Sözcük Süryaniceden geçmiş dilimize.
“Üzüm” demek. Eylül de üzüm ayı oluyor.
Üzüm deyip geçemeyiz. Vasiyet gibi iki atasözümüz var:
-Üzümünü ye, bağını sorma!
-Üzüm üzüme baka baka kararır!
***
30 Ağustos Büyük Zaferi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni kutladık.
Çok şükür halen resmi tatil sayılıyor.
Tatil, Arapça “atalet”ten türemiş bir sözcük.
İş yapmamak, işe yaramamak, faaliyet dışı ve boş kalma anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanlığı hükmetme sistemi, milliyetçilik gibi “tatil” kavramını da ayaklar altına altına alan bir sistem.
Sayın bakanlar hep tatillerde görevden af ediliyor.
Piyasa ile ilgili önemli kararlar, kur ayarlamaları hep tatil günlerinde uygulanıyor.
Tarihteki son Türk devletimizin muvazzaf son Başkomutanı Tayyip Bey bu defa tatil öncesi davrandı. 1071 Malazgirt Zaferi’ni Türklerin tekelinden çıkartarak, Alparslan’ın 1000 yıllık zaferine yeni paydaşlar atadı.
***
Atama dedik, tatil günü son bir kararname yayımladı. Kendin pişir kendin ye tertibinden, beş madde ile kendi yetkilerini yeniden genişletti:
Üst kademe kamu yöneticileri ile kamu kurum ve kuruluşlarında atama usüllerine dair cumhurbaşkanı kararnamesinde değişiklik yapılması hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. Kararname Numarası 162.
Son iki maddesi ilginç:
4- Bu cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
5- Bu cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümlerini cumhurbaşkanı yürütür.
***
600 milletvekilinin laga luga ile günlerce yapacağı işi iki üç paragraflık yazı ile yapmak elbette Tayip Bey’in değil, CBHS’nin mucizesi.
Bu sistemin devlet idaresi, kamu yönetimi felsefesi, anayasa hukuku ve pratiği bakımından herhangi bir sakıncası yok. Onlar da zaten fiilen mevzu dışı.
Bu sistemin iyi tarafı üzüm üzüme bakarak yüz karartacak veya kızartacak mevki makam sahibi kimsenin ortalıkta olmaması.
30 Ağustos tarihli kararname önceki kararnamelerinin bazı maddelerini kaldırıp bazı sözcükler ve sıfatlarla yer değiştiriyor. Metnin özeti büyük harflere yazıldığı
için olan Külliye’nin saygıdeğer “spor müşavirleri”ne olmuş oluyor!
Ama her şerde hayır var ve devlet boşluk kabul etmiyor.
Sayın spor müşavirlerinin önümüzdeki seçim TBMM’de “kürsü saldırı amiri” olarak istihdam edilmelerin yolu açılıyor.
***
Bugün 1 Eylül, Ortodoks Kiliseleri’nin de yeni yılı.
Ortodoks Kilisesi deyip durmak gerekiyor.
Patrik Bartholomeos, Fener Patrikhanesi’nin resmi internet sitesinde uzun bir mesaj yayımladı.
Belli ki Eyüp kaymakamından izin falan almamış. (Yıllarca bu edebiyatı yapmıştık ya...)
Mesaj, Yunanca değil, dünyanın dikkatine ve bizim Dışişleri Bakanlığı’nın gözüne sokmak için de İngilizce. Başlık ve imza ibretlik:
“Konstantinopol-Yeni Roma Patriği ve Ekümenik Patrik”
***
Balyoz, Ergenekon gibi gibi bu bapta sessiz ve derinden en çarpıcı yazıları yıllardır gazeteci Müyesser Yıldız yazıyor.
Ağırlığınca ay, hapislerde mahkemelerde süründürüldü, fuzuli yere hapislerde yattı.
Nihai manzarayı 12 punto köşesine slogan yapmış:
“Malazgirt’ten çıktık yola, Konstantinopol’de verdik mola.”
***
Evet AKP iktidarı yıllarca “ekümenik” unvanına itiraz etmedi. Sonunda patrik efendi de “Konstantinapol-Yeni Roma Patriği” aşamasına geçti!
Bizim yeni stratejimiz mi?
Onu da son Türk devletimizin muvazzaf başkomutanımız Tayyip Bey ilan etti:
“Anadolu’yu Kürtler, Araplarla Müslümanlar olarak fethettik!”
