AB’nin yerine getiremeyeceği vaatleri
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

AB’nin yerine getiremeyeceği vaatleri

04.02.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber’in Hürriyet’te yazısı yayımlandı. “AB Türkiye’den bekçisi mi olmasını istiyor?” başlıklı yazıda, göreve başladığından beri sesi duyulmayan AB Büyükelçisi, AB-Türkiye Ortak Eylem Planı hakkında dile getirilen eleştirileri yanıtlıyor. Bunları gerçekle pek bağdaşmayan ifadeler olarak tanımlıyor.
Büyükelçi Haber, planı savunmak için, göç sosyolojisinde kullanılan “itici ve çekici faktörler” kavramına başvuruyor. İş bulmadaki yasal engellerin ve çocukların anlayabildikleri dilde eğitim alamayışının mültecileri Türkiye’den AB’ye gitmeye ittiğini iddia ediyor. İşsizliğin yüzde onu geçtiği bir ülkede yasal iş olanaklarına kavuşmak, sayısı bir buçuk milyondan fazla olan çalışma yaşındaki Suriyeli konuk/mültecinin ne kadarını Türkiye’de kalmaya ikna edebilir? Diğer yandan, başta Almanya olmak üzere, hangi AB ülkesinde mültecilerin çocukları anladıkları dilde eğitim görme olanağına sahip olacak?
Büyükelçi, çekici faktör olarak, AB’de Mültecilerin Statüsü’ne ilişkin 1951 Sözleşmesi’yle tanınan hakları gösteriyor. Madem öyle, neden AB’nin ilk işi, Türkiye’nin söz konusu sözleşmeye koyduğu çekinceyi kaldırmasını ısrarla talep etmek değildir, sorusu akla geliyor.

Sorun yardım değil
AB’nin vermeyi vaat ettiği 3 milyar yardımı eleştirmek saçmadır. AB’nin, amacına yönelik kullanılacağını denetleyerek, çok daha fazla yardım yapması beklenir. Sorun, mali yardım değil, yardım karşılığında resmen mülteci hakkı elde edemeyen kişilerin Türkiye’de tutulmasının talep edilmesidir. Savaştan kaçtıkları konusunda herhangi bir şüphe kırıntısı bile olmayan, sayısı iki buçuk milyona ulaşan bu kitlenin büyük bölümü ısrarla AB’ye gitmek istiyor. Bu konuda en önemli çekici faktör, başta Almanya olmak üzere, birkaç AB ülkesine yerleşmiş bir milyon civarında Suriyelidir. Bu kişilerin Türkiye’deki akrabaları, komşuları, tanıdıkları için onların yanına gitmek, bastırılması mümkün olmayan en önemli çekici faktördür artık.
Geçen hafta Brüksel’de AB Komisyonu ve AB parlamentosundan birçok kişiyle bu konuları konuştuk. Komisyon sorumluları, reel politika gereklerini ileri sürüp planda öngörülenlerin gerçekleşebilir olduğunu savundu. Parlamentoda görüştüğümüz milletvekillerinin ortak kanaati ise, AB’nin yerine getirilmesi mümkün olmayan vaatlerde bulunmuş olmasıydı. Suriyeli mültecilerin önemli bölümünün, ne yapılırsa yapılsın, Türkiye’de kalmayacaklarını hemen herkes kabul ediyor. Mültecileri kitleler halinde Ege Denizi’nde boğulma tehlikesini göze almaya mecbur bırakmak yerine, AB’ye belli bir düzen içinde güvenli gidiş yolları açılması gereğine işaret ediyorlar. AB Parlamentosu Başkanı Schultz da, büyük sayıda mültecinin AB’ye ve esas olarak Almanya’ya gelmesinin kaçınılmaz olduğunu ama bu pazarlıktaki amacın bunu dört-beş yıla yaymak olduğunu belirtiyor.

Vize kalkar mı?
AB’nin yerine getirmesi mümkün gözükmeyen en önemli vaadi, Büyükelçi Haber’in yazısında bahsetmediği, vize uygulamasının 2016 sonbaharında kaldırılması. Komisyondaki sorumlular, “Türkiye koşulları yerine getirirse, biz evet deriz, ama üye ülkelerin nitelikli çoğunluğunun da evet demesi lazım” diyorlar. Parlamentodakiler ise, Türkiye’nin bütün koşulları yerine getirmesinin çok zor olduğunu, nitelikli çoğunluğun sağlanmasının ise bu ortamda mümkün olmadığını iddia ediyor.
Brüksel’de ortak kanı, Ortak Eylem Planı’nın Almanya’nın planı olduğu ve telaş içinde yapıldığı. Vaat edilen paranın da büyük ölçüde Almanya’nın cebinden çıkması bekleniyor. Alelacele yapılan, yerine getirilmesi pek mümkün olmayan vaatlerin, belki günü kurtaracağı, ama Türkiye’de çok daha büyük bir AB tepkisi yaratacağı endişesi, özellikle parlamento üyeleri arasında dile getiriliyor. Bu pazarlığın AB’nin Türkiye’deki son derece vahim hak ihlalleri karşısında sesini kısmaya mecbur edeceğini, şimdiden bunun yaşandığını belirtiyorlar.
Aslında sorunun esas kaynağı, Türkiye’nin AB nezdinde gerçek konumunun ne olduğunda yatıyor. Eğer Türkiye, resmen üyelik müzakereleri yürüten ama fiilen AB’nin iyi komşuluk politikaları kapsamında ele alınan bir ülke ise, o zaman AB’nin tavrı gerçek ayakları üstüne oturuyor. Gerçekle bağdaşan ifadelerle konuşmakta gerçekten yarar var.  

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018