Tıpkı Müslümanların bin dört yüz yıldır orucu neyin bozup neyin bozmayacağını tam olarak kavrayamamaları...
Ulemaya her ramazan, “Şu orucu bozar mı; bu orucu bozar mı” diye aynı soruları tekrar tekrar sormaları gibi...
Biz de Cumhuriyetin bir insan ömrünü anca aşan şu kısacık tarihinde, üst üste her çeşit darbeyi yiye yiye bugüne geldiğimiz halde...
Hâlâ darbenin nasıl bir şey olduğunu, kimin ne zaman nasıl ve ne niyetle darbe yaptığını anlayamamakta ısrar ediyoruz.
Ve birbirimize soruyoruz:
“Bu da ne şimdi; bir sivil darbe mi?” “Bunlara karşı asker hâlâ darbe yapabilir mi?” “E, bunlar zaten erken davranıp askere darbe yapmadılar mı?”
“Asker eski asker mi?”
“Sahi, eski asker kimdi?”
“Darbe askerin rejimi korumak için hükümeti indirmesi ya da birilerinin hükümeti indirip rejimi değiştirmesi değil miydi? “Askerle hükümetin bir olup rejime yaptığı şeye ne denirdi?”
...
Oysa başımıza gelen bunca şeyden sonra darbe meselesinde çoktan uzmanlaşmış olmalıydık.
Ama eblehiz; ulusça, topyekûn eblehiz.
Ne zaman bir darbe ihtimali hâsıl olsa, en cahilimizden en okumuşumuza kadar herkesin kafası karışık.
Önce alkışlayanlar, sonra pişman olanlar...
Önce kafa tutanlar, sonra yeni ortama çabucak uyum sağlayıp yükünü tutanlar...
Vicdan muhasebesinin içinden bir türlü çıkamayanlar...
Faşizme karşı bir faşistten daha faşist olanlar...
Dönüp dönüp arkalarına bakmaktan önlerini bir türlü göremeyenler...
O karmaşa ortamında fırsat bilip birbirlerinin üzerine basa basa yükselenler...
Yeni bir darbe söylentisi çıktığında, sanki darbelerin balını onlar yememiş gibi demokrasi havarisi geçinenler...
Derken darbe nedir, nasıl yapılır, ne işe yarar... hepsini unutup sanki ilk kez darbe görüyormuş da olan biteni bir türlü anlamlandıramıyormuş gibi davrananlar...
Hep aynı insanlar.
Zaman geçtikçe meselede uzmanlaşacağımıza iyice çaptan düşüyoruz.
Şimdi yine ortada bir darbe lafları dolaşıyor ve bizim elimiz ayağımıza, beynimiz dilimize karışıyor.
Eskiden yine daha iyiydi. En azından darbeyi kimin yaptığı ya da yapacağı netti. Şimdilerde darbe dediğimiz bildiğin hayalet.
Sesi soluğu duyulmayan, gözle göremediğimiz, elle tutamadığımız ama varlığını hissettiğimiz...
Soyut gibi olan ama somutmuş gibi de duran... Gerçekmiş de değilmiş gibi, olmuş ama olmamış gibi...
Devirdiğini devirmemiş gibi davranan; çaktırmadan devirdiklerini devirdikçe palazlanan...
Duruma uyananı anında darbecilikle suçlayıp kodese tıkan...
Bizi tepik tepik tepikleyen, ama bize kendimizi tepiklenmemişiz de ama sanki yine de tepiklenmişiz gibi hissettiren...
“Bizi tepikliyorsunuz ama” diye zıpçıktılık yapanı da hiç acımadan anında tepikleyen... Paradoks kanatlı, arsız suratlı, kurnaz bir
ucube artık darbe. “Beni sadece aptallar görür” diye diye aramızda çırılçıplak dolaşıyor.
Kendini akıllı sananlar, adları aptala çıkmasın diye onu kasten görmezden geliyor.
O yüzden isteyen istediği kadar darbe üzerine tartışsın; bu işin içinden artık tartışarak çıkılamaz...
Memlekette bir darbe olup olmadığını anlamanın aslında net bir yolu var.
Kendinize iyice bir bakarsınız; canınız acıyor mu?
Acıyorsa, bu okkalı bir darbe yediğinizin resmidir.
Yok acımıyorsa...
Siz artık hislerinizi tamamen yitirdiniz demektir.
Darbe eblehliği
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum