Pazarlıklar, savaşlar, ‘devrimler’ çağı

19 Ocak 2017 Perşembe

Financial Times, “Davos Man” olarak bilinen küresel elitin (finans oligarşisi -yüzde 1- de diyebiliriz) etkisinin kırıldığını düşünüyor. Foreign Policy’de Gillian Tett “Davos men çıplak” diyor. Wall Street Journal’a göre “Davos’un mesajı açık: Tüm dünya artık bir çarşı, tüm anlaşmalar, ittifaklar, ilişkiler yeni pazarlıkları bekliyor.”
ABD’de, Ulusal İstihbarat Konseyi’nin (NIC), Küresel Eğilimler, İlerlemenin Paradoksları başlığıyla yayımlanan yeni raporu, “karanlık ve zor bir yakın gelecek” öngörüyor. Bunlar da bir başka “karanlık ve zor” dönemi anımsatıyor.
Lenin, Emperyalizm... (1915) broşürünü yazarken, bir “paylaşım savaşları”, “proletarya devrimleri” çağına girildiğini düşünüyordu. Gerçekten de, kapitalizmin bir yapısal krizinin “küreselleşme dönemi” ilk “Dünya Savaşına” yol açarak çöküyordu. Bu çöküşün içinde, Rusya’da bir proleter devrimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun, halifeliğin, hâlâ adını koymakta çok zorlandığımız, büyük Ermeni “felaketinin” enkazlarının üzerinde bir bağımsız, Laik Cumhuriyet doğuyordu.
1929 mali çöküşünün ve “Büyük Bunalım”ın ardından, çok daha yıkıcı bir
II. Dünya Savaşı yaşandı. Büyük Bunalım döneminde dünya halkları faşist diktatörlüklere, Yahudi Soykırımı’na tanık oldular.
 
Geleceğin özeti
NIC’nin raporu iki başlık altında toplanabilecek savlarını “Geleceğin Özeti” başlıklı giriş bölümünde sunuyor, sonra 235 sayfa boyunca bunları açıyor: Uluslararası düzlemde “1900’lü yılları andıran bir ‘güçler dengesi’ dönemine” geçildi, ülkelerin içinde toplumsal çelişkileri sertleşiyor.
“Güçler dengesi” dönemine, ABD’nin dünya sorunlarına çözüm, gelişen kaosa düzen getirme kapasitesi zayıfladığı; “ABD egemenliği dönemi kapandığı” için giriyoruz. Bu dönemde Rusya ve Çin daha da cüretli davranmaya, kimi yerel hegemonya adayı güçler kendi çıkarlarını dayatmaya başlayacaklar. Rusya ve Çin, ABD’nin, gücünün sınırlarını, bir hata yapma, doğrudan çatışma yaratma risklerini artırma pahasına, giderek daha sık sınamak isteyecekler.
Küresel ekonomik, siyasi, ekolojik (küresel ısınma) gibi sorunlarda uluslararası işbirliği daha da zorlaşacak. Devlet kapasitesi hâlâ önemli olmaya devam etse de işbirliği, rekabet alanlarında en etkili devletler, geleceğin en etkili aktörleri, dijital ağlara, ilişkilere, bilgiye, enformasyona dayananlar arasından çıkacak.
ABD hegemonyası döneminin kapanması, ekonomik, siyasi, kültürel düzeni tanımlayan, gelişen olayları anlamlandıran realitenin kurulma ve denetlenme süreçleri üzerindeki tekelin de kırılmasını getiriyor: Böylece “farklı aktörlerin etkileriyle şekillenen birbirinden farklı ve birbiriyle rekabet eden realiteler oluşmaya başlıyor. Bu durum, dünya olaylarına, sorunlarına yönelik ortak anlamlandırma süreçleri kurmayı, mutabakat oluşturmayı giderek zorlaştırıyor.” Şimdi, büyük güçler 1900’lü yıllara damgasını vuran bu dinamikleri anımsayacak, yeniden öğrenmek zorunda kalacaklar.
Devletlere gelince, yönetici seçkinler gelir dağılımındaki bozulmanın getirdiği toplumsal basıncı hissediyorlar. Batı ülkelerinde orta sınıfın içinin boşalması, karanlık,w kaygı verici toplumsal eğilimlere yol açıyor.
“Uzun durgunluk”, “yeni teknolojik gelişmeler” işsizliği, yoksulluğu artırırken, küreselleşmeye, yönetici seçkinlere yönelik bir öfkenin ateşini de körüklüyor. Gittikçe azalan kaynakları paylaşmak üzere gelen, yerli halkın yaşam tarzı ve kültürüne yabancı göçmen nüfustaki artış, bu göçmenlerin ekonomiye kattıklarından yararlanamayan kesimler arasında tepki yaratıyor. Bu tepkiler, uluslararası düzendeki sorunları daha da ağırlaştıran, işbirliğini zorlaştıran ırkçı, ulusalcı eğilimlerin güçlenmesini hızlandırıyor.
NIC raporu adeta “savaşlar ve devrimler” çağına giriyoruz diyor. Bu yıl, “Davos man” de, risk listesinin başına, gelir dağılımını, göç dalgasının basıncını, devletler arası çatışmaları koyuyormuş. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları