Suriye’de bataklığın kıyısından dönmek
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Suriye’de bataklığın kıyısından dönmek

07.03.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

SÜHA UMAR

Emekli Büyükelçi

Söylenenlerin tam tersi olan 5 Mart, Erdoğan-Putin Moskova Mutabakatı, Cumhuriyet tarihinin en büyük diplomasi başarısızlığıdır. Özetle Rusya ve Suriye, Türkiye’ye tüm isteklerini kabul ettirmiştir. 

Türkiye önceki güne kadar, yıllardır yapılan tüm uyarılara karşın, Suriye bataklığında boğulmak üzere idi.

Türkiye, Suriye’ye, Suriye halkının daveti üzerine gitmediği gibi o halkın büyük bölümü, ülkesini işgal ettiğini düşündüğü Türkiye’ye karşı savaşıyordu. Türkiye’nin politikasının da katkısıyla bize sığınmak zorunda kalanlar da şimdi Türkiye’yi terk etmeye çalışmaktadır. Yine çocuklar ölmeye başlamış, yaptığı anlaşmalara aykırı biçimde sığınmacıları engelleme politikasını terk eden Türkiye, “insan kaçakçısı devlet” durumuna düşürülmüştür.  

Türkiye, PYD/YPG/PKK’nin Türkiye’yi hedef alan saldırılarını ve Irak gibi Suriye’de de bir Kürt biriminin oluşumunu önlemek amacıyla Suriye’ye müdahale etme gereğini duymuştu. Bu haklı ve savunulabilir politikasına, destek de bulmuştu. 

Türkiye’nin Suriye’de bulunmasının nedeni Adana, Soçi ve Astana Mutabakatları da değildi. 

Adana mutabakatı Türkiye’ye PKK terörünü, belli kurallar ve sınırlar içinde, Suriye içinde de izleme ve önleme hakkını veriyordu. Soçi ve Astana mutabakatları ise İdlib’de konuşlanmış ve Suriye devletine karşı savaşan terör gruplarını silahsızlandırma, sınırları belirlenmiş bölgelerde ateşkes anlaşmasına uyulup uyulmadığını izleme görevini vermişti. 

Birleşmiş Milletler’de tescil edilmeyen bu mutabakatlar, uluslararası anlaşma niteliğini taşımadıkları için müttefiklerimizin bizim yanımızda olmalarını gerektirecek bir hukuki dayanak oluşturmuyordu. NATO Antlaşması’nın 5. maddesi ise ancak bir müttefikin ülkesine yapılmış bir saldırıda işletilebilir. İkiz Kuleler saldırısı sonrasında işletilmesi, saldırı ABD ülkesine yapıldığı için istisna değildir.  

Gerçekçi olmayan talep

Türkiye, İdlib’de Soçi ve Astana mutabakatları ile kendisine verilen bölgeyi terör örgütlerinden arındırma görevini yerine getirememişti. Suriye’nin ülkesi üzerindeki egemenlik hakkını ve yönetme yetkisini geri almasını sağlamak amacıyla Türkiye’ye verilen bu görevlerin yerine getirilmemesi, Suriye’nin egemenlik hakkına dayanarak İdlib’i terör unsurlarından temizleme girişimi için ek bir gerekçe oluşturuyordu. İdlib’de, uluslararası hukuka uygun olan bu hakkını kullanan Suriye’nin topraklarının bir bölümünden çekilmesini istemek, bu talebin başka ülkeler tarafından da desteklenmesini beklemek gerçekçi değildi. 

AKP’nin Suriye politikası, ABD ile İsrail’in çıkarlarına hizmet etmiş ve Suriye’nin istikrarsızlaştırmasına, bölünmesine; PYD/PKK’nin, ABD’nin desteği ile Suriye topraklarının bir bölümünde egemen güç haline gelmesine yol açmıştır.

Yine bu politika, Rusya’nın “sıcak denizlere inme” amacına ulaşmasına katkıda bulunmuş, Türkiye Rusya’yı kendi eliyle güneyine de yerleştirmiştir. Erdoğan’ın “Putin’e Suriye’de bir iki üs istiyorsanız kurun dedim” sözleri, vahim ötesi ifadelerdir.

Türkiye’nin dağıtması beklenen HTŞ terör örgütünün İdlib’in tamamına yayılması, Türkiye’nin bu örgütle birlikte hareket ettiği hatta örgüt elemanlarını Libya’ya da taşıdığı konusunda Batı’da ve Rusya’da yerleşen kanı, bizi Batı ve Rus kamuoyunun desteğinden de yoksun bırakmıştır.

Türkiye, Suriye politikası nedeniyle sorun yaratan; sık sık aşağıladığı müttefiklerini işine geldiğinde yarattığı sorunların içine çekmeye çalışan; PKK/PYD/PKK’den şikâyet ederken HTŞ, IŞİD, El Nusra gibi terör örgütleri ile işbirliği yapan; radikal İslamın önüne düşüp cihat zihniyetini canlandırmaya çalışan; ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen; durdurulması, engel olunması gereken bir ülke olarak algılanıyordu.

Diplomatik başarısızlık 

İdlib felaketinden 5 Mart’a kadar da çok daha büyük kayıplara yol açacak, Türkiye’nin ülke ve millet bütünlüğünü, devlet olarak varlığını tehlikeye sokacak girişimlere kalkışılabileceğinin işaretleri vardı. Cumhuriyet dışında en beklenmeyen basın organları bile yayınlarıyla bu yaklaşıma destek veriyorlardı.

Suriye bataklığından kurtulmanın yolu, sonu belli olmayan yeni askeri harekâtlara kalkışmak değil Rusya ile anlaşarak silahlı kuvvetlerini önce daha kuzeye çekmek, yapılabilirse burada sığınmacıların yerleştirilebileceği bir güvenli bölge tesisi için Rusya ve Suriye ile anlaşmaktı.

Bugüne kadar söylenenlerin tam tersi olan 5 Mart, Erdoğan-Putin Moskova Mutabakatı, Cumhuriyet tarihinin en büyük diplomasi başarısızlığıdır. Çünkü bu mutabakatla Türkiye:

1. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin gerçek muhatap olduğunu kabul etmiştir.

2. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini korumayı bir kez daha üstlenmiştir.

3. Tek taraflı bir ateşkes kabul etmiştir. Türkiye, Suriye ordusuna karşı ateşi kesmiştir ama Suriye ve Rusya, “terörist unsurlar”a karşı silahlı mücadeleyi sürdüreceklerdir. Türkiye de bu mücadelede, Suriye ve Rusya’nın yanında yer alacaktır.

4. Suriye son aylarda geri aldığı topraklarını terk etmeyecektir. Aksine M-4 karayolunun iki tarafında güvenli bölgeler oluşturulacak, üstelik bu bölgelerin güvenliğini Türk ve Rus devriyeler sağlayacaklardır. Kısacası Türkiye, Suriye’nin zaten kontrolünde olan M-5 karayoluna ek olarak M-4 yolunu da rahatça kullanabilsin diye devriye görevi yapacaktır. 

Özetle Rusya ve Suriye, Türkiye’ye tüm isteklerini kabul ettirmiştir. Bundan sonraki adımlar Türkiye’nin Suriye’yi en kısa zamanda terk etmesini sağlamaya yönelik olacaktır.

Yine de olumlu düşünmeliyiz, çünkü bu diplomasi başarısızlığı Türkiye’yi Suriye bataklığında boğulmaktan kurtarabilecek, Mehmetçikler ölmeyecektir. 

Korkarım Erdoğan, kendisini bataklığın kıyısından dönmeye ikna eden dostu Putin’e bir teşekkür borçludur.

Yazarın Son Yazıları

Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025