1 Mayıs

01 Mayıs 2017 Pazartesi

İlk kez 1 Mayıs’a bu kadar boğucu bir havada giriyoruz. Bu, devlet şiddeti altında ezilmekten farklı bir durum. Siyasal İslamın parçası olmayan kesimin, toplumun neredeyse yarısının içinde yaşadığı seküler demokratik, kültürel siyasi ekosistem yok ediliyor. Bu kesimin, ya siyasal İslamın iradesine boyun eğmesi (psikolojik ve ahlaki olarak intihar etmesi) ya da fiziki olarak yok olması bekleniyor.

Yeni-Faşizmin inşası...
Eğitim sistemi değişti, okullar üniversiteler “temizlendi”, devlet bürokrasisi, güvenlik örgütlerinin personeli, savcılar, hâkimler siyasal İslam yanlısı personelin eline geçti. Hapishaneler, siyasal İslama muhalif yazarlar, sanatçılar, genel anlamda muhalif entelijansiya ile doldu. En son 7 bin personel ile bekçilik sisteminin canlandırılması, Siyasal İslamın toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmeye, vatandaşları çarşıda, mahallede, kapısının önünde bile izlemeye-bastırmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Ekonomik-siyasi gelişmeler, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın entelijansiyasının (egemen sınıfının), bir üretim aracı olarak dini bilgiyi kullanarak, toplumsal artık değere ulaşma durumundan, asalak bir tabaka olmaktan kurtularak, sıradan bir kapitalist sınıfa dönüşme çabalarında yeni bir aşamaya girdiğini, yerli ve uluslararası büyük sermaye ile bütünleşmeye, kendi içinde, ayrışmaya ayıklanmaya başladığını düşündürüyor.
Artık karşımızda, devletin tüm gücünü elinde toplayan otoriter bir lider, bu liderin iradesi altında, toplumun en ücra köşelerinde bile, okulları, üniversiteleri, hastaneleri, hapishaneleri, mahkemeleri, hatta seçim sandıklarını, medya organlarını kontrol ve manipüle edebilen, mahalle hayatına doğrudan müdahaleye hazırlanan bir parti-örgütü-hareket (camileri vakıfları artık saymıyorum) var. Kendi dünya görüşü, ahlak anlayışı dışında kalan her sesi susturmaya kararlı bu parti-hareketin yerli ve uluslararası mali-sermaye ile bütünleşmeye başlamasıyla birlikte, kapitalizmin bugünkü aşamasına uygun, Aydın Engin’in deyişiyle “içerde idam dışarda savaş” ruhunda bir yeni tip faşist devlet yapısının şekillenmesi tamamlanıyor.

Ve muhalefet
Son referanduma kadar muhalefet alanı, liderliğinin tüm istikrarsızlıklarına ve hatalarına karşın CHP’yi de içeriyordu. Artık o kadar emin değilim; artık bu liderliği ile CHP’nin, bu Yeni-Faşizmehayır” diyen yüzde ellinin enerjisini tüketen (işbirlikçi) bir makineye dönüştüğünü düşünüyorum.
“İlk kez 1 Mayıs’a bu kadar boğucu bir havada giriyoruz” derken tam da bunu kast ediyordum. Askeri diktatörlükler döneminde bile, CHP için böyle bir tanımlama yapmak olanaklı değildi. CHP, bazen ulusalcı-halkçı, bazen reformcu sosyal demokrat refleksleriyle, bu diktatörlüklere, tırmanan faşizme karşı muhalefetin parlamenter, ender de olsa sokağa çıkabilen, hatta sola kendi içinde yaşam alanı tanıyabilen bir kanadıydı. Artık böyle bir CHP yok. HDP liderliğinin, CHP’nin katkılarıyla etkisizleştirilmesiyle, Yeni Faşizmin bir diğer özelliği olarak varlığını korunmaya devam eden parlamenter alan artık muhalefete fiilen kapatılmıştır.
Şimdi muhalefeti yeniden inşa etmek gerekiyor, hem de en olumsuz koşullarda, parlamenter sistem görüntüsünü koruyan, açık ve gittikçe yayılan bir diktatörlük, totaliter bir rejim altında.
Artık sol-sosyalist-demokratik muhalefetin farklı parçaları arasındaki, geleceğe ilişkin toplum projeleri arasındaki siyasi farklılıklar anlamını, bugün için, yitirmiştir. Artık yalnızca faşizme direnecek, faşizmi geriletecek organları üretmek, hareketi inşa etmek için güç birliği hedefi var.
Yaşasın 1 Mayıs, kahrolsun faşizm, şovenizm, dinci gericilik ve emperyalizm!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları