B. Kuzu’yu bakan yapmalı

B. Kuzu’yu bakan yapmalı

21.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Şöyle bir düşünelim:

Eğer İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Osman Kavala ve sekiz arkadaşı hakkında verdiği beraat kararı uygulansa ve sonra da kesinleşse idi acaba “Sonunda adalet yerini buldu” denebilecek miydi?

Tabii ki hayır. Çünkü Osman Kavala beraat etmesine karşın bu dava yüzünden iki yılı aşkın bir süre hapis yatmış olacaktı yine de.

Yani bu davada beraat kararı çıkması ve sanıkların tahliye edilmeleri sonrasında yoldan geçen biri, bir hukukçuya “Bu karar ne anlama geliyor” diye sorduğunda şu yanıtı alması hiç de şaşırtıcı olmayacaktı:

- Biz sizi Gezi davasından suçsuz bulduk, ama yine de 4.5 yıl hapsin karşılığı kadar yatırmayı uygun gördük. Hadi şimdi güle güle!..

Evet, durum aynen budur. Kavala suçsuz bulunmuş, ama 4.5 yıl hapislik bir suçun cezası da tutuklama ve tahliye taleplerinin reddi kararlarıyla fiilen infaz edilmiştir.

Ama buna karşılık da “Türkiye’de bağımsız yargı yok diyorlardı, oysa bak Tayyip Bey’in istemediği bir karar yine de yargıdan çıkabilmiştir” cevabını verecek olanlara da suçsuz bulunan kişilerin fiilen 4.5 yılın karşılığını yatmış olmasının bizatihi kendisinin bağımsız yargı olmadığının kanıtı olduğu yanıtını verdikten sonra da durup düşünebilirsiniz:

- Nasıl oluyor da Yargı, Saray’ın istemediği böyle bir kararı verebiliyor?

***

Bu sorunun yanıtı önemlidir önemli olmasına, ama mahkemenin bu kararının kendisi hiçbir etkiye sahip olmadığından önemsizdir.

Çünkü beraatına ve sonra da tahliyesine karar verilen O. Kavala’nın yeniden tutuklanması yoluna gidilerek fiilen hiçbir şeyin değişmemesi ve mahkeme kararının hükmünün sıfır olması sağlanmıştır.

Bu kararı verenlerin, kararın bedelini ödeyip ödemedikleri sorusu ise kararı veren hâkimler hakkında inceleme başlatıldığı haberiyle yanıtlanmış olmaktadır.

Ama ne yazık ki, bedelin ödeneceğini bile bile böyle bir kararın çıkması hepimizin göğsünü gere gere “Türkiye’de hâkimler var” diyebilecek olmamızdan kaynaklanmıyor.

Türkiye’de bağımsız yargı yok. Yargıyı içi karıştırılmış ve kimi yerlerde kendi başına bağımsız feodaliteler oluşturulmuş hale getirmiş bir siyasi sistem var.

Bu açıdan bakıldığı zaman görülür ki, AKP bugün yargıya hem egemendir hem de değildir. Yargının denetimi tümüyle kimin eline geçecektir kavgası, bugün hiç beklenmeyen kararların verilebilmesine yol açan etkendir. Bu kavga, hukuku egemen kılmanın değil, hukuku, kimin adına, kimin talimatıyla çiğneneceği kavgası olduğundan, buradan adalet sadır olmaz.

***

Cumhurbaşkanı’nın zaman zaman, buram buram hukuk özlemi kokan demeçler veren Adalet Bakanı, durumu kontrol edememekte, AKP içindeki yargıya hâkim olma kavgası artık sokaktaki adam tarafından bile bilinmektedir. Kavgada henüz adalete gelmeyen sıra, alana kim hâkim olacak aşamasındadır.

Bu çok önemlidir. Çünkü aksi takdirde, görüldüğü gibi istenmeyen kararlar da çıkabilmektedir.

Şöyle hukuku bilen unvanı olan, politik deneyimi zengin cerbezeli, dosyalara hâkim biri bu savaşa son verebilir.

Şimdi tam kim olmalı sorusuna geldiği zaman sıra, aklınıza hemen Burhan Kuzu’nun adının düştüğünü tahmin ediyorum.

Doğrusu Burhan Hoca, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapmış kişi ne kadar bilebilirse hukuku bilir. Unvan desen hukuk profesörü, siyasi deneyimi zengin, cerbezeli olmasına cerbezeli, dosyalara hâkimiyete gelince, Zindaşti konusunda da kanıtladı. İlgilendiği dosyaları iyi biliyor. Eh bu iş için daha iyisini mi bulacaksınız? En iyisi Burhan Kuzu’yu Adalet Bakanı yapmak. Hem Burhan Kuzu şu sıralarda yargıdan beklenmedik, ters kararlar çıkması konusunda çok da duyarlı. 

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023