Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ebabil müjdedir!
Sansürün en vahşi biçimi gazeteciyi hapse atmaktır.
Daha da barbarcası gazeteciyi öldürmektir.
Yazarları, yöneticileri ve çalışanlarıyla sansürün vahşi ve barbar hallerini Cumhuriyet gazetesi yaşadı...
Pusular kurulup yazarları kalleşçe katledildi.
Hiçbir tehdit, ceza, barbarlık ilk yayımlandığı gün ilan etmiş olduğu laiklik ve çağdaşlık ülküsünden bağımsız ve özgür gazetecilik ilkelesinden geri döndüremedi.
*
Sansürün hedefi sadece haber, yazı, röportaj, karikatür değildir.
Bizatihi gazetenin kendisi de öz varlığı da sansürün hedefindedir.
Gazeteyi ayakta tutan maddi kaynak ilan ile reklamdır. İlan ve reklam verenler örtülü veya açık tehdit altındaysa, sansür doğrudan gazetenin ve çalışanlarının varlığına yönelmiş demektir.
Cumhuriyet kendi yağı ile kavrulan, çok az sayıdaki gazeteden biri.
Gazeteciliği bir eli yağda, bir eli balda yapanlar da var.
Bunlara “gazeteci” yerine “haybeci” demek daha yerinde olur.
Zira “haybeci” için “Google” iki ayrı tanımı yapıyor:
- Hiç emek vermeden, çalışmadan para kazanan ya da bir çıkar elde etmek isteyen (kimse).
- Bir çıkar elde edeceğini sanarak hileci kumarbazların ya da dolandırıcıların eline düşen kimse, saf kimse.
*İlk tanım, elifi elifine bizim iktidar kanadının altında icra-ı sanat eyleyen ve “yandaş” da denilen medyadır.
İkinci tanımın, yani, “çıkar uğruna hileci kumarbaz veya dolandırıcı eline düşen kimse” olup olmadığını görmek için seçimleri beklememiz gerekecek.
Beklerken de çevreye bakacağız.
**
Gazeteciliğin
elbette kötüsü olur.
Ama
“reklamın
kötüsü olmaz!”
Hangisi-
hangisi demeden haber verelim:
Yeni
Şafak gazetesi geçen pazartesi kendi ifadesiyle “Dolu
dolu tam 194 sayfa”
çıktı.
1
kiloya yakın ağırlıkta. 1. hamur kâğıt. Fiyatı 2.5 TL. (Evet
iki buçuk lira.)
4
ayrı 48 sayfalık eklerde cumhurbaşkanı ve sayın bakanları
Türkiye Yüzyılı’nı anlatıyor.
Çarşı
pazardaki etiketlerden, elektrik, su, doğalgaz faturalarından,
emekli maaşlarından tek kelime yok.
Ama
sayfalar - sayfalar dolusu rengârenk kamusal kuruluşların
reklamları ve ilanları.
**
AKP
de kurulduğunda doğal olarak her parti gibi iktidar olmayı hedef
almıştı.
Ama
iktidar olunca da hiç gitmemeyi planlıyordu.
En
büyük güvencesi de FETÖ ile kendi deyişleriyle sehven yaptığı
işbirliği olmalı.
Bunun
için “merkez”
denilen medyayı ele geçirmenin şart olduğuna inanıyordu..
Bu
inancı tetikleyen de “Muhtar
bile olamaz!”
türü manşetler, haberler ve yazılar oldu.
Bu
süreçte çok tirajlı ve çok izlenen yayın kuruluşlarına
vekâleten çökme görevini Demirören Grubu üstlendi.
Yardım
ve yataklık için de Ziraat Bankası’ndan 1 milyar dolar kredi
sağladı.
Ancak
kurulan bu “haybeci”
medya düzeni, iktidar olurken verdiği “Yolsuzluk,
yasaklar ve yoksulluğu kaldıracağız” sözünü
boşa çıkardı.
Tam
tersi oldu, ortalığı yolsuzluk, yasaklar ve yoksuluk sardı.
Demirören’e
piyango tersten çarptı.
Üstlendiği
borcu ödeyemiyor.
Yandaş
TV’ler gazeteler ortalığı saran haksızlık, hırsızlık ve
adaletsizlikleri örtmeyi beceremiyor.
İktidarın
canlı propaganda yayınları en az 10 TV’deanında
devreye giriyor. 10-15 gazetede birden manşet oluyor.
Ama
piyasalardaki, mutfaklar ve sofralardaki yangın Nebati
bakanın demeçleriyle, söndürülemiyor.
“Medyayı
ele geçiren zihinleri, gönülleri de ele geçirir” diye
yapılan
hesap
tutmuyor.
Bir
tek gazeteci çıkıyor. Bir siyasetçi çıkıyor. Tüm ülkeye
hatta dünyaya sesini duyuruyor.
Sosyal
medyanın gücü TV kanalı satın almayı boşa çıkarıyor.
Medyayı
ele geçirirken yapılan hesaplar şaşıyor.
Ve
elbette iktidarın gözüne girmek isteyen şirketlerin,
holdinglerin, milletvekili belediye başkanlarının, kamu
bankalarının, hayrı öncelikle iktidara tahsisli hayır
kurumlarının, Müslüman işadamlarının kaymak kâğıda tam
sayfa renkli reklamları..
**
“Ebabil Harekâtı” diye ortaya dökülen sosyal medya yankesiciliği cabalama kaptan çaresizliğidir.
Kendilerine uygun buldukları isim, Kuranıkerim’in “Fil” ayetinde geçen “kuş sürüsü” anlamında bir sözcük.
Suç işlerken bile inanç sömürüsünden İslamiyeti kullanmaktan geri duramadıklarının kanıtıdır.
Belli ki Nebati bakanın Nasrettin Hocalık misyonuna el atmış görünüyorlar.
Ansiklopediler, Ebabil’in tüm ömrünü havada geçirdiğini, gece gündüz uçarak yaşadığını, yalnızca üremek için yere indiğini yazıyor.
Bir de baharın habercisi olduğu belirtiliyor.
Haydi bakalım.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!