Çiğdem Toker

Adalet devletin temelidir, dünyevi mülkün değil

14 Ocak 2018 Pazar

“‘Adalet mülkün temelidir’ mahkeme salonlarına asılacak bir süs objesi değildir” diyen Özgür Mumcu’nun bıraktığı yerden sürdürelim.

Tekrarında sakınca yok. Bu sözdeki “mülk”, yönetenlerin büyük sarayları, yazlık malikânelerini anlatmıyor. Oradaki mülk, devlet...

Seçimle yetki aldıkları için kurumlarını yönettikleri, bütçesinden kaynaklar dağıttıkları devlet var ya hani? İşte o.

Şimdi “mülk”te deprem var. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Altan-Alpay başvurusuna dair hak ihlali kararını, tebligatı bahane etmeden, öğrendiğinde tahliye kararı vermesi gereken ağır ceza mahkemesi bunu yapmadı.

 

Aslında büyük türbülans, AYM’nin “OHAL KHK’lerini denetlemem” mealindeki kararıyla başlamıştı zaten. O karar “sayesinde”dir ki, sivil milislere ceza muafiyeti, keyfe göre ihale düzeni, Varlık Fonu’na kamu bankası devir gibi icraatlar OHAL KHK torbalarına konup konup paketlendi. O karar çıktığında 81 milyonun temel hak ve özgürlüklerine indirilen darbelerin yanı sıra, AYM’nin varlığını da tartışmalı hale getirdiği çok söylendi. Bugün yerel mahkemenin kişi özgürlüğünü gasp eden AYM’yi tanımaz tutumu, 90 içtihadından çıkmanın vahim sonuçlarından biridir.

AYM; OHAL KHK’sine dair iptal başvurusunu reddederken “ben yetkisizim” demişti. Gelinen noktada yerel mahkeme de kendini AYM kararıyla bağlı hissetmiyor.

Net: Yüksek Mahkeme 1990 yılındaki içtihadıyla bağlı kalma iradesini gösterseydi, bugün bu tartışmaları yapmıyor olurduk.

TVF’de ‘bağımsız denetim’ bağları

Önceki yazıda duyurduk. Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) 2017 bağımsız denetimini Baker Tilly Güreli Yeminli Mali Müşavirlik yapacak. Ticaret Sicili’nde geçen adıyla Güreli’nin denetleyeceği TVF; 40 milyar dolarlık kamu sermayeli şirket/banka portföyünü elinde tutuyor.

TVF’nin Sayıştay denetimi dışında tutulması; “bağımsız denetim”in görevi, daha önemli ve ağır sorumluluğa dönüştürecektir. OHAL rejiminin sağladığı kudretle bir gecede devredilmiş kamu şirketlerini yöneten bir şirketin, bir başka özel şirket tarafından denetlenmesi gibi kendi yönetim pratiğimizde benzeri olmayan bir süreçten söz ediyoruz.

Güreli, sektörde deneyim ve birikimiyle, bilinirliği yüksek bir marka. Yönetim Kurulu Başkanı avukat Hüsnü Güreli, aynı zamanda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili, icra kurulu üyesi. Camiada Beşiktaş’ı halka arza hazırlayan isim olarak da tanınıyor.

TOGEMDER destekçisi Cuma günkü “Varlık Fonu’nun denetim”i yazım üzerine bir okuyucumdan mesaj aldım. Adı bende saklı okurum, daha önce Rıza Sarraf avukatlarının New York mahkemesine sunduğu belgeye dayanarak yazdığım yazıyı hatırlatıyor. O yazımda, Sarraf’ın TOGEMDER’e (Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği) yaptığı açıklanan 4.6 milyon dolarlık bağışı ve nereye harcandığını sormuştum. Okurum TOGEMDER’in yöneticileri ve destekçilerine bir daha göz atmamı rica ediyordu.

Dernek sitesindeki destekçiler arasındaAsuman- Hüsnü Güreli çifti de yer alıyor. Asuman Güreli yanı sıra derneğin önceki dönem yönetiminde sayman olarak da görev yapmış. “Ne var bunda?” diyebilirsiniz. Gazeteciliğin bir işlevi de toplumsal hafızaya arada bir hatırlatma katkısı sunmaktır diyelim.

Konya E Tipi Cezaevi’nde neler oluyor?

Bir mektup. Konya E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu’ndan gönderilmiş.

Alıcı: İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu. Gönderenin adı değil anlattıkları önemli.

Tek dileği, kendilerine yaşatılanların bir cümleyle de olsa duyulması. Buyrun:

İstif halinde yaşanan bir cezaevi. 15-20 kişilik koğuşlarda 50- 60 kişi, 6-8 kişilik koğuşlarda 20-25 kişi kalıyor. Yürürken sürtünmeden geçmek imkânsız. 50 kişinin kaldığı koğuşta bir banyo, bir tuvalet.

Bir doğal ihtiyaç için bazen 1.5 saat sıra bekleniyor.

Banyo ise dar mı dar.

Sıcak su sürekli değil. Temizlik için fırça lazım ama fırçalar toplanmış.

Bazı koğuşların duvarlarında aşırı rutubet ve akıntıdan dolayı küf ve mantar. Koğuşta çamaşır yıkama alanı yok.

Buz gibi havada beton bahçede leğende. Her satır birbirinden ürpertici.

Bakın ne oluyor Konya E Tipi Cezaevi’nde: Açık görüşlerde el bilekleri damgalanıyor. Sıra numaraları tükenmez kalemle el bileğine yazılıyor.Her satır, insanlığımızı biraz daha öldürerek uzayıp gidiyor.

Konya Cezaevi’nde neler oluyor?

Mülkiyeliler işi Özaltın’da

Mülkiyeliler Birliği’nin Ankara’daki misafirhanesi, depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkıldı.

Çankaya Belediyesi Başkanı Alper Taşdelen yerine kültür sanat merkezi yapılacağını duyurdu. Hiçbiri hayatta olmayan Uğur Mumcu’nun, Aziz Nesin’in sohbetlerine, Ece Ayhan’ın konaklamasına ev sahipliği yapmış -ve mütevazılığından olsa gerek değersizleştirilmeye çalışılan- bu binanın, salt üç ismin hatrına, nasıl ayakta tutulacağının yollarının araştırılması gerekirdi.

Şehir hafızası ve ruhun korunmasına ek olarak. Fakat geçen hafta bunu yazmamın rahatsızlık yarattığını anlıyorum. Oysa binanın güçlendirilerek ayakta tutulabileceğini, temennilerimle uydurmamıştım. AÜ Jeoloji Mühendisliği Fakültesi’nin raporu Mülkiyeliler kayıtlarında mevcut. Keza Kültür Bakanlığı 1 No’lu Koruma Kurulu’nun restorasyon projesine verdiği onay da.

Yeni proje Çankaya Belediyesi ile Mülkiyelilerin uzlaşmasıyla hayata geçecek. Pırıl pırıl olacak, medeni olacak. İyi hoş. İyi hoş da bir türlü bu yeni binayı kimin yapacağı ve inşaat maliyeti açıklanmıyor. Ne Mülkiyeliler açıklıyor bu iki bilgiyi ne de Çankaya Belediyesi. Nedenini anlamak güç.

Geçen hafta bağış sözleşmesi yapıldığını belirttiğim firmanın adının Özaltın İnşaat olduğunu açıklıyor ve tekrar soruyorum. Sponsorluğun özünde adın mümkün olduğunca duyulması vardır. Siz hiç sponsor olan bir şirketin sponsorluğunun saklanmasını istediğini duydunuz mu? Yapılan bağış sözleşmesi gerçekten karşılıksız mı?

7. Cadde’yi yayalaştırmak

“Bahçeli 7. Cadde’nin yayalaştırılması” referandumu kulağa hoş geliyor.

Ne kadar demokratik... Bir semtin sakinlerine fikri soruluyor.

Fakat göründüğü kadar masum mu, emin olamıyor insan.

Nedeni ne mi? Ankara’nın en köklü semtlerinden biri olan Bahçelievler’in, Cumhuriyet Başkenti yapılanmasında özel bir konumu ve tarihi var.

7. Cadde ve civarı şu anda imar ve emlak bakımından çok değerli bir alan... Ankara’nın çehresini değiştiren konut şirketlerinin gözünün burada olduğu konuşuluyor. Ve tabii kâh bölüşülecek, kâh takas edilecek muhtelif pastalar pastalar... Bu konuya tekrar değineceğim.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları