Nisanda anayasa referandumu var(mış). Ben bilmem, cumhurumun başkanı ve onun sözcüleri, (affedersiniz) gazetecileri bilir. Onlar söyledi. “Değişiklik teklifini hayırlısı ile birkaç hafta içinde Meclis’ten geçiririz. İlkbaharda da referanduma götürürüz. Milletimiz ne derse o olur” buyurdular.
Takvimleri işliyor. Önümüzdeki pazartesi değişiklik teklifi Meclis gündeminde olacak. AKP milletvekillerini iki tur boyunca “Kalk yerinden oy kabinine git, gizli oyunu zarfa koy, gel sandığın başına, gizli oyunu içine at. Git yerine otur. Haydi bir tur daha. Kalk yerinden, oy kabinine git, gizli oyunu zarfa koy, gel sandığın başına, gizli oyunu içine at” gibi zorlu, zahmetli günler bekliyor.
(Bu arada yukarıdaki paragrafta geçen “gizli” sözcüğünü her okuduğunuzda hepinizin suratında hınzır bir gülümseme belirdiğini görmedim sanmayın.)
AKP milletvekillerinin ve onların stepnesi MHP’lilerin çoğunun bu sınavdan yüzlerinin akı(!) ile çıkacaklarına benim kuşkum yok. Sanırım sizin de yoktur.
Sonra sıra referanduma gelecek...
“Gelsin, bakalım” deyip geçmeyin, yüreğinizi soğutmayın. Büyük, çok büyük olasılıkla referanduma OHAL koşullarında gidilecek. Yani özgürlüklerin, mesela gösteri ve yürüyüş özgürlüğünün, mesela düşünce ve düşünceleri özgürce açıklama özgürlüğünün, mesela referandumda hangi oyun kullanılmasına ilişkin kişisel ya da örgütsel önerilerinizin mümkün olduğunca geniş kitlelere anlatılmasını sağlayacak miting, toplantı, basın açıklaması gibi özgürlüklerin sivil kılıfın içine saklanmış sıkıyönetim koşullarında kullanılacağı, yani kullanılamayacağı bir referandumdan söz ediyorum.
OHAL ile sıkıyönetimin farkı özgürlüklerimizin bir generalin iki dudağı arasına değil, bir kaymakamın, bir valinin, bir içişleri bakanının (düşünün Süleyman Soylu gibi bir İçişleri Bakanı’nın) iki dudağı arasına sıkışmış olmalarından ibaret...
Yaşı uygun olanlar 12 Eylül sonrası yapılan “Cunta Anayasası referandumu”nu hatırlasın; daha gençlere de anlatsın. O referandumda “Evet” demek, evet denmesi için propaganda yapmak alabildiğine, olabildiğine serbest, “Hayır” demek ise kelleyi koltuğa almak koşuluyla serbest(!) idi.
OHAL koşullarında da işte o kadar serbest olacak.
Hani “Hayvanat bahçesini gezmek serbesttir. Yalnız aslanların kafesi açıktır” diye bir uyarı tabelası dikilmiş gibi bir ülkede siyasal literatürde “oligarşi” olarak tanımlanan bir sisteme geçişi sağlayacak bir anayasa oylaması yaşayacağız.
(Ara not: Oligarşi terimini “Tek adam yönetimi” diye tanımlayanlar da var, “İktidarda bir avuç zorba” diye tanımlayanlar da...)
Eee, hal böyle, koşullar böyle diye boynumuzu büküp, kadere boyun eğip, “Ben başımı belaya sokmam. Zaten sadece kendi tek oyumdan sorumluyum” gibi ayıp bir mazeretin ardına mı saklanacağız?
Ey bu ülkenin demokratları, sosyal demokratları, solcuları, sosyalistleri, Marksistleri!..
Ey bu ülkenin yurttaş ve demokrasi bilinci ile donanmış Türkleri, Kürtleri, azınlıkları!..
Bizi ancak “fısıltıyla” yürütebilecek bir referandum oylamasına razı etmek isteyen “kravatlı mollalar demokrasisi”ne verilecek okkalı bir cevabımız olsa gerek. Alanlarda, salonlarda, sokaklarda, caddelerde verilecek bir cevap...
Ancak bedel ödemeyi göze alarak verilebilecek bir cevap...
Fısıltıyla ‘Hayır’ denmez
Yazarın Son Yazıları
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum
25 ay 13 gün sonra
(Siyasal) İslam ve demokrasi
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?
Garo Paylan’la imam olmamak için...
Hani bir Demirtaş var(dı)
CHP’nin intiharı (mı?)
Habercilere, yazarlara siparişlerim var
Kabile devleti dişlerini gösteriyor
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?
Bin yamalı bohça: CHP
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet
Kafası kesik tavuk gibi...
İki yıl önce dün
İki yıl önce bu gece
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti
Sultan I. Tayyip Han
Hazin bir izin (raporu)
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’
Soylu’nun siyasal soyu
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?
Sayıların dili, gerçeğin dili...
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti
Oh be, bugün siyaset yasak…
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...
Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...
Demokrasispor 1 Reisspor 0