Bir bakan portresi

06 Şubat 2022 Pazar

Bazı bakanlar değiştirecekmiş.

İnternette sözlüğe “Bakan” yazın iki tanım dökülüyor.

1- “Bakmak eylemini yapan (kimse).”

2- Bir yeri gören ya da yönü bir yere doğru olan.

*

Reyiz’e aklı, fikri ve vicdanı ile teslim olan falan yazmıyor.

Mesela, Soylu’dan, Damat’tan veya İmdat Bey’den söz etmiyor.

Soylu ne kadar soylu olsa da yazgısı, sonunda AKP’nin tam 20 yıl önceki Çevre Bakanı İmdat Sütlüoğlu olmaktır.

*

Atillâ İlhan’ın kadınlar için söyledikleri Külliye bakanları için daha geçerlidir.

Ne bakanlar vardı.. Zaten yoktular..

Azıcık alkışlasak sanki çocuktular,

Biraksak korkudan gözleri sislenir.

Gerçek degildiler, birer umuttular

Sanki gökyüzünde birer buluttular,

Nereye kayboldular simdi kim bilir.

Ne bakanlar gördük zaten yoktular.”

*

Kabinede değişiklik yapacakmış.

“Ay’a ve uzaya Türk gönderiyoruz!” müjdesinden bile komik. 

Zamane bakanlarının hiçbiri koalisyon dönemi bakanları kadar renkli ve sahici olamaz.

Örnek çok. Tanıyıp sevdiklerim ise pek çok. 

Arada onlardan arada örnekler sunarsak dileyelim Reyiz’in bakanlanları alınmasın

*

En dobrası, en dost canlısı ve en gerçekçi olanlardan biri idi. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz’ı sevmeyen Karadenizli yoktur.

Şu sıralarda 73 yaşında olmalı.

Filozof, terzi veya asker olabilirdi. 

Ama o merhametiyle öne çıktı.

“Devlete Acıyan Bakan” diye yazmıştık 

Maydanoz satarak herkes milyoner olamaz.

Hele devlet bakanı hiç olamaz.

Ama o her ikisini de oldu.

Yüz binlerce Mehmet’ten, Ali’den ve Yılmaz’dan biri olduğu halde oldu. 

Devlet katına, dolar milyonerleri terasına yükselebilmiş en renkli Oflu.

Of of diyenlerin ve “Türk yufka yürekliliğinin” kabinedeki uzantısı.

Her bakan keşke bu bakan gibi olsa. 

Önce işadamı, sonra devlet bakanıyım.!” diyor. 

Hassas mı hassas. Devletin haline bakıp yüreğinin parçalandığını anlatıyor.

Boynu bükük kalabalık bir ziyaretçi kapısında görüşme sırası bekliyor.

Hiç sormayın, ben böyle bir tablo beklemiyordum. İşadamı olarak, işsizliğin baskısıyla kadroların doldurulmasına devletin zarar ziyan etmesine bakıp içim sızlıyor.”

Bu yüzden gelenleri kamu kurumlarına yönlendirmek yerine zarflara böldüğü bakan maaşını onlara dağıtıyor.

Peki, doğru söylediklerini nasıl anlıyor?

Kolay. Maydonaz sattık pazarlarda. Adamın hali, tavrı, konuşması sahtekâr olup olmadığını gösterir. Arada uyanıklar çıkıyor. Onları da ‘Yıkıl karşımdan’ diye kovuyorum.”

Bu, cepten para dağıtarak sorun çözme işi, maydanoz satmamış bakanların başını ağrıtmaz mı?

Olabilir, zaten fazla duyulmasın demem de bu yüzden.

*

Ticarete, sahiden maydanoz satarak mı başlamış?

Yalnız maydanoz değil, dereotu, roka, semizotu da sattım. Üsküdar Atlamataşı’nda. Mühendis çıkınca da ihalelere girdik, taahhüt işleri üstlendik, bugünkü duruma geldik.”

Asıl şöhretini, Trabzonspor Başkanlığı ve Güneş gazetesi patronluğu ile pekiştirdiğini kendisi de kabul ediyor.

Mühim olan insanlık” diyerek ekliyor:

Basın bana çok büyük ve zevkli bir tecrübe oldu. Türkiye’nin en kültürlü kalemleri ile çalışmak bana büyük haz verdi. Kötü patron olmadım. Zarar eden gazeteyi, kâra geçirip tirajını artırıp devrettim. Basıncılık da politikacılık kadar ayrı bir heyecan.

Heyecan” deyince, sözü “özel” heyecanlara getirip sormak kolaylaşıyor:

“Gece kulüplerini sevdiğiniz söyleniyor.” 

Ülkeyi yönetenler, halkın arasında olmalıdır. Kopukluk olmasın. İcabında halkla birlikte eğlenmelidir. Başarı için de eğlenmek şart.”

*

Eğlenmek deyince sayın bakan karadenizde bir sünnet düğününde aileye coşku desteği vermek için havaya şarjör boşaltmasıyla da manşetlere çıkmıştı. Hem de fotoğrafıyla.

Olay Avrupa Parlamentosu kulislerine de yansıdı. 

Havaya ateş” konusunu açmak üzereydik ki sözümüz havada kaldı:

Pişmanım dedi, hayatımda ilk kez bir suç işledim. Cezam neyse razıyım.” diyerek teslim bayrağını çekti.

Yatıştırmaya çalıştık:

- Sayın Bakan, olayda yaralanan, ölen yok. Kaçmak, suç delillerini yok etmek gibi bir fiil de söz konusu değil. Niçin suç diyorsunuz?

- Haklısınız. Ama ülkenin menfaatleri söz konusu. Suçu kabullenmem gerekiyor.

- Tanıklar zaten ilk ateş edenin sizi olmadığını açıkladılar. 

- Evet değilim. Çevre masalarda oturanlar tak tak diye saymaya başlayınca baktım, devletin itibarı zedelenecek. Ben de bir iki el sayayım dedim. Böylece, ruhsatsız silah sahiplerinin sergilediği başıboşluk manzarası benim olaya müdahil olmamla büyük ölçüde önlendi.

*

Koalisyonlar döneminde adalet ve demakrasi tekliyordu. 

Şimdi Reyiz’in bir işareti ile ikisi de tıkır tıkır işliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları