Ev yapmak, anayasa yapmak
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Ev yapmak, anayasa yapmak

22.09.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Karı koca çalışan, yükseköğrenim görmüş, yıllarca biriktirdiği para ile ev yaptırmaya karar veren bir ailenin ilk iş olarak evlerini ısıtmak için ısı pompası satın aldıklarını düşünün... Bu iş bilmez ailenin akıl sağlığından kuşkulanmaz mısınız? Kuşkulanmazsanız sizin de akıl sağlığınızdan kuşkulanmamız gerekir.

İlkin kesene uygun bir arsa alacaksın! Arsayı aldınız diyelim, henüz doğmamış çocuklarınızı düşünmeyi atlayıp torunlarınız için kalacak kapsamına alması için mimara, tembih eder misiniz? Söylediniz diyelim, o evi yaptırmaya paranız yetecek mi?

Evin üzerine oturduğu arsanın sınırlarını belirlemek için çevresine duvar çektirip tel örgü koydurur musunuz? İlkin evi yaptıracaksınız, paranız artarsa çevresine duvar çektirirsiniz, giriş için bir demir kapı yaptırırsınız. Arabanız varsa ya da bir gün alabileceğinizi düşünüyorsanız kapı ona göre geniş olacaktır.

Arsanız epeyce geniş ise ve hâlâ paranız varsa, bir su deposu yaptırıp üzerine bir asma talvarı1 ve dahi bir bahçe helası yaptırırsınız. Çok iyi olur. Rahatlatıcıdır. Ama bunları evi dikmeden önce yaptırırsanız tımarhaneye gönderirler sizi.

Bu misal, Türkiye anayasasının durumunda da böyledir! Adamın biri çıkmış Türkiye’nin anayasa(lar) yapma, yaptırma sürecini bir anayasa âlimi gibi eleştiriyor. Sanki, Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı’na başlamadan önce 1919 yılında İstanbul’daki evine oturup bir anayasa yapacak ya da yazdıracak, sonra da cebinde bu anayasa, ya Allah, ya Bismillah diyerek Samsun’a çıkmak üzere Bandırma Vapuru’na binecek.

Türk hukuk tarihinde 1876, 1921, 1924, 1961 ve 1982 olmak üzere toplamda beş adet anayasa bulunmaktadır. 1876 Anayasası bu yazının konusu değil. Bu yazı için başlangıç bu anayasalardan 1921 tarihli olanıdır. Bütün anayasalar içinde bulunulan durumu ve uzak ya da yakın geleceği sağlam kazığa bağlamak için yani iktidarın sınırlarını saptamak için yapılır. Ama biz bilgiçlik yapmadan herkesin anlayacağı bir tanım için Vikipedi’ye soralım: “Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir. Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel kanunlardır.”

Böyle bir anayasa, vırt zırt değiş(e)mez. Genellikle nasıl değişeceğini kendisi belirler. Anayasanın üstünlüğü: “Bu ilke 1924 Anayasası’nda da yer almaktaydı ancak anayasanın üstünlüğü ve bunun hukuki yaptırımı ilk kez 1961 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi ile güvenceye bağlandı.”2

1921 Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu): Yazdığım gibi, koşullar oluşunca yürümek için anayasa gerekir. 10 maddelik Teşkilatı Esasiye’nin ilk üç maddesi:

1- Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim şekli, halkın mukadderatını bizzat ve fiili olarak yönetmesi ilkesine dayanır.

2- Yürütme kuvveti ve yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde belirir ve toplanır.

Madde 2.- (Değişiklik: 29.10.1339 (1923) - 364 S. Kanun) Türkiye Devleti’nin dini, dini İslamdır. Resmi lisanı Türkçedir.

3 - Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilir ve hükümeti “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti” adını taşır.

Ulusal ve uluslararası koşullar değiştikçe anayasalar da değişir ama ulusların tarihinde öyle zamanlar gelir ki anayasa toplumu düşünerek maddelerinden birine ya da birkaçına değişmezlik özelliği verir. Örneğin Fransız anayasasının 89. maddesinin son cümlesi şöyledir: “La forme républicaine du gouvernement ne peut faire l’objet d’une révision.” Yani “Cumhuriyetçi hükümet biçimi revizyona tabi tutulamaz.” “Revizyon” yani “düzeltme ve değiştirme” yapılamaz. 

1789 İhtilali’nden sonra 1818 devrimi ile Birinci Cumhuriyeti kuran ve ardından 1871 Komün devrimini yapan Fransız gâvuru, halkın Cumhuriyet kavramının demokrasi ve laikliği içerdiğini bildiğini kabul ettiği için bu iki önemli niteliği tekrarlamayı gerekli görmemiş. Ama bizim münafıkların demokrasi ve laiklik düşmanı olduğunu bilen sivil (?) anayasa yapımcıları, 4. maddeyi “Anayasanın 1. maddesindeki devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” diye yazmışlar. Ellerine sağlık. Aslında üniter ve laik Cumhuriyet devleti gerekli görmüş böyle bir maddeyi.

Ama kimi gafil, bu maddenin, laik, demokratik ve üniter devlet nitelikli Cumhuriyetin bu ilkelere karşı olan devlet düşmanlarını tahta kurusu gibi ezilmekten kurtardığının farkında bile değil!

Nota bene: 1924 Anayasası’nın 102. maddesinin son cümlesi: “Bu kanunun, devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki birinci maddesinde değişiklik ve başkalama yapılması hiçbir türlü teklif dahi edilemez.”

1- Talvar: Evlerin damına ya da etrafına yaz sıcağından kurtulmak için kurulan, çoğunlukla asma ağacından olan gölgelik.

2- Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, 12. basım, 2007, s.9.

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025