Atatürk de hapiste olurdu...

28 Nisan 2016 Perşembe

Erdoğan “kişisel kanaat” diye geçiştirdiği Kahraman’ın laiklik karşıtı çıkışına 5 yıl önce Mısır’da yaptığı, “Kişi laik olmaz. Devletler olur. Ben mesela laik bir ülkenin başbakanıyım ama laik değilim!” konuşmasıyla sözde ortam yatıştırıcı bir yanıt veriyor ya...
Arşivi karıştırdım. O konuşma Mısır’da acaba ne karşılık bulmuştu diye baktım...
Bugün kapatılan gazeteler kafilesine katılan Radikal’de (15 Eylül 2011) çıkmış olan bir makalede Kahireli öğretim üyesi Prof. Amr Şalakani’nin şu satırlarına rastladım.
O zaman da yazmışım. Aynen alıntılıyorum:
“RTE’yi dinleyenler arasında bulunan Mısırlı Şalakani, Kahire Havaalanı’nda ‘Allah’ın azizi’ nidalarıyla örgütlenen karşılama töreninden başlayarak şunları söylüyor:
Müslüman Kardeşler’in Erdoğan’ı halifeliğe dönüş sloganlarıyla karşılaması Mısır’daki milliyetçi ve laik siyasi aktörlerin tüylerini diken diken etti. Erdoğan’ın Türkiye’nin laik modelini incelememizi, devletin laikliği ile vatandaşın laikliğini birbirinden ayırmamızı tavsiye edip, ‘Bizim laiklik anlayışımız devletin bütün dinlere eşit mesafede olmasıdır. İnsanın değil, devletin laik olmasından söz ediyoruz’ demesi yüreklere su serpmedi... Laik kulaklar, derken Erdoğan’ın, Arap Birliği’nde yaptığı konuşmayla tırmalandı. (Yanımdaki) bir arkadaşım ‘(Erdoğan’ın) ülkesinde demokrat falan olduğunu mu sanıyorsun?’ dedi...İşin kötüsü Erdoğan’ın konuşmasının yanlış bilgilerle malul görünmesi idi...”

Laik devlette halifelik özlemi
Erdoğan özetle bugün “laiklik teminatı” diye gösterdiği o biricik konuşmada da ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranabilmiş.
Müslüman Kardeşler; “Bu laiklik söylemi de nereden çıktı” diye öfkelenmişler. Mısır’ın çağdaş aydınları da hiç ikna olmamış.
Erdoğan’ın “kişiler laik olmaz, devletler laik olur!” hamasetine öyle pabuç bırakmamışlar ki, “kulakları tırmalanmış”...
Mısırlı aydın Prof. Şalakani, Erdoğan’ın “yanlış bilgilerle malul” laiklik söylevini dinlerken kapıldıkları hissiyatı tam böyle ifade ediyor: “laik kulaklar tırmalandı”.
Niye?
Çünkü hem “halifeliğe dönüş” sloganlarıyla gaz alıp, hem “kişi laik olmasa da devlet laik olur” hamaseti yapmak kimseye inandırıcı gelmez. Bu çok ucuz bir “takıyye” izlenimi bırakır ki, Mısır’da da böyle olmuş.
“Kişiler değil ama devlet laik olur” diskuru kaldı ki sonuna kadar sorunlu.
Laik devleti, laik bakış açısını özümseyen insanlar temellendirir.
“Laik devlet” denen şey “kutsal ruh” gibi elle tutulmaz, gözle görülmez soyut bir şey değil ki...
“Laik devletleri” de, “laik duruş/kültür”den nasiplenen insanlar oluşturuyor.
Bu hiçbir şekilde imandan vazgeçmeyi gerektirmiyor. Ancak “iman”la, devletin “laik kuralları/yasaları” arasındaki farkı ayırt edebilmeyi zorunlu kılıyor. İslami referanslı düşünce ile din odaklı olmayan düşünce arasındaki ayrımı yapabilmeyi; “Benim kendi inancım kendime ama herkes benim gibi yaşamak zorunda değil!” diyebilmeyi şart koşuyor.
RTE’nin geçmiş icraatları, bu ayrımı yapabildiğine dair en küçük kanıt sunmuyor.
Bu nedenle “Kişi laik olmaz, devlet laik olur!” iddiasını Mısır’da bile kimse yememiş. Şimdi biz mi yiyeceğiz? Hele de İsmail Kahraman’ın şu son laflarından sonra?

‘Mirası gömülüyor’
Kahraman’la gelinen AKP takıyyeciliğinin son örneğini dünya da yemiyor.
“Türkiye’nin Meclis Başkanı dindar/ İslamcı anayasa istiyor” minvali ifadelerle uluslararası basına haber olan bu acayip “kulak tırmalayıcı” tartışmayı, Berlusconi grubunun gazetelerinden “Il Foglio” İtalya’da Atatürk’ü hapse atın” sözleriyle dün başmakale yaptı.
Ankara’nın “Batı’yı düşleyerek Doğu’ya doğru yol aldığını” söyleyen gazete; “Türkiye, Kemal Atatürk’ün bütün mirasını gömmek istiyor. Yaşasaydı bugün Atatürk de hapiste olurdu!” diyor.
Başka söze gerek var mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları