Postmodern Küçük Asya işgali
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Postmodern Küçük Asya işgali

15.02.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Av. Hüseyin Özbek

Televizyon dizilerinde olsun, sinema filmlerinde olsun, senaryo, konu ve karakterler asla değişmiyor. Ters bilinç inşasında algı mühendisliğinin en etkili silahına dönüştürülen sinema endüstrisinden bahsediyoruz. Uzak geçmişten günümüze uzanan tarihsel yolculukta kazanılan zaferlerin, uğranılan yenilgilerin, yaşanan acıların zihinsel tortusu, yön göstergesi milli bilince yönelik kültürel bombardıman günümüzde daha çok sinema “Sanatı” üzerinden sürdürülüyor. 

Bu türden psikokültürel operasyonların, Türkleri millet olmaktan çıkarıp bilinci buharlaştırılmış, yön duygusunu yitirmiş, ulusal belleği boşaltılmış, amaçsız bir sürüye dönüştürmeye yönelik olduğu bilinmelidir. Bireysel ve toplumsal anlamda, uzun bir süreçte oluşan geleneksel duyarlılık yok edilip yerine laboratuvar “ürünü” imalatı kurgusal algı konabilmektedir. Buna, bilimsel terminolojide “toplum mühendisliği” ya da “algı mühendisliği” denilmektedir. Bir başka söylemle yapay bilinç inşası olarak adlandırılmaktadır. 

Gerçekliğin yerine kurgusallık

Algı mühendisliğinde özellikle beyazperde ve beyaz camın kullanılması rastlantısal değil, bilinçli bir tercihtir. Kurgulu görsellik insanları hipnoz derecesinde etkiler. Hedef toplulukta istenilen algı ve arzulanan psikoloji oluşturulur. ABD’nin ulusal çıkarlarının gerektirdiği toplumsal algının oluşturulmasında en etkili kurumun Hollywood film endüstrisi olması boşuna değildir.

Uzun girişten sonra sözü hepimize birer zerresi bulaştırılmak istenen kültürel radyasyonun güncel örneğine getirmenin zamanıdır. Beyaz perdeden yayılan radyoaktif serpintinin son örneği “Aşk Tesadüfleri Sever 2” etkili bir reklam kampanyasının ardından geçtiğimiz hafta gösterime girdi. Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı filmde öncekilerde olduğu gibi (Yabancı Damat, Kırık Kanatlar, Yüreğine Sor, Vatanım Sensin vs.) erkek tarafı Yunan/Helen, kız tarafı Türk olarak kurgulanmış. Filmin özetine geçmeden önce yok edilen gerçekliğin yerine konulan kurgusallığın iyi anlaşılması için Batılıların klasikleşmiş söylemini okurlarımıza bir kez daha hatırlatalım: “Senaryo kutsal, kitap, plato kilise, yönetmen Tanrıdır. 

Sinsi hipnoz

Tarihsel deneyimlerin oluşturduğu derin bilinçaltımıza, ortak duyarlılığımıza yönelik beyazperde hipnozunun özetine geçelim: 

“İstanbul Rumu Niko ile Türk kızı Sema arasında ilginç tesadüflerle başlayan aşk kısa zamanda alevTlenir. Senaryo (Kutsal Kitap) ve yönetmen (Tanrı) seyirciyi filmin başından itibaren Niko’nun babası kumaş tüccarı, dürüst esnaf Yorgo ile iyi komşu, şefkatli anne Marika’nın tribününe yönlendiriyor. Yönetmen ve senarist, Yorgo ve Marika’ya gösterdiği ilgiyi Sema’nın polis memuru babasından ve ev kadını annesinden her nedense esirgemiş. 

Manidar rol paylaşımı

Niko rolü için seçilen oyuncunun Apollon misali yakışıklılığı, ortalama seyircinin dinsel ve etnik aidiyete ilişkin itirazını baştan yok ediyor! Bu tutkulu aşk hikâyesinin arka fonunda verilen 1963 Kıbrıs olayları seyircinin bu konulardaki ortak bilincinde fay hatları oluşturuyor. Film, Kıbrıs’taki Rum EOKA saldırılarını ve Türklere yönelik katliamların anavatanda oluşturduğu duyarlılıkları abartılı çarpıtmalarla sunarak, kurgu, görüntü ve efekt olarak seyirciyi Niko ailesinin yanında yer almaya yönlendiriyor. Kıbrıs olayları nedeniyle, barbar Türklerin ve devletin baskısıyla Türkiye’yi terk edip Atina’ya yerleşmek zorunda kalan Yorgo ailesi üzerinden EOKA ve Rum saldırganlığı örtülü biçimde beraat ettiriliyor. Hasılı kelam Antik Yunan’ın, Apollon, Daphne, Hera gibi mitolojik tanrı ve tanrıçalarıyla, Kerem ile Aslı’yı bir araya getirerek oluşturulmak istenen Postmodern Helenseverlik filmin özünü oluşturuyor. 

1963 İstanbulu’nda filizlenen Niko-Sema aşkıyla 2011 Ankarası’nda Kerem ile Defne arasında alevlenen aşkların ortak noktası filmin sonunda ortaya çıkıyor. Kerem-Aslı misali birbirine kavuşamayan Niko ile Sema’nın ikinci evliliklerinden olma çocukları Kerem ile Defne’yi sinemanın kutsal kitabı ve tanrısı tanıştırıp âşık ediyor. Her nedense ikinci evliliğini de bir Türk kızıyla yapan Niko’nun oğlu Kerem (Apollon) üvey annesi sayılacak Sema’nın ikinci evliliğinden olan kızı Defne (Daphne) ile buluşturan “Sinema Tanrısı” bu kadarla da yetinmiyor. Filmin finalinde kocası vefat etmiş Sema ile karısı vefat etmiş Niko’yu yeniden buluşturup baş göz ediyor!”

Tesadüf olamaz

15 Mayıs 1919’da Yunanistan, Küçük Asya’nın fethi rüyasıyla, (Troya’yı fethe gelen çağdaş Agamemnon edasıyla) İzmir’e çıkmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı’yla Türkler, birkaç yıl içinde Yunanistan’ın Küçük Asya  macerasını “Küçük Asya Felaketi”ne çevirmişti. Geçmişten ders aldılar. Artık İzmir’e çıkmıyorlar. Milli duyarlılığı yok etmek için bilinç limanlarımıza çıkarma yapıyorlar, milli duyarlılığımıza demir atıyorlar! Üstelik Türk senarist, Türk yönetmen ve Türk oyuncularla!

Asla tesadüfen olduğunu düşünmeyin!

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025