Fransa’da yolsuzluğun dayanılmaz ağırlığı

05 Mart 2017 Pazar

Yolsuzluk her yerde yaşanıyor.
Farkları, halkların tepkileri oluşturuyor.
Bizde yolsuzlukların seçmen oylarında deprem yarattığı hiç görülmedi...
Ama ilk etabı 23 Nisan’da yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin (eski) favorisi François Fillon, şimdi ilk tura yetişemeden karıştığı yolsuzluk skandalına verilen tepkiler nedeniyle saf dışı kalmak riskiyle cebelleşiyor.
Kamuoyu yoklamaları, halkın yüzde 70’inin skandal nedeniyle Fillon’un yarıştan çekilmesini istediğini gösterdi.
Sadece solda değil, Fillon’un kendi partisi de muhafazakâr adayı bu nedenle ağır biçimde eleştiriyor. Fillon’un çevresi boşalıyor. Kampanya ekibinin güçlü isimleri Fillon’u şimdiden terk etti.
Fillon bu yüzden artık “yaşayan ölü/siyasi mevta” addediliyor.
Bizde seçimlerin “aylarca favorisi” gözüyle bakılan bir adayı, ekibinin böyle yarı yolda bıraktığı hiç görülmüş müdür?
Fillon’un yakın çevresi bunu, merkez-sağ adayı, partisine büsbütün ağır zarar vermeden çekilmeye zorlamak için yapıyor.

Kuralları tartışmaya açıyorlar
Skandalı biliyorsunuz...
Muhafazakâr Fransız sağının “en sağlam” adlarından olan politikacının, karısı ve çocuklarına, meclis bütçesinden yıllarca 1 milyon Avro tutarında “hayali asistan” ücretleri ödediği ortaya çıktı.
Ocakta skandalı basın ortaya çıkardı.
Fillon, beklendiği üzere yarıştan düşerse; yolsuzluk nedeniyle Elyssee’yi kaybeden ilk isim olmayacak.
“Direniş kahramanı” Jacques Chaban Delmas, 1974’te Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Giscard d’Estaing’e bir vergi skandalı nedeniyle kaybetmişti. Giscard da sonraki seçimi, keza gene Fillon örneğindeki gibi “Canard Enchainé”nin yayımladığı “Bokassa elmasları” skandalıyla yitirdi.
Siyasetçilerin “korkulu rüyası” gazete, Giscard’ın, Afrikalı diktatör Bokassa’dan hediye olarak “elmas” aldığını yazmıştı.
Aynı dinamikler bakalım şimdi geçerli olacak mı? Fillon skandalının en ilginç yönlerinden biri, Fransa özelinde bu sağlamayı yapmak olacak.
Eskiden siyasi liderler “güçler ayrılığı”na kayıtsız şartsız boyun eğerdi. Basın ile yargının siyaseti denetleme gücü tartışmasız kabul görüyordu.
Bugün başkanlık adayları, “hukuk devleti”nin temel ilkesi güçler ayrılığını sorguluyor. ABD’de Trump’ın yaptığı gibi; basına ve yargıya sövüyor, yerleşik düzenin kurallarını tartışmaya açıyorlar.
Fillon da şimdi buna yelteniyor.
“Hayali asistan” Penelope’nin ismine atfen “Penelope-gate” diye damgalanan skandalın ortaya çıkartılmasını kendisine karşı bir “komplo” olarak adlandıran Cumhurbaşkanı adayı; hakkında soruşturma açan yargıyı, mitinglere abanan Trump ve RTE gibi kalabalıkları toplayarak aşmayı planlıyor.
Bu yazıyı okuduğunuz saatlerde merkez- sağın Cumhurbaşkanı adayı, Paris’te, Kumkapı misali bir miting düzenliyor olacak.
Görkemli Trocadero Meydanı’nda gerçekleşecek miting, Fillon’un yarışta kalıp kalmayacağını belirleyecek. Yetersiz katılım Fillon’un sonu olacak.
İnsanların bir biçimde meydanlara taşınması halinde bile, Fillon’un adaylığına ne var ki artık fazla bel bağlayan yok.
Bir ay öncesinde Le Pen karşısında 2. turu kazanmasına kesin gözüyle bakılan Fillon yarışta kalsa bile sondajlarda düşüyor.

Sürprize açık
“Penelope-gate” nedeniyle Cumhuriyetçi Parti’nin yekten yarış dışı kalması halinde, 39 yaşındaki genç, bağımsız aday Emmanuel Macron’un şansı artacak.
Cumhuriyetçi kamptan son anda Fillon yerine eski tüfek Alain Juppe’nin kampanyaya girmesi halinde ise Elyssee’ye çok büyük olasılıkla Juppe yerleşecek.
İlk tura yalnızca 50 gün kaldı. Hâlâ tüm kartlar açık.
Altı ay öncesine dek, iki eski cumhurbaşkanı Hollande - Sarkozy arasında sıkıcı geçmesi beklenen Fransa Cumhurbaşkanlığı turnuvası, heyecanlı bir diziye dönüştü. Bu karambolde dönen çeşitli ali cengiz oyunları yüzünden Elyssee 2017 sezonunu, “House of Cards” göndermesiyle ananlar çok.
2017 yarışı çok nedenle yaşamsal. Brexit, Trump devriminden sonra Le Pen’in önünü kesecek adayın kimliği kritik önemde. Siyaseten “yaralı” Fillon’un yarışta ısrar etmesi, salt legal ve etik açıdan değil; Le Pen’in şansını tehlikeli biçimde artırması bakımından da sakıncalı sayılıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları