Kürt sorununda bir çözüm önerisi - 1

07 Nisan 2016 Perşembe

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri, Ortadoğu’daki savaşla iç içe geçmiş olan Kürt sorunudur.
Ne yazık ki, Türkiye’nin siyasal ve akademik ortamı, bu konuda bilimsel ve soğukkanlı araştırmaların yapılmasına pek izin vermiyor.
Elimizde bulunan az sayıdaki akademik çalışmaların başında Murat Somer’in kitabı geliyor.
Geçenlerde yine Kürt sorununa değinmiş ve Somer’in son olaylar karşısındaki düşüncelerini merak ettiğimi belirtmiştim.
Sayın Somer bu konudaki önerilerini bir mektup olarak iletti.
Bugün ve yarın bu mektubu yayımlayacağım.
Daha sonra, küfür ve hakaret içermemek, yasalara aykırı olmamak ve anlamlı olmak kaydıyla, okurlardan gelecek kısa yorumların bazılarına da yer vermeyi düşünüyorum.

***

“Kürt sorununun çözümüyle ülkenin ve rejimin geleceği -bu sorunun doğduğu Cumhuriyetin ilk yıllarından beri- hiç bu kadar iç içe geçmemişti. İç siyasetteki gelişmeler ve dış koşullardaki değişimlerin etkisiyle ve hem iktidarın hem de PKK’nin ve Kürt siyasetçilerinin yaptıkları seçimler sonucunda, Kürt sorununda yeniden askeri politikalar, şiddet ve çözümsüzlük sarmalına dönülmüş durumda. Bugüne kadar yaşananın çok üstünde bir duygusal ve siyasi kopuş yaşanabilir.
Tüm bunlar rejimin hızla otoriterleşmesinin hem neticesi hem de dayanağı olarak gerçekleşiyor. Durumdan rahatsız ve daha farklı bir gelecek arzulayan çoğunluk ise kendi içinde, başta Kürt meselesi konusunda olmak üzere bölünmüş durumda. Kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyor. Siyasal muhalefet Meclis’te çoğunluğa sahip değil.
Peki, çözüm var mı ve nerede? Geçen yılın mart ayında yayımlanan ve bugünlerde yeni bir önsözle ikinci baskısı piyasaya çıkacak olan Milada Dönüş: Ulus- Devletten Devlet-Ulusa Türk ve Kürt Meselesinin Üç İkilemi kitabımda, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki koşullarla günümüzü karşılaştırmış ve başka sorular yanında bu soruya yanıt aramıştım. Emre Kongar Hoca eksik olmasın kitaba köşesinde birçok kez geniş yer verdi, değerli yorumlarda bulundu ve son yazısında da önemli bir soru sordu (izniyle farklı şekilde formüle edersem):
Acaba çözüm emeğe saygı, sosyal devlet ve laik demokrasi ideallerini paylaşan Türk ve Kürt aktörlerin ittifakında olabilir mi?
Milada Dönüşte uzun uzadıya tartıştığım üzere, gerek rejimin geleceği gerekse de Kürt sorunu konusunda çözümün siyasette yaratılacak yeni ittifaklarda yattığını düşünüyorum. Bugün büyük ölçüde CHP’nin ve HDP’nin temsil ettiği Türk ve Kürt sol siyasetleri arasında gerçekleşmesi acil ve elzem işbirliği bunun en önemli parçalarından biri. Ama daha geniş tabanlı ve çok parçalı ittifakların da gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunu biraz açayım.
2015’teki ‘ikiz seçimlerden’ beri (bazılarına göre 2014’ten beri) Türkiye, siyaset biliminin ve uluslararası kuruluşların belirlediği minimum kriterler açısından artık (aksak da olsa) çoğulcu demokrasiyle yönetilen bir ülke tanımına uymuyor. Yönetim biçimi artık aksak demokrasiden çok, (devletle iktidar partisi arasındaki yaşamsal çizgilerin çok inceldiği) ‘seçimsel otoriter’ ‘rekabetçi otoriter’ gibi sıfatlarla tanımlanan bir rejime uyuyor, veya hâlâ bir geçiş sürecinde. Bu sistemde muhalefet partilerinin normal çok partili demokrasilerdeki stratejilerle başarılı olması çok zor.
Bu gidişatın değişmesi ve temelinde demokrasi eksikliğinin (bir tanımla toplumsal sorunların o sorunun muhatabı kesimlerin katıldığı süreçlerle karşılıklı saygı içinde çözülememesi) yattığı Kürt sorunun da çözümü ancak yeni ‘ittifakların’ kurulmasıyla olabilir.
Koalisyon veya parti birleşmesi gibi klasik ittifakları veya her konuda anlaşmayı kastetmiyorum. Aralarındaki güvensizlikleri zamanla ortadan kaldıracak ve demokratik kurallar rejimini yeniden kurmaya yönelik ‘sorun- bazlı’ ittifaklardan bahsediyorum. Bu ittifaklar ve halka yansıyacak somut sonuçları, zamanla seçimlerde asgari derecede adaletli yarışma koşullarının ortaya çıkmasına ve seçimleri kazanacak çoğunluğu kazanmalarına da yol açabilir.”

***

Devamı yarın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları