Kanlı referandum

18 Haziran 2016 Cumartesi

Brexit’e kan bulaştı.
AB yanlısı vekil Jo Cox’u sokak ortasında infaz eden kişinin meczup olduğu öne sürülüyor ama meczubun cinayeti işlerken Avrupa Birliği karşıtı Neonazi “Önce Britanya” partisinin sloganını kullandığı da hemen arkasından ilave ediliyor.
Pakistan asıllı Müslüman İşçi Partili Sadık Khan geçen ay Londra belediye başkanı seçilip zafer konuşmasını yapmak için kürsüye çıktığında hatırlarsanız, diğer partilerin adayları çiçeği burnunda yeni başkanın arkasında sıralanarak bu zaferi teslim etmiş, hep birlikte Khan’ı onurlandırmışlardı.
Bir kişi hariç…
Kürsünün arkasında sıralanan Khan’ın rakipleri arasından yalnız “Önce Britanya” partisinin adayı Paul Golding, Khan’a sırtını dönmüş ve Müslüman belediye başkanını tanımadığını böylece ele güne ilan etmişti.
İşte bu oranda “ırkçılık” ve “nefret dolu” bir parti “Önce Britanya” partisi.
Göçmenlerden hiç çekinmeyen bilakis onlara kucak açan söylemleri ve politikasıyla tanınan 41 yaşındaki genç kadın milletvekili Cox’u katleden meczup işte bu kertede “ırkçı nefret” pompalayan bir partinin adını ve sloganını kullanıyor.
Çehov hani “Sahnede bir silah asılıysa perde kapanmadan mutlaka patlar” der ya…
O misal.
Irkçı nefret” Avrupa’da o kadar yaygın ve her tarafa o kadar işledi ki, bir gün böyle kanlı bir şekilde bir yerlerden cerahat gibi patlayacağı aşikârdı.

Tarihi belirsizlik
Ötekine karşı kin söyleminin” kana bulaşması bu yüzden beni hiç şaşırtmıyor. Ama bu kaygı verici tırmanışın İngiltere gibi demokrasinin beşiği olan bir ülkede uç vermesi duyduğum korkuyu ve dehşeti arttıyor.
İngiltere’de, ayrılıkçı IRA cinayetleri ötesinde, böyle bir siyasi cinayet ilk kez işleniyor.
İngiltere gibi “Nazi Almanya’sına karşı” Avrupa demokrasilerini korumuş ve “Nazizm”e karşı tavrıyla tarih yazmış bir ülkede bunlar yaşanıyorsa… varın diğer Avrupa demokrasilerinin encamını hesap edin.
Sadece Avrupa demokrasileri değil… ABD demokrasisi de aynı ırkçılığın pençesinde.
Aleni faşist söylemlerle gündeme gelen Trump, başkan adayı.
Trump’ın başkan seçilmesi halinde bambaşka bir dünyada yaşayacağımız, en soğukkanlı gözlemciler tarafından bile artık teslim ediliyor.
Trump’ın ABD’de başkanlığa seçilmesi ve İngiltere’nin AB’den çıkması halinde tüm kartlar yeniden karılacak. Artık ne ABD, ne Avrupa bildiğimiz ABD ve AB olacak.
Cox cinayeti tam işte böyle sıra dışı tarihi belirsizliklerin dünya sahnesinde belirdiği bir anda ve ortamda işlendi.

‘Üst akıl’ işi mi?
Cinayetin Brexit sonuçlarını nasıl etkileyeceği belli değil.
Sondajlar İngiltere’nin AB’den çıkmasını savunan Brexit yanlılarına kampanya kana bulanmadan önce avantaj sağlıyordu. AB’de kalmayı savunanlar yüzde 47 iken, Brexit’çiler yüzde 53 çıkıyordu.
Kimileri soğukkanlı İngilizlerin oylarını bir siyasi cinayetle değiştirmeyeceğini ileri sürerken, kimileri de 3 ve 5 yaşlarında iki küçük çocuk annesi olan genç milletvekilinin “mülti-külti” idealleri yüzünden öldürülmesinin oylamayı etkileyeceğini ve dengeleri AB yanlıları lehine değiştireceğini iddia ediyor. Bu kehanete sağlam kanıt olarak Brexit tehdidiyle hızlı düşüş kaydeden borsadaki fırtınanın duruluşuna işaret ediyorlar.
Brexit tehdidi karşısında Cox cinayetinin hatta bir “üst akıl” zamanlamasına tekabül ettiğini savlamaktan ve “derin komplo” göndermeleri yapmaktan geri kalmıyorlar.
Rivayet muhtelif. Her şey çok taze. İngilizler beş gün sonra oy kullanmaya gittiğinde, Cox’un katlinin ne yönde bir etki yarattığını ya da etki yaratıp yaratmadığını göreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları