Hikmet Çetinkaya

Hoca ne yapıyor?..

03 Aralık 2017 Pazar

Tarihe not düşmek için - 5

Bir yandan şeriatçı ve ırkçı terör, öte yandan bir vurgun düzeni. Bir yanda beş yıldızlı otellerin salonlarında “kuş sütü eksik” iftar yemekleri, öte yanda Ümraniye’nin varoşlarında bile bile “zehirli mantar” yiyip can veren yoksul insanlar.
Tam bir çelişkiler yumağı içindeyiz...
RP lideri Necmettin Erbakan Çırağan Oteli’nde “adil düzen”den söz ederken İstanbul’u kuşatan varoşlardan insanlar “yardım paketlerine” saldırıyordu. RP yandaşı tekstil fabrikatörleri “iftar vakti” Çırağan Oteli’nde tarihle buluşurken “burjuva geleneklerini” harfiyen uygulayıp, birbirlerinin kulağına şöyle fısıldıyorlardı:
80 kilo peynir, çay, kuru fasulyeyi, Kasımpaşa’da dağıtıp da geldim...”
Aynı saatlerde Fethullah Hoca’nın sık sık görüldüğü, avukatı Feti Ün’ün “kurban derisi” açık oturumu yaptığı Samanyolu Televizyonu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencilerine iftar yemeği veriyordu.
Nerede mi?
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tesisleri’nde...
Acaba bu iftar yemeği bir rastlantı mıydı?
Öyle ya daha dört gün önce Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Göztepe Kampusu’nda olaylar olmuş, şeriatçı-ırkçı bir grup, oruç tutmayan öğrencilerin üzerine bıçak, satır ve demir çubuklarla saldırmıştı.
Sonuç?
Sekiz öğrenci yaralanmıştı. Olayları protesto eden bir grup yurtsever, demokrat öğrenci ise polisler tarafından yerlerde sürüklenip coplanmış, daha sonra gözaltına alınmıştı. Gözaltında bir süre kalan ögrencilerden birisi anlatıyordu:
“Bir süre polis merkezinde kaldık. Daha sonra salıverildik. Polis merkezinden ayrıldıktan 50-60 metre sonra 5 kişinin saldırısına uğradık. Bize saldıran kişiler profesyoneldi...”
Ne demektir profesyonel saldırgan?
Bu işi meslek edinen kişi...
Üstelik polis merkezinden 50-60 metre uzaklıkta bulunuyorlar. Polis merkezinden çıkan kişilerin üzerine çullanıyorlar.
Sizce ilginç bir rastlantı mıdır bu durum?

***

Samanyolu Televizyonu’nun iftar yemeği verdiği Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tesisleri’nde kimler yok ki?
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Yıldırım ve Samanyolu Televizyonu yöneticileri, Zaman gazetesinin müdürleri, eski futbolcular, armatörler, oda yöneticileri vb. orada.
Ama bir kişi eksik...
Fethullah Gülen...
Takım bu kez Marmara Üniversitesi’ni mesken tutmuş...
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ali Özek bir de konuşma yapmış.
Demiş ki:
“İslam dinine hizmet edecek müesseseler kurmamız oruç gibi farzdır...”

***

Fethullah Gülen’in “iftar sofraları” beş yıldızlı otellerde, ilahiyat fakültelerinin tesislerinde görkemli bir biçimde sürüyor. Ankara’daki “Fethullah şov” pek ilgi görmedi. Çünkü Hoca, şekeri ve tansiyonu yükseldiği için İzmir’den kalkıp Ankara’ya gitmedi.
Ama!..
Gazetelerin dili torba değil ki büzesin...
Hoca’ya en yoğun saldırı şeriatçı basından geldi...
Abdurrahman Dilipak’tan Atilla Özdür’e dek pek çok şeriatçı yazar Fethullah’ı eleştirdi.
Bakıyoruz Fethullah Hoca’ya, yaşamından pek hoşnut. Hiçbir şeye aldırdığı yok.
Medyaya övgüler düzüyor...
Diyor ki:
“Medyadan rahatsız olmam gibi bir vakıa, medyanın engin yelpazesi içinde bir sevgi, hoşgörü ve diyalog ortamı oluşturulması yolundaki gayretlere çeşitli vesilelerle verdiğim desteğe muvafık düşmemektedir...”
Çok güzel...
Oysa bizim merak ettiğimiz bir konu var...
Fethullah Hoca’nın “haftalık dergisi” olduğu öne sürülen Aksiyon’daki MİT raporu...
Acaba hoca, MİT raporunu önceden mi öğrendi? Öğrenince de soluğu Tansu Çiller’in Başbakanlık Konutu’nda mı aldı? Ardından da iki gazetedeki söyleşileri mi devreye girdi?
Bir başka önemli konu...
Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’ndeki şeriatçı-ırkçı grubun Fethullah Hoca’ya yakınlığı.
Deniyor ki:
“Bu grup hocaya çok yakındır...”
Sahi kanlı olaydan dört gün sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde niye iftar yemeği verdi Samanyolu Televizyonu?
İnanın meraktan çatlayacağız...
Yoksa Marmara Üniversitesi’nde oruç tutmayanlar cezalandırılıp, oruç tutanlar ödüllendiriliyor mu?
Bu yazı 27 Şubat 1995’te yayımlanmıştır. H.Ç.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları