Belli oldu 2 Nisan’da ya da 9 ya da 16 Nisan’da devlet bizi sandık başına çağıracak. Bir “şey”e evet ya da hayır dememiz istenecek. Peki, o “şey” ne?
Başbakan kendince cevap veriyor:
“Kardeşim söyledik, anlamıyorsunuz. Rejim tartışması 1923’te bitti. Cumhuriyeti tartışan kimse yok.”
Yani Başbakan’a göre evet ya da hayır dememiz istenen “cumhuriyet” değilmiş. Cumhuriyet rejimi değişmiyormuş.
“Haaa o zaman mesele yok” filan dememizi istiyor galiba. İyi de kaçınılmaz sorular var. “Rejim cumhuriyettir” demek fazla bir “şey” anlatmıyor.
Hangi Cumhuriyet?
Mısır Arap Cumhuriyeti de bir cumhuriyet. (Kuzey) Kore Halk Cumhuriyeti de öyle; İran İslam Cemahiriyesi de...
Günümüzde çağdaş cumhuriyet dendiğinde ikiz kardeşi demokrasiyi de birlikte saymak gerekiyor. Yani: Demokratik cumhuriyet!..
Demokratik cumhuriyet dediğinizde ise olmazsa olmazını eklemeniz şart:
Kuvvetler ayrılığı.
Yani devletin üç bileşeni olan yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerinden bağımsız olması.
Önümüze konan AKP-MHP anayasası bu üç niteliği bir arada taşıyor mu?
Cevap için “alt sorular”a cevap vermek gerekiyor:
Bir: Meclis’i oluşturacak milletvekilleri hangi süzgeçlerden ve karar merkezlerinden geçerek seçiliyorlar?
İki: Meclis’in içinden ya da dışından oluşturulacak hükümet Meclis tarafından etkili olarak denetlenebiliyor mu?
Üç: Gerek Meclis’in çıkardığı yasalar, gerek o yasaları uygulamakla görevli hükümetin uygulamaları bağımsız yargı erki tarafından denetlenebiliyor mu?
Bu sorulara kendimce ve kılı kırk yarıp ince eleyip sık dokuyup cevap verdim.Önümüzdeki referandumda evet ya da hayır dememiz istenen şey’in demokratik cumhuriyetle uzaktan yakından ilişkisi yok. Onun hısmı değil, hasmı...
Kim hangi kılıfa sokarsa soksun, istediğine bulasın, dilediğine boyasın, bu referandumda bize “Tayyip Erdoğan’ın devletin üç erkini de kendi elinde tutacağı başkanlığına evet mi, hayır mı” diye sorulacak.
“Demokrasi sandıktır ve sandıktan ibarettir” diyecek kadar sığ bir demokrasi tanımına sarılan; seçmenlerin yarısının oyunu alınca kendi benimsediği değerleri ortaya atıp “Milletim böyle istiyor” diyebilen, çoğulculuk ile çoğunlukçuluk arasındaki uçurumu fark etmeyen ya da umursamayan bir zihniyete evet demek ile “Ben yurttaş idim ama artık kul olmayı kabul ediyorum” demek arasında fark yok.
Osmanlı düşleri görenler padişah kulluğuna geri dönmekten gocunmayabilir, hatta bunu özleyebilir ama Cumhuriyet yurttaşları kul olmayı utanç sayar...
Referandumda sorulan ise bundan ibaret:
Kul olmaya evet mi, hayır mı?
Neye evet, neye hayır?
Yazarın Son Yazıları
Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum
25 ay 13 gün sonra
(Siyasal) İslam ve demokrasi
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?
Garo Paylan’la imam olmamak için...
Hani bir Demirtaş var(dı)
CHP’nin intiharı (mı?)
Habercilere, yazarlara siparişlerim var
Kabile devleti dişlerini gösteriyor
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?
Bin yamalı bohça: CHP
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet
Kafası kesik tavuk gibi...
İki yıl önce dün
İki yıl önce bu gece
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti
Sultan I. Tayyip Han
Hazin bir izin (raporu)
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’
Soylu’nun siyasal soyu
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?
Sayıların dili, gerçeğin dili...
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti
Oh be, bugün siyaset yasak…
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...
Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...
Demokrasispor 1 Reisspor 0