargı, güvenlik güçlerine baskı; Soma’da dünya basınının manşetlerine çıkan “adam dövme” çılgınlığı ve eşzamanlı olarak “Ak Saray” görüntüleri belleklere kazındı.
7 Haziran seçimleri, sonra Suruç’la bugünlere gelindi.
Bu noktada artık RTE ve AKP Türkiyesi üzerinde kimsenin milim yanılma payı yok.
Dünya, bu rejimin fotoğrafını artık bire bir çekmiş durumda.
Bu yüzden Ankara’da güneşli bir ekim gününde gençler halay çekerken kanla sulanan o meydan, bundan böyle artık sadece bir meydan değil.
Bütün Türkiye’nin alegorisi.
İnsanlar Cumartesi katliamının acı dolu karelerine bakarken, yalnız barış ve demokrasi uğruna düşen o güzel, masum canları düşünmüyorlar; çok acımasız bir rejimin kıskacındaki koca Türkiye’yi görüyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları