Afiyet ve muafiyet

06 Haziran 2021 Pazar

Türk Ceza Yasası, “millete ve devlete karşı işlenen suçlar”ı düzenliyor.

Oysa “Millete ve devlete karşı işlenen suçlar” yardım ve yataklık olmadan işlenemiyor.

“Paralel”e, her istediğini verdiğini itiraf eden, sonunda “paralel”i, “paralı el” haline getiren ve sonra da kıskanıp bu ortaklığını bozan bu iktidar değil mi!

Paralel, tanımı gereği, koşut olmayı, birlikteliği gerektiriyor.

Bu sağlanmadan paralel olunmuyor. 

Bu milletin - devletin 128 milyar doları kayıp.

Her taşın altında FETÖ parmağı arayan iktidar neden, “FETÖ parmağı” ihtimalinden söz etmiyor?

Bir de 25 yıldır Amerika’da misafir edilen Fethullah Gülen’in “Kırmızı Bülten” macerası var.

Sahi ne oldu o iş?

*

Gezi Gençleri sinmiş, kaybolmuş değil. 

Tweet’leri.. Instagram’ları, Blog’ları, Tik-Tok’ları ile sanal âlemde kıpır kıpırlar.

Gezi günlerinde birisi dalgasına yazmıştı:

“Cumhur-Reisim o iş yakında tamam.

‘Başkomutan’ rütben de var. Ama kurbanın olayım..

Muhafız Alayı’ndan sakın! Alayı darbeci bunların..

Zaten içlerine paralel maralel de sızmıştır.

Dağıt bunları!

Dağıt da büyü!

Büyü de bak işine!”

*

Büyüyü bozmadan bakacağı işi o günlerde bu köşede şakayla karışık.

Hangi işine? Hangisine olacak..

Cumhuriyeti “tasfiye” işine...

“Hedef 2023!” dediydi..

Bu kez Bilal’e milale güvenmemeli!

Cumhuriyet 100 yaşına girmeden mutlaka “sıfırlanmış” olmalı!.

Zira sırada “Hedef 2071” var.

“Sakın kim öle kim kala dememelidir!”

Hücum oynamalıdır.

2071’de İstanbul gibi Anadolu da darmadağın edilmelidir.

Durmak yok..

Yola - yolmaya, Cumhuriyetin tüm değerlerini kaldırmaya devam.

Kurtuluş Savaşı’nın karargâhı olan ve TBMM’nin Meclis Muhafız Taburu’ndan sonra.. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı da kaldırıldı.

*

Dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Reyiz’in işbaşı yaptığı gün, “2. Cumhuriyet kutlu olsun!” diye tebligat yapmıştı.

Yeni Cumhuriyet’e “yeni muhafız alayı” gerekiyordu.

“Muhafız” ile “hafız” aynı kökten. 

Zira yaptıkları “” aynı:

İkisi de “hıfz” ediyor, “koruyor”.

Hafız” Kuranıkerim’i; muhafız da “Reyiz”i koruyacağına göre..

Koruma birliğinin adı “Hafız Alayı” olmalıdır!

*

Tek adamlığın adını kendisi koydu: 

Şahsım!”

İyi niyetlerini sevgi ve muhabbetlerini sunarken, “şahsım” ve “milletim adına” diyor.

Şahsım” kendisini temsil etmekle kalmıyor, “milleti” de temsil ediyor.

Yani “milletvekilleri”ne temsil edecek bir şey bırakmıyor.

Milletvekilliği zaten lüzumsuz bir iş. Bu ülke ne çekti ise “çok partililikten” çekti diye açıklaması bundan.

Peki, öyleyse sayılarını 600’e neden çıkardı?

Milletin sırtına bunca yükü neden yükledi?

Saygınlık ve güven sıralamasında iktidar milletvekillerinin esamisi okunmuyor.

Oysa, Türkiye Büyük Millet Meclisi yeryüzünün en özel meclisidir.

Devletinden önce kendisini var eden bir meclistir.

Bağımsızlık Savaşı’nın karargâhıdır.

Yönettiği bu savaşı zafere ulaştıran Meclis’in bugünkü iktidar ittifakı üyelerinin kaçı bu bilinç ve övünçten nasiplenmiştir. 

Milletvekiline güvensizlik, parlamentoya güvensizliğe ve “Demokrasi ile olmuyor!” kötümserliğine dönüşebilir..

İktidar vekillerine yönelen tereddüt ve kuşkunun kaynağı belli:

- Çoğu ticari aracılık ve “iş bitirme” sayesinde haksız kazanç elde edebiliyorlar...

Suç örgütünden 10 bin dolar maaşlı milletvekili “şahsımın” görüş zaviyesine neden bir türlü girmiyor?

Milletvekiline yeniden güven ve saygınlık kazandırmak hiç de zor değil. 

Reyiz’in bir emri yetecektir:

1- Milletvekili yemininden sonra Meclis Başkanlığı’na verilen “mal bildirimi” TBMM’nin internet sitesinde her milletvekilinin yaşamöyküsü ile birlikte ilan edilsin yeter. 

Reyiz ve bakanlar milletvekili değil. 

Onlar muaf olabilirler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları