Tragedyaların zarif ve hüzünlü şairi: Metin Altıok
Eğilmemiş ama içten içe kanamıştır; çünkü incelik, çoğu zaman yara almaktır. Şiirinde, “Ben eğilmem gündüz ama / Geceleri kanatırım kendimi” diyen Metin Altıok bu nedenle yazdıklarının ta kendisidir.
Orhan Kemal’in İstanbul öykülerinden bir seçki
İstanbul İstanbul (Everest Yayınları), yirmi yılı aşkın süredir babası, ölümsüz yazar Orhan Kemal’in yazı dünyasının izini süren Işık Öğütçü’nün edebiyat dünyasına kazandırdığı on ikinci Orhan Kemal kitabı. Işık Öğütçü’nün önsözüyle yayımlanan kitapta; sokaklarında, caddelerinde yürümüş, insanlarını gözlemlemiş, yaşamış, onlarla birlikte İstanbul’u solumuş, kalemiyle ekmeğini kazanmış Orhan Kemal’in sekiz öykü kitabından seçilmiş, otuz dört kısa İstanbul öyküsü yer alıyor.
Cumhuriyet seçkileri: Sabahattin Ali
Aydınlanmacı kuşağın ilk dönem yazarlarından olan Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948), kısacık yaşamına bıraktığı beş öykü kitabı, üç roman, bir şiir kitabı ve bir oyun ile Türk edebiyatını derinden etkilemiştir. En verimli çağında siyasi polisin tuzağına düşürülerek katledilmeseydi olasıdır ki daha nice eserler verecekti.
Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan ve usta şair ve edebiyatçı Ataol Behramoğlu tarafından hazırlanan Sabahattin Ali öyküleri seçkisinde, ustanın toplumcu gerçekçi öykülerinin kırk yedisi (yaklaşık dörtte üçü) yer alıyor.
Behramoğlu’ndan ‘Cezaevi Güncesi’
Yazar günlükleri de anılar gibi tarihe ışık tutan edebi metinlerdir. Yazarın o dönemdeki düşünceleri ve hikâyesi kadar yazıldığı dönemin ruhunu da ortaya çıkarmak olanaklıdır bu metinlerden.
12 Eylül darbesi sonrasında düşüncelerinden dolayı tutuklanan Ataol Behramoğlu’nun 7 Nisan 1982 ile 26 Aralık 1982 tarihleri arasında Maltepe ve Sağmalcılar Cezaevlerinde tuttuğu güncesi de Hapishanede Bir Sabah Türküsü ismi ile tam kırk yıl sonra Tekin Yayınevi’nce yayımlandı. Ataol Behramoğlu ile “Cezaevi Güncesi”ni konuştuk…
Orhan Kemal’in İstanbul öykülerinden bir seçki
İstanbul İstanbul (Everest Yayınları), yirmi yılı aşkın süredir babası, ölümsüz yazar Orhan Kemal’in yazı dünyasının izini süren Işık Öğütçü’nün edebiyat dünyasına kazandırdığı on ikinci Orhan Kemal kitabı.
Işık Öğütçü’nün önsözüyle yayımlanan kitapta; sokaklarında, caddelerinde yürümüş, insanlarını gözlemlemiş, yaşamış, onlarla birlikte İstanbul’u solumuş, kalemiyle ekmeğini kazanmış Orhan Kemal’in sekiz öykü kitabından seçilmiş, otuz dört kısa İstanbul öyküsü yer alıyor.
Cumhuriyet seçkileri: Sabahattin Ali
Aydınlanmacı kuşağın ilk dönem yazarlarından olan Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948), kısacık yaşamına bıraktığı beş öykü kitabı, üç roman, bir şiir kitabı ve bir oyun ile Türk edebiyatını derinden etkilemiştir. En verimli çağında siyasi polisin tuzağına düşürülerek katledilmeseydi olasıdır ki daha nice eserler verecekti.
Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan ve usta şair ve edebiyatçı Ataol Behramoğlu tarafından hazırlanan Sabahattin Ali öyküleri seçkisinde, ustanın toplumcu gerçekçi öykülerinin kırk yedisi (yaklaşık dörtte üçü) yer alıyor.
“Küçük kızımı uyandırmaya kıyamadan geldim”
Soğuk, gri ve kirli bir Ankara akşamıydı. Mamak Askeri Cezaevi avlusu, bloklar arasında gidip gelen askeri araçların hırıltısı dışında sessizdi.
SAVAŞ ÇOCUĞU
1912’de Van’da doğan Mehmet, anne babasını hiç hatırlamaz, Adana’da yoksul bir ailenin yanına verilir. Oradan da yolu Öksüzler Yurdu’na düşer. Yoksul ve kimsesiz Mehmet, 1942’de Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü’nü bitirir. “Basbariton Ruhi Su” ülkesinin sayılı sanatçılarından biri olur. Uygarlığa, özgürlüğe ve insanca bir yaşama yönelik çabaları onu Sansaryan Han’a düşürür. Toplumda derin izler bırakan Ruhi Su’yu ölümünün 36. yılında saygıyla anıyoruz.
‘DEVRİMCİLER ÖLMEZ’
Çorum’da, 1980 yılında “Çorum katliamı” olarak anılan kanlı saldırının 41. yılında yaşamını yitirenler anıldı.
Antiemperyalist bir tiyatro oyunu
Ataol Behramoğlu’nun kaleme aldığı tiyatro oyunu Lozan; 1993’te Metin Belgin yönetiminde, Timur Selçuk’un beste ve şarkılarıyla Antalya Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenmiş, İstanbul turnesinde de başarıyla oynanmıştı.
Behramoğlu, aradan geçen yıllardaki birikimlerinin ve ulaşılan yeni bilgilerin ışığında, baştan sona gözden geçirdiğini ifade ettiği bu yeni metni okuyucunun ve tiyatro dünyamızın ilgisine sunuyor.
MARAŞ’IN ACISI DİNMEDİ
26 Aralık sabahı, kömür kokusuna kan, barut ve ölüm kokusu da karışmıştı artık Maraş’ta. O güneşsiz, soğuk kış sabahında insanlığın en vahşet dolu görüntülerine tanıklık etmiş olan Ahır Dağı, yurtlarını, yuvalarını, geçmişlerini bırakıp başka kentlere göçmekte olan Maraşlıların ardından sessizce ağlamaktaydı.