Yalnız cesaret edenler uçar

19 Nisan 2020 Pazar

Lütfen bana insan haklarından söz etmeyin. Marksistler ve komünistlerin icat ettikleri bir propaganda bu!

Şili’nin başkenti Santiago’da yıllar önce Cumhuriyet için yaptığımız söyleşide (17- 18 Eylül, 1989), diktatör Pinochet böyle demişti.

O tarihi söyleşiden hatırımda kalan en vurucu cümleler bunlar, bir de diktatörün her an üzerimde hissettiğim o köpekbalığı bakışları olmuştur.

Önceki gün Covid’in kurban aldığı Şilili yazar Luis Sepulveda’nın ölüm haberini aldığımdan beri, Pinochet’nin bu sözlerini ve o köpekbalığı bakışlarını düşünüyorum devamlı.

Şili’nin üzerine karabasan gibi çöken 17 yıllık diktatörlüğün 30 bin kurbanı arasında Luis Sepúlveda da bulunmaktaydı.

Anlatmak direnmektir” diyen yazarın hem kişisel tarihi, hem yapıtlarında o yıllar silinmez etki bıraktı.

Generalin devirdiği Başkan Allende’nin vaktiyle özel korumalarından olan Sepúlveda, tarihin ilk “11 Eylül’ü” olarak hatırlanan o 11 Eylül 1973 darbesini, daima “gençliğimin ebediyen bittiği gün!” diye tanımladı.

O tarihte sadece 24 yaşında olan ve Pinochet işkencehanelerinde ayak tırnaklarının işkenceyle çekildiğini anlatan yazar, sonra “Uluslararası Af Örgütü”nün çabaları ve baskıları sayesinde ömrünün gerisini demir parmaklıklar ardında geçirmekten kurtardı.

Ne ki Pinochet cehenneminden çekip çıkarılmanın karşılığı, yazarın hayatının gerisini sürgünde geçirmesi oldu.

Arjantin, Uruguay, Brezilya, Ekvador, Bolivya, Peru, Paraguay, Nikaragua... ilk yıllarda Güney Amerika’da gezmediği ülke kalmadı...

Göğü armağan eden yazar

Şili yurttaşlığını kaybettiği ve vatansız olarak yaşadığı o yılların sonunda soluğu Hamburg’da alan Sepúlveda, büyük yazarlık çıkışını; gazetecilikle birlikte Greenpeace militanlığı yaptığı Almanya döneminde gerçekleştirdi. 80’li yılların sonunda, bizde de Can Yayınları’nın “Aşk Romanları Okuyan İhtiyar” başlığı ile Türkçeye kazandırdığı ilk büyük romanıyla böylelikle uluslararası üne kavuştu.

On sekiz milyon satan ve 60 dile çevrilen kitapla birlikte Sepúlveda’nın adı Güney Amerika edebiyatının ölümsüz yazarları arasına katıldı.

Bir Marquez ya da Borges değil belki ama Sepúlveda, çağının tanıklığını yapan çok yönlü ve çok renkli bir yazar.

Akla gelebilecek her türde eserleri var: Roman, gezi, polisiye, masal...

Bütün büyük Güney Amerika yazarlarıyla ortak noktası, şiirsel bir düş gücüne sahip olması...

Aşk Romanları Okuyan İhtiyar” kadar büyük sükse yapan çocuk romanı “Martıya Uçmayı Öğreten Kedi” misal, bir kedi ile martının arkadaşlığını anlatıyor. Böyle bir öyküde dahi yazarın özgürlüğe susamışlığını okuyoruz.

Küçük Prens” gibi, aslında büyük-küçük herkesi etkileyen kitapta yer alan, “uçtuğunda tüm gökyüzü senin olacak”, “yalnızca cesaret edenler uçabilir” sözleri; o gün bugün dünya edebiyatının unutulmaz özdeyişleri arasında yer alıyor.

‘İyi geceler sevgilim’

Sepúlveda’yı yapıtları denli ilginç kılan roman gibi olan kendi serüveni...

Sürgünlüğü, seyyahlığı, militanlığı, gençlik yıllarında çok büyük aşkla evlendiği ve Pinochet diktatörlüğünde yitirdiği, yıllar sonra Avrupa’da tekrar bulup ikinci kez evlendiği eşi şair Carmen’le olan tutkulu bağı.

Son sözleri de zaten ona, Carmen’e olmuş...

Carmen’in kendisi de kocasıyla eşzamanlı olarak Covid’e yakalandığı için, ölüm döşeğinde yazara son bir kez veda etmesine izin verilmiş.

Sepúlveda, her zaman yaptığı gibi ona şu özlü sözlerle veda etmiş:

Buenas noches mi amor/İyi geceler sevgilim!

Cenaze töreni yapılamadığı için Carmen Sepúlveda’nın küllerini şimdilik Kuzey İspanya’da okyanusun yamacındaki Gijon kentinde, sürgün evinin yazı odasına koyacak.

Covid terörü bitip sona erdiğinde sonra arkadan ilk uçakla onları, başka bir okyanus kıyısındaki Patagonya’ya (“Dünyanın Sonundaki Dünya”ya) taşıyacak. Ve külleri Sepúlveda’nın çok sevdiği, “Ben buraya, dünyanın güneyine, en güneyine aidim” dediği bu kıyılara bırakacak.

Dikta mahkûmu yazar, kırk küsur yıl ayrı kaldığı sularda sonunda huzur bulacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları