İktidar Gerçekleri Saptırmaktan Fazlasını Yapıyor
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

İktidar Gerçekleri Saptırmaktan Fazlasını Yapıyor

14.04.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Diyadin’de yaralanan askerleri köylülerin koruyup, taşıdıklarını Selahattin Demirtaş söylediğinde, Başbakan, “Sayın Demirtaş yalan söylüyor ve gerçekleri saptırıyor. Demirtaş’ın yalancı şahitliğine ihtiyacımız yok” deyivermişti. Daha sonra, bu tür konularda artık neredeyse her defasında tekrarlanan şey oldu. Cumhurbaşkanı gibi, Başbakan’ın da söylediklerinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bu konuda dün Cumhuriyet’te yer alan haberler ve özellikle Ahmet Şık’ın verdiği bilgiler, ne olup bittiği hakkında gerçekçi ve etraflı bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.
Yaralı askerleri koruyan ve taşıyan köylülerin kısa video filmi bu örgütlenmiş yalanın üzerine tüy dikti. Genelkurmay Başkanlığı ikinci bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Gerçeği Davutoğlu’nun çarpıttığını neredeyse tescil etti. Başbakan’ın amirinin yalancı şahitlik konusunda dosyası zaten kabarıktı. Şimdi timsah gözyaşları döktüğü Ergenekon davasının savcılığına soyunurken, Gezi olaylarında dış güçlerin parmağı olduğuna dair elinde bilgi ve belgeler olduğunu ilan ederken, Kabataş tacizi, Dolmabahçe Camii’nde bira içilmesi gibi kurgulanmış yanlış haberleri döne döne tekrarlar ve köpürtürken de yalancı şahitlik yapmıştı. Dolmabahçe’de hükümet ve HDP temsilcilerinin yaptıkları ortak deklarasyondan ya da İzleme Komitesi listesinden kendisinin önceden haberi olmadığını iddia etmesi de gerçeği saptırmanın mümtaz örnekleriydi.
Ama bu sefer iktidarın gerçekleri saptırmaktan daha fazlasını yapmış olma ihtimali var. İddia edildiği gibi, Türkiye’nin dört bir yanına şehit cenazesi gelmesi idiyse amaç, iktidarın bir savaş olarak algıladığı seçim ortamında her türlü silahı kullanmaya hazır olduğu anlamına geliyor bu. Böyle bir gelişme beklentisi, eğer doğruysa, yöre halkının girişimiyle akim kaldı. Ama bu şerir tezgâhların arkasının gelmesi riski var.
Diyadin’de ne olup bittiğini özetleyen cümleyi, yaralı asker arkadaşının başında beklerken, onları koruyan köylülerle konuşan dertli askerin tarihe geçecek cümlesi özetliyor: “Kardeş bizi suçlu görebilirsiniz ama biz görev icabı buradayız. Bu işi kim yapmışsa git ona sor!”
Bu işi kimin yaptığını üç aşağı beş yukarı herkes biliyor. Bazıları bilmezlikten gelmeye, safdilliğe vurmaya muhakkak devam edecek, bir kısmı şirretlik dozunu daha da artırarak dikkati başka yere çekmeye çalışacak. Ama vukuatın üzerine çekilmeye çalışılan seçim güvenliği gerekçesi, halkı budala zanneden, ama kendisi zekâ fukarası bir zihnin ürünü. Seçime daha iki ay var!
Bugün bu senaryonun akim kalması, önümüzdeki haftalarda farklı biçimler altında denemeyeceği anlamına gelmiyor. HDP’nin bölgedeki her seçim etkinliğinin üzerinde bu “seçim güvenliği” gerekçesine dayalı benzer vukuatlara zemin mi hazırlanıyor? Doğu ve Güneydoğu’da belli bölgelerde PKK gerillalarının konuşlandığı bir sır değil. Bu yasal bir durum değil, ama fiili durum bu. Tam bu nedenle hükümetin Kürt sorununun çözümü müzakerelerinde birinci talebi, PKK’nin Türkiye’de silahlı mücadeleyi terk etmesi değil mi? Asker de, polis de aşağı yukarı “PKK’lilerin bölgesi” olarak tanımlanan yerleri biliyor. Bu bölgelere çatışmasızlık ortamında hava harekâtıyla asker indirmek, sadece tasarlanmış bir senaryonun başlangıç sahnesi olabilir.
Bu aklı kimin verdiğini, bölgedeki askerin kelimeleriyle “bu işi kimin yaptığını” taşkınlığa kapılmadan sormak sadece HDP’nin değil, bütün demokrasi güçlerinin görevidir. Ama aynı zamanda PKK’nin de üzerine düşen sorumluluğun bilincinde hareket etmesi, provokasyonlara çanak tutmaması koşuluyla.
İktidar partisinin yöneticilerine yukardan aşağıya doğru salgılanan kaybetme endişesinin ülkeyi bir yangın yerine çevirmesi riski, bugün Türkiye toplumunu bekleyen en büyük yakın ve açık tehlikedir. Bu tehlikenin oluşmasında cumhurbaşkanlığı makamında anayasayı neredeyse sürekli ihlal ederek oturan şahsın, tek adam olma hırsının büyük bir payı var.
7 Haziran bir milletvekili genel seçimi olmaktan hızla çıkıp, plebisiter bir diktatörlüğün önseçimi, bu anlamda bir ön referandum olma niteliğini her geçen gün daha fazla kazanıyor. Bu nedenle iktidarın gerçekleri saptırmaktan daha fazlasını yapması artık ihtimal dahilinde.  

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018