Olaylar Ve Görüşler

RAHMİ YILDIRIM - ‘Hızlandırılmış’ subay

01 Aralık 2017 Cuma

‘Sivilleştirilmiş’ Harp Okulu nihayet 23 Kasım 2017’de ilk 855 mezununu verdi. Nasıl ki üç beş ayda mühendis, doktor, veteriner, avukat olunmazsa, subay da olunmaz.

Meslekler arasında can pahasına yani ölüm göze alınarak görevin yapıldığı tek meslek askerliktir. Bu nedenle profesyonel askerler, özellikle subaylar özenle seçilerek başka mesleklerde rastlanmayacak bir disiplin altında eğitilirler, canı üzerine yemin ettirilerek mesleğe kabul edilirler. Osmanlı döneminde profesyonel askerler çocuk yaşta zorla veya gönüllü olarak ailelerinden kopartılarak mesleğe hazırlanırdı. Yeniçeri ordusu böyle kurulmuştu. Yeniçeri Ocağı’nın yozlaşması ve 1826’da kaldırılmasının ardından peş peşe gelen yenilgilere de çare olmak üzere gelişmiş Batı ülkelerindekine benzer düzenli ordu sistemine geçildi. Modernize edilecek ordunun subay gereksinmesini karşılamak üzere 1834’te Harp Okulu kuruldu. Harp Okulları’nın öğrenci kaynağını eğitmek üzere askeri ortaokullar ve liseler açıldı. Harp Okulu ve askeri okullar, Batı ile Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti arasında seküler köprü oldular.

Halk çocukları
Türkiye’de Batı ülkelerindeki gibi aristokrasi sınıfı olmadığından, zengin aileler de çocuklarını askere vermediklerinden askeri okullarda eğitilecek subay adayları halk sınıflarından seçildi, çocuk yaşta başlayarak eğitime tabi tutuldu. Kapitalizmin gelişmesine koşut olarak ordunun sermaye sınıfına eklemlenmesi yolunda eğitim sisteminde de zamanla değişiklikler yapıldı. Bu bağlamda 1966 yılında askeri ortaokullar kapatıldı. Askeri liseler devam etmekle birlikte (meslek liseleri hariç) sivil liselerden harp okullarına öğrenci alımının önü açıldı. Bu arada Harp Okulu’nun eğitim süresi de 1970 yılında 3 yıla, 1974 yılında 4 yıla çıkartıldı. Amaç çağın bilgisiyle donanmış, mühendis kalitesinde subay yetiştirmekti.

AK Silahlı Kuvvetler
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu” saydığı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından askeri eğitim sisteminde radikal değişiklikler yapıldı. Milli Savunma Üniversitesi Kurulmasına Dair 669 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile harp okulları dahil askeri okullar kapatıldı. Harp okulları Milli Savunma Üniversitesi bünyesinde fakülteye dönüştürüldü, yönetimi Milli Savunma Bakanlığı üzerinden sivilleştirildi! Harp okullarının öğrenci kaynağı geçmişte esas olarak askeri liseler iken tümüyle sivil liselerden öğrenci kaydına geçildi. Bu arada meslek liselerinden öğrenci alımının yolu açıldı. Meslek liselerinden kastın imam hatip liseleri olduğu açık.
“Sivilleştirilmiş” Harp Okulu nihayet 23 Kasım 2017’de ilk mezunlarını verdi; 855 teğmen, sekiz ay süren eğitimin ardından, Erdoğan’ın katıldığı törenle kışlalara uğurlandı. Erdoğan mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, askeri mekteplerin son 10 yılda FETÖ’cülerin denetiminde olduğundan yakındı, bu yüzden “tamamen yerli ve milli” olmak üzere yeniden yapılandırdıklarını anlattı. Sürat çağında kaybedecek zamanımız olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Bunun için üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize 4 yılda verilen askeri eğitimin daha fazlası 1 yıl içinde verilerek hepsi de vazifeye hazır hale getirildi” dedi.
Hayata sosyalizm penceresinden bakan, bu yüzden 12 Eylül darbesi döneminde orduyla ilişiği kesilmiş eski bir subay olarak devlete, orduya, askerliğe ilişkin görüşlerimi korumakla birlikte Harp Okulu mezuniyet haberleri karşısında üzülmeden edemedim. İster istemez 45 yıl önce düz lise mezunlarının “Gece Öğretimi”, “Hızlandırılmış Eğitim”, “Mektupla Öğretim” yoluyla, sadece 45 gün içinde öğretmen yapıldıklarını anımsadım. Bu yolla o tarihteki öğretmen mevcudunun yarısına yakın yeni öğretmen mezun edilmişti.
Askeri okullarda yedi (benden sonrakiler sekiz) yıl dirsek çürütmüş, sürünmüş, en zor koşullarda eğitim görmüş biri olarak, bizim sekiz yılda ancak kazanabildiğimiz askerlik ruhunun ve mesleki formasyonun sekiz ayda nasıl kazanılabildiğine akıl erdiremiyorum. Nasıl ki üç beş ayda mühendis, doktor, veteriner, avukat olunmazsa, subay da olunmaz. Hızlandırılmış eğitim ve mektupla öğretim yoluyla üçbeş haftada ne kadar öğretmen olunabildiyse hızlandırılmış eğitim yoluyla sekiz ayda da en fazla o kadar subay olunabilir. Taze meslektaşlarımın yarın muharebe sahalarında ne gibi durumlara düşebileceklerini düşünmek bile istemiyorum.

Parti ordusu
İkincisi, mezun edilen teğmenlerin sosyal kökeni. Muhafazakâr aile çocukları olduklarını tahmin etmek zor değil. Dini soruların ağırlıkta olduğu bir mülakatla seçildikleri de öyle. Tören günü Harbiye nizamiyesinde kuyruk oluşturan ailele- rin neredeyse tamamı tesettürlüydü. Muhafazakârlık elbette kınanacak bir hayat tarzı değil ama devlet eliyle ayrıcalıklı kılınacak, teşvik edilecek bir hayat tarzı da olmamalı.
Üçüncüsü, kısa dönem subayların haberi bir kısım medyada “Vatanını seven subayların dönemi” başlığıyla yankılandı ki, tam da AKP iktidarının zihniyetini ve amacını yansıtıyor. Bu amaç ve zihniyet AKP MKYK üyesi ve Sivil Alan Platformu Başkanı Ayhan Oğan tarafından “Yeni bir Türk Silahlı Kuvvetleri inşa ediliyor” sözleriyle itiraf edilmişti. İster istemez, dört-beş yıldır “İslam Ordusu” kurma çabalarını anımsıyorum. Bir de, Genelkurmay Harekât Başkanı (...) imzalı, Eylül 2007 tarihli belgedeki itirafı ve teslimiyeti: “Esas mesele, ılımlı İslam veya demokratik İslam olarak nitelendirilen yeni devlet düzeni içinde cumhuriyetin temel niteliklerine bağlı TSK’nin, kendisine nasıl bir yer bulabileceği ve burada nasıl barınabileceğidir.”
Ezcümle, elbette TSK darbeci enfeksiyondan mutlaka arındırılmalı, sivil otoriteye tabi kılınmalıdır. Ancak sivil otoriteye tabi kılınırken parti ordusu haline de getirilmemelidir. Hepsinden önemlisi, silahlı kuvvetlerin tabi kılınacağı sivil otorite demokrat olmalıdır.  

RAHMİ YILDIRIM
Resen Emekli Üsteğmen



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları