Kod birliği bozuldu
Leyla Tavşanoğlu
Son Köşe Yazıları

Kod birliği bozuldu

14.04.2013 01:37
Güncellenme:
Takip Et:

Yazar Alev Alatlı, iki kültür arasındaki uçurumun sorunun kaynağı olduğunu söylüyor

\n

Beyaz Türkler ne kodlarını eğitim sistemiyle bütün Türkiye’ye yaygınlaştırabildi ne var olan diğer kodları öğretecek şekilde eğitim sistemi düzenlendi. Sonuçta ortaya inanılmaz bir yabancılaşma çıktı. Kimin ne dediği anlaşılmaz oldu. Anlıyorsa bile içselleştirilmeme sorunu baş gösterdi.
Hiç kimse evine ekmek götüremeyen genç adam kadar öfkeli olamaz. Biz bu insanları beceriyle donatmak zorundayız. Eğer biz 2023 hedeflerini gerçekleştireceksek iş gücünün istihdam edilir nitelikte olması lazım. Eğitim reformu anayasa tartışmalarının çok önünde gelir; gelmesi gerekir.

\n

LEYLA TAVŞANOĞLU

\n

Yazar ve düşünür Alev Alatlı eğitim sisteminin bozukluğu yüzünden Türkiye’de bayağılık, paçozluk ve eblehliğin diz boyu haline geldiğini söylüyor. Beyaz Türklerin kod kaybına uğramaları yüzünden neredeyse bir tecrit durumu yaşadıklarına dikkat çeken Alatlı, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra dünyada da benzer sorunlar yaşandığına işaret ediyor. Artık ülkeleri yönetenlerin bireyler değil para olduğunun altını çiziyor. Ülkemizde kolej tipolojisiyle yetişenlere karşılık geleneksel kültürle beslenenler arasında derin bir uçurum oluştuğu saptamasını da yapan Alatlı, bu iki bölünmüşü bir araya getirmenin çok zor olduğunu da belirtiyor.
- Siz Türkiye’de beyaz Türklerin küstüklerini düşünüyorsunuz. Niye küsmüş olabilirler?
A.A.- Öncelikle kod kaybı. Gerek aileleri gerekse eğitimleri nedeniyle yetiştirilme biçimlerinden kodları kaybettiler. O kodların işlemediği gibi bir durum ortaya çıktı. Bu ortaya çıkınca büyük şaşkınlığa yol açtı. “Ne oluyor?” sorusu sorulmaya başlandı.
Bir süre bu kod kaybı konjonktürel bir durummuş gibi düşünülerek geçer diye bakıldı. Ama öyle olmadığı ortaya çıktı. Üstelik bu kod kaybının tezahürleri üst üste yağmaya başladı. Bir tecrit, bir izolasyon ortaya çıktı. Eh, tabii bu durumda da küstüler.
- Peki, bu küskünlüğü ortadan kaldırmak için ne yapmak lazım?
A.A.- Bunu di’li geçmiş zaman olarak sormak lazım. Çok geç diye düşünürüm. Beyaz Türkler ne kodlarını eğitim sistemiyle bütün Türkiye’ye yaygınlaştırabildi ne var olan diğer kodları öğretecek şekilde eğitim sistemi düzenlendi. Böyle olunca da ortaya inanılmaz bir yabancılaşma çıktı. Kimin ne dediği anlaşılmaz oldu. Anlıyorsa bile içselleştirilmeme sorunu baş gösterdi.
Bu saatten sonra ne yapılır? Bu ülkenin şansı varsa bu saatten sonra daha fazla zayiat olmadan bir kod birliğine gidilir. Ama çok zor.
- Beğenmediğimiz İran’ın bile eğitim sisteminin bizimkinden çok daha nitelikli olduğunu savunuyorsunuz. Bunun nedenini anlatır mısınız?
A.A.- Geçen yıl bağımsız bir araştırma kurumu olan Melbourne Enstitüsü elli ülke arasında bir eğitim düzeyi araştırması yaptı. Türkiye bu sıralamada yaratıcılık ve eğitim bakımından 46. çıktı.
Bu, uluslararası normların tanımladığı eğitimden bahsediyor. SBS sonuçlarını görüyoruz. Bugün gelinen noktada fizikle kuaförlük bölümlerinin giriş puanı aynı. Böyle bir şey olamaz. En parlak il Eskişehir olarak görünüyor. Ama başarı oranı yüzde 37. Biz 21. yüzyıla hazırlanıyoruz. Bu 21. yüzyılda mesela matematiksiz teknoloji becereceğiz. Nasıl becereceksek...
Bu mümkün değil. Olamadığına göre de eski Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi küçücük bir grubu yarış atı gibi hazırlayacaksınız. Ama ülkenin geri kalanı bu seviyeye bir türlü gelemeyecek. Arada büyük uçurum olacak. Bu uçurumun sonuçlarını gördüm. Uzun yıllar Rusya’ya gidip geldim. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra hem Rusya hem Ukrayna’daki birinci sınıf insanlar ABD ve İsrail’e göç ettiler.
Hiç kimse evine ekmek götüremeyen genç adam kadar öfkeli olamaz. Biz bu insanları beceriyle donatmak zorundayız. Eğer biz 2023 hedeflerini gerçekleştireceksek iş gücünün istihdam edilir nitelikte olması lazım. Bunu yapmak zorundayız. Bu, temenniyle olacak iş değil.
Eğitim reformu anayasa tartışmalarının çok önünde gelir; gelmesi gerekir.

\n

Yöneticiler vasatın altında

\n

Yeni dünya düzeninin kendi elitini ortaya çıkardığını belirten Alatlı’ya göre, CEO’lar CFO’lar, da bu düzenin aristokrasisini oluşturuyor

\n

- Sizce eğitimin bu düzeyde olması yüzünden mi Türkiye’de sizin deyiminizle paçozluk, bayağılık ve eblehlik diz boyu hale geldi?
A.A.- Çok büyük rol oynadığını düşünüyorum. Çünkü eğitimi düzgün tutmadığınız zaman değerler manzumesini koruyamıyorsunuz. Eğitim eksikliği insanların dünyadaki konumlarının ne olduğunu öğrenmelerine engel oldu. Bir tarafı 21. yüzyıl, geri kalan 20. yüzyıl. Orada ne oldu? Dünyada ne oldu?
Eğitim sistemi bu insanların yeryüzündeki konumlarının ne olduğunu açıklayamadı. O konumu açıklayamadığınız zaman ha bire geri düşüyorsunuz. Kalkınmış Batı ülkelerinin, muasır medeniyetin neyle uğraştığını bir türlü kavrayamıyorsunuz. İkincisi, kendi arka planınızı anlayamıyorsunuz. Deyiş yerindeyse hudayinabit, birtakım becerileri olan kısır bir zihniyet yaratıyorsunuz.
Bu kısır zihniyetin paçozlaşmaması mümkün değil. Çünkü her gördüğüne atlıyor, yeni sanıyor. Her gördüğünden çok mutlu ya da çok mutsuz oluyor. Onun bütünü görme şansını elinden alıyorsunuz. Her iki taraf için de bu geçerli.
- Yani bir eğitim kalitesizliği ve felsefesinin olmaması yönetim kademelerine vasatın altında insanların gelmesine mi yol açtı?
A.A.- Evet, vasatın altında insanlar ülkeleri yönetiyor. Hep söylediğim şey. Fransız medeniyetinden hazzetmeyebilirsiniz. Ama Fransa herhalde
Sarkozy’nin eline bırakılamazdı. Ya da İtalya’da Berlusconi nedir?
Ama bir de genel vasatın düşmesi var. Şimdi bu söyleyeceğim belki bilimsel olmanın dışında ama Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte ortadan kalkan tehdit insanları adamakıllı yaydı, diye düşünüyorum. Bu kadar yayılınca ahlaki merciler kayboldu. Ruslar bunun gerçekten acısını çekiyor.
Ahlaki merci kaybolunca onunla birlikte bir sürü merci de kayıyor.
Deyiş yerindeyse değerleri piyasaya emanet ediyorsunuz. Yani, adamın biri bir resim yapıyor. Onun değerini parayı verecek olan ölçüyor. Gelinen noktada cebindeki paran kadar konuş anlayışı hâkim oluyor.
- Yani artık dünyayı para mı yönetiyor?
A.A.- Tabii. İşte bu yeni dünya düzeni. Yeni dünya düzeni zaten kendi elitini ortaya çıkardı. Kendi aristokrasisi var. Kendi aristokrasisi derken CEO’su, CFO’su. Böyle bir ekip var. Bunlar sınırlar ötesi insanlar. Her milletten olabiliyorlar. İnternet sürecinin insanları.
- Bütün bunları konuşuyoruz ama bir de akil insanlar komisyonu kuruldu. Demek ki Türkiye’de hâlâ akil insan kalmış...
A.A.- Türkiye’de bir şeyin kurulması onun içinin dolu olduğu anlamına gelmez. 87 üniversite var da bunların içi dolu mu? Birtakım insanlar iktidarda olsun muhalefette olsun bir yola gidiyorlar ve o yolun gerekleri olduğunu düşündükleri şeyleri yapıyorlar.
Öbür taraftan, Türkiye’de akil insan tabii ki var. Ama o insanlar hayatın hangi kulvarlarında yer alıyorlar? Bunu bilmiyoruz.
- Siz akil insanın akilliğin toprağından gelmesi gerektiğini söylüyorsunuz...
A.A.- Tabii ki onu söylerim. Akil olmak üniversite diplomasıyla olan bir şey değil. Ondan önce bilinmesi ve parçası olunması gereken bir kültür var.
Eski kültürü benimseyen ve kendilerine muhafazakâr diyen insanlar günün gereklerinin farkına varmakta ipin ucunu kaçırıyorlar. Bir de Batı eğitimiyle yoğrulmuşlar var ki kendi ülkesinde sürgün. Bu başlı başına bir dert. Kolejler buna çok hizmet etti. Kolejler kendilerini deha sanan insanlar yetiştirdi.
Bu insanlar bu ülkede bastıkları yeri hiç görmediler. Öbür taraftan da belki buna tepki olarak kapalılar oluştu. Kod birliğinin olmayışını bundan söylüyorum. 75 milyon kolej tipolojisi olsaydı sorun olmazdı. Ya da tersine. Ama ikisini yan yana getirdiğinizde bölündü. Şimdi iki taraftan da bir araya gelmek için çok büyük gayret gerekecek. Bu inatlaşmakla yapılacak bir iş değil.
Beyaz Türkler sömürge aydınları değildi. Beyaz Türkler çoğu zaman gerçekten ağır bedeller ödediler. İslami ahlakla Batı düşüncesini kendi içlerinde meczetmişlerdi. O nedenle ağır bedeller ödediler.
Ağır bedel ödemeyenler vardı tabii. Ama bunlar zenci Türkler arasında da vardı. O nedenle kimsenin kimseye pek söyleyecek lafı yok.

\n

PORTRE

\n

ALEV ALATLI

\n

İzmir,1944 doğumlu. Babasının askeri ataşe olarak atandığı Tokyo’da Amerikan Koleji’nde liseyi bitirdi. Ekonomi-istatistik lisansını Ankara’da ODTÜ’den, ekonomi-ekonometri yüksek lisansını Fulbright bursuyla gittiği ABD’deki Vanderbilt Üniversitesi’nden aldı. Daha sonra felsefeye ilgi duydu. Doktora çalışmalarını New Hampshire Dartmouth College’da yaptı. İlahiyat, düşünce ve medeniyet tarihi üzerine yoğunlaştı. 1974’te Türkiye’ye döndükten sonra İÜ İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisi, Ankara’da da DPT’de kıdemli ekonomist olarak çalıştı. California’daki Berkeley Üniversitesi’yle ortak psiko-dilbilim çalışmaları yürüttü. Cumhuriyet gazetesi bünyesinde Bizim English adlı dergiyi çıkardı. YAZKO’nun bir süre başkan yardımcılığını yürüttü. Filistin davasının tanıtımına katkılarından dolayı 1986’da FKÖ lideri Yaser Arafat tarafından Özgürlük Madalyası’yla ödüllendirildi. Roman ve inceleme-deneme olarak pek çok kitap yazdı.

\n

\n\n

Yazarın Son Yazıları

Tedavi olsunlar

Tedavi olsunlar

Devamını Oku
01.03.2015
TBMM’ye magandalar hâkim

TBMM’ye magandalar hâkim

Devamını Oku
22.02.2015
MİT Erdoğan’ın arka bahçesi

MİT Erdoğan’ın arka bahçesi

Devamını Oku
15.02.2015
Umutsuzluk radikalizme itiyor

Umutsuzluk radikalizme itiyor

Devamını Oku
08.02.2015
Zorba kaderimize hükmediyor

Zorba kaderimize hükmediyor

Devamını Oku
01.02.2015
Ak Saray İslamiyetin mezarı

Ak Saray İslamiyetin mezarı

Devamını Oku
25.01.2015
AİHM’ye meydan okuyorlar

AİHM’ye meydan okuyorlar

Devamını Oku
18.01.2015
Bozdağ’a verecek notum yok

Bozdağ’a verecek notum yok

Devamını Oku
11.01.2015
Her apartmandan burs

Her apartmandan burs

Devamını Oku
04.01.2015
Maltepe’ye Noel tatili

Maltepe’ye Noel tatili

Devamını Oku
28.12.2014
Yasa tanımazlar hükümeti

Yasa tanımazlar hükümeti

Devamını Oku
21.12.2014
Tezgâh 11 yıl önce kuruldu

Tezgâh 11 yıl önce kuruldu

Devamını Oku
14.12.2014
Yüzde 10 barajı hak ihlali

Yüzde 10 barajı hak ihlali

Devamını Oku
07.12.2014
Saraylarla işimiz olmaz

Saraylarla işimiz olmaz

Devamını Oku
30.11.2014
Aman Allahım bu ne?

Aman Allahım bu ne?

Devamını Oku
23.11.2014
Laiklik Türkiye için şans

Laiklik Türkiye için şans

Devamını Oku
16.11.2014
‘Saraylar değer katmaz’

‘Saraylar değer katmaz’

Devamını Oku
09.11.2014
Atatürk’süz çağdaşlık hayal

Atatürk’süz çağdaşlık hayal

Devamını Oku
02.11.2014
İnsanlık suçu işleniyor

İnsanlık suçu işleniyor

Devamını Oku
26.10.2014
'Erdoğan' denince Obama ne düşünüyor?

Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Bryza, Washington’ın Ankara’yı dinlemesini haklı görüyor:

Devamını Oku
19.10.2014
Naylon tezkere...

Naylon tezkere...

Devamını Oku
12.10.2014
Devleti dinamitlediler

Devleti dinamitlediler

Devamını Oku
05.10.2014
Sosyal demokrasinin iktidarı

Sosyal demokrasinin iktidarı

Devamını Oku
28.09.2014
Ayak oyunlarına kurban

Ayak oyunlarına kurban

Devamını Oku
21.09.2014
IŞİD kontrolden çıktı

IŞİD kontrolden çıktı

Devamını Oku
14.09.2014
Mezhepçi diplomasi

Mezhepçi diplomasi

Devamını Oku
07.09.2014
Cumhuriyetin temel taşı

Cumhuriyetin temel taşı

Devamını Oku
31.08.2014
Dışişleri ‘sırf’ sorun

Dışişleri ‘sırf’ sorun

Devamını Oku
24.08.2014
Aklınızı başınıza toplayın

Aklınızı başınıza toplayın

Devamını Oku
17.08.2014
Demokrasicilik oynuyoruz

Demokrasicilik oynuyoruz

Devamını Oku
10.08.2014
Toplumu anlayamıyoruz

Toplumu anlayamıyoruz

Devamını Oku
03.08.2014
İletişimin özünde insan ve psikoloji var

İletişimin özünde insan ve psikoloji var

Devamını Oku
30.07.2014
Kadın siyasette yok

Kadın siyasette yok

Devamını Oku
27.07.2014
Rumlar iyi cambazdır

Rumlar iyi cambazdır

Devamını Oku
20.07.2014
Özel yetkili bizde de var

Özel yetkili bizde de var

Devamını Oku
06.07.2014
Erdoğan zap tedilemiyor

Erdoğan zap tedilemiyor

Devamını Oku
29.06.2014
Artık saygı kalmadı

Artık saygı kalmadı

Devamını Oku
22.06.2014
Yapan bedeli öder

Yapan bedeli öder

Devamını Oku
15.06.2014
Türkiye çocuğa yabancı

Türkiye çocuğa yabancı

Devamını Oku
01.06.2014
İnsan canı pahasına kâr

İnsan canı pahasına kâr

Devamını Oku
25.05.2014