Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

16.01.2017 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Geçen haftaki yazımda, Erhan Ünal’ın “Toprak Biterken – Küresel Oligarşi ve Yaşamın Gaspı” adlı son kitabından yola çıkarak, bu oligarşinin dünya çapındaki hegemonyasını pekiştirmek uğruna dünya gıda pazarının denetlenmesi ve yönlendirilmesi için harcadığı çabalardan söz etmiştim. Bu bağlamda Erhan Ünal’dan yaptığım alıntılardan biri de şuydu: Küresel Finans Oligarşisi (KFO) tarafından, kısa vadede tarımsal üretimde çeşitliliğin en aza indirgenmesi ve bu sayede dünya gıda pazarının kontrolü ve yönlendirilmesi amaçlanmaktadır. Orta ve uzun vadede ise dünyada tüm insanlığın beslenmesi; yani kimin ne yiyeceği ve kimin neleri yiyemeyeceği bu merkez tarafından belirlenecek, daha açık bir ifade ile ‘dikte’ edilecektir
KFO, bu amacına erişebilmek için kısa vadede tarımsal üretimde çeşitliliğin en aza indirgenmesini hedeflemekte, bu hedefe erişebilmek için de köylerde köylülerin çabalarıyla gerçekleştirilen tarımsal çeşitliliğin en kısa zamanda sınırlandırılmasını ve orta vadede de sonlandırılmasını gerekli görmektedir. Çünkü küresel ölçütlerde planlanan “endüstriyel tarım”, ancak böyle bir sınırlandırmadan ve onun ardından gelecek köy tarımı tasfiyesinden sonra kendine yaşama alanı bulabilir.

Köylülerin kentlileştirilmesi aldatmacası…
Türkiye Cumhuriyeti’nde temelleri şimdiden atılan ve yaklaşık on milyon köylünün “kentli kılınmasını” öngören proje, işte böyle bir niyetin somutlaştırılmasıdır. Eski köylüler yeni ‘mahalleli’lere dönüşünce artık endüstriyel tarım aygıtının dişlileri olup çıkacaklardır. Böylece terk edilen eski köy tarımı arazileri de artık yeni amaçlar için kullanılacaktır.
Daha kısa süre öncesine kadar dünyada temel besin maddelerini kendisi üreten 4-5 ülkeden biri olan Türkiye’nin bugün yumurtadan zeytine ve samana kadar her şeyi ithal etmek zorunda kalışı, işte bu parlak(!) kentlileştirme planının ilk somut sonuçlarından biridir.
Bu noktada, geçen haftaki yazımda şöyle demiştim: “Şimdi gelelim Köy Enstitüleri’nin kurulmasını sağlayan yasanın bir maddesine. Bu maddeye göre yasa, köylerde gerçekleştirilecek ‘üretim eşliğinde eğitim’i bu eğitimden geçecek köy çocuklarını sonradan köylerine yabancılaştırabilecek yönelimlerden korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Yasada bu hedefe erişilmesi amacıyla enstitü mezunları için eğitimlerini tamamlamalarının ardından on yıllık bir zorunlu hizmet süresi de öngörülmüştür…

Endüstriyel tarımın karşıtı olarak köy tarımı…
Köy Enstitüleri projesinde 1960 yılına kadar Türkiye’nin her yerinde bu enstitülerin faaliyete geçmesi öngörülmüştü. Yukarıdaki alıntıdan da açıkça görülebileceği gibi, bu hedef aynı zamanda ülkemizde köy tarımını feda etmek pahasına öngörülen o çok parlak(!) küresel endüstriyel tarım düşüncesinin yolunu sonrasız tıkayan bir hedefti.
Özetle söylemek gerekirse, 1940 yılında gerçekleştirilmesine başlanan Köy Enstitüleri Projesi’nin daha ellili yıllar başlamadan türlü siyasi(!) düşüncelerle ve temelsiz suçlamalarla felce uğratılması, bir Cumhuriyet insanının ve kültürünün şekillendirilmesini olanaksız kılmakla kalmamış, fakat bu ülkenin tarımsal geleceğini de neredeyse engellenemez bir yıkıma sürüklemiştir!  

Yazarın Son Yazıları

Papa Francis’in yeni misyonu…

Papa Francis’in yeni misyonu…

Devamını Oku
12.06.2017
‘ne garip federico adında olmak…’

‘ne garip federico adında olmak…’

Devamını Oku
05.06.2017
‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

‘Sessiz savaşçı’lığın gürültülü yollarında…

Devamını Oku
08.05.2017
Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Kültürde ‘geri kalan’ kavramı üzerine (2)

Devamını Oku
01.05.2017
Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Kültürde ‘Geri Kalan’ kavramı üzerine (1)

Devamını Oku
24.04.2017
Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Sermet Yeşil’den barış çağrıları…

Devamını Oku
17.04.2017
‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

‘Evet’ ile ‘Hayır’ arasında bir sahaf turu …

Devamını Oku
10.04.2017
Bir tiyatro açmak…

Bir tiyatro açmak…

Devamını Oku
03.04.2017
Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Tiyatron, düşleyebildiğin kadardır…

Devamını Oku
27.03.2017
‘Acil’de sabah saatleri…

‘Acil’de sabah saatleri…

Devamını Oku
20.03.2017
‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

‘Belki biraz sevgi verebilirsin …’

Devamını Oku
13.03.2017
Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Müjdat Gezen’in yaktığı göz ışıkları...

Devamını Oku
27.02.2017
Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Kirletilmemiş bir zaman parçası aramak…

Devamını Oku
20.02.2017
Kediler tekin değildir…

Kediler tekin değildir…

Devamını Oku
13.02.2017
Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Onat Kutlar’ın düşündürdükleri...

Devamını Oku
06.02.2017
Engin Cezzar da yok artık!

Engin Cezzar da yok artık!

Devamını Oku
30.01.2017
Çevirmenin yalnızlığı…

Çevirmenin yalnızlığı…

Devamını Oku
23.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘küresel finans oligarşisi’ (2)

Devamını Oku
16.01.2017
Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Erhan Ünal, Köy Enstitüleri ve ‘Küresel Finans Oligarşisi’ (1)

Devamını Oku
09.01.2017
Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Ressam Sadi Bey’in Son Tablosu…

Devamını Oku
02.01.2017
Bir aydın: Bertan Onaran

Bir aydın: Bertan Onaran

Devamını Oku
26.12.2016
İçimden yine tarih yazmak geldi de…

İçimden yine tarih yazmak geldi de…

Devamını Oku
19.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu (2)

‘Ben’in sorumluluğu (2)

Devamını Oku
12.12.2016
‘Ben’in sorumluluğu -1

‘Ben’in sorumluluğu -1

Devamını Oku
05.12.2016
Bendeki Fidel Castro…

Bendeki Fidel Castro…

Devamını Oku
28.11.2016
Ataol’un çocukları...

Ataol’un çocukları...

Devamını Oku
21.11.2016
Cumhuriyetin çizgileri…

Cumhuriyetin çizgileri…

Devamını Oku
14.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ C yanılsaması (2)

Devamını Oku
07.11.2016
Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Şu uğursuz ‘Biz, olduk!’ yanılsaması…

Devamını Oku
31.10.2016
‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

‘Hiç kimsenin kenti’nde yaşamak…

Devamını Oku
24.10.2016
Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Akademisyenlik üzerine bir tartışma...

Devamını Oku
17.10.2016
Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Göçmüş bir kültürün simgesi: Giovanni Scognamillo

Devamını Oku
10.10.2016
‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

‘Fırıldaklar Festivali’ne hoş geldiniz!

Devamını Oku
03.10.2016
Deneme üzerine birkaç not…

Deneme üzerine birkaç not…

Devamını Oku
26.09.2016
Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Evet, Tarık Akan da Türkiye’dir…

Devamını Oku
19.09.2016
Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Gündüz Vassaf’tan yarına atıflar...

Devamını Oku
12.09.2016
‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

‘Paylaşılmış yalnızlık’lara sığınmak…

Devamını Oku
05.09.2016
Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Bir kez daha: Anayasa kültürü…

Devamını Oku
29.08.2016
Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Sorun ‘Avrupalılık’ değil, uygar olmak...

Devamını Oku
22.08.2016
Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Biz nasıl bu kadar cahil kalabildik?

Devamını Oku
15.08.2016