Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kanal’da ebcet hesabı
2020!..
Sayısal anlamda eksantrik, geometrik ve simetrik bir yıl yaşıyoruz.
Bin yıl geçse böylesini bir daha yaşama şansımız yok.
Tarih düşürmeye çok meraklı.
Eskilerin “ebcet hesabı” dediği bir aşkla mı bunu yapıyor bilemiyoruz.
2012 yılında, 12. ayın 12. günü, saat 12’de 112 eserin temelini atmıştı.
Üstüne nutuk atıp lafını Hz. Mevlana ile bağlamıştı:
“Kamil odur ki; koya dünyada bir eser;
Eseri olmayanın yerinde yeller eser.”
***
Kadere bakın ki sözde “dünya çapında” bir eseri var, yine de “yerinde yeller” esiyor.
İstanbul Havaalanı’nda esen bu yeller yüzünden de günlerdir uçaklar inemiyor.
“Kâmil”, olgunluğa ermiş, Tanrı’ya ulaşmış insan demek.
Eser vermek için çırpındığına göre, ne olgunluğa ulaştı ne de Allah saklasın Tanrı’ya..
Çılgın projeyi yıllar önce müjdelemişti.
Sonra nedense rafa kaldırdı.
Şimdi “Hangi çılgın, bana kim zincir vuracakmış şaşarım?!” diye ortaya dökülmesi neden acaba?
Sürüklendiğimiz Suriye macerası mı?
Putin’le Trump arasında çifte telli oynamaktan yorgun düşmek mi?
Sınırlarımızı ve sinirlerimizi zorlayan yeni göç dalgasından mı?
Patlayan genç işsizliği mi?
Hayat pahalılığı mı?
Yoksa hepsinin etkisiyle tepe sersemine dönen milletimizi meşguliyetle tedavi etmek için mi?
***
Bizce asıl neden, 25 yıldır hükmettiği İstanbul’un, hiç değilse 1/3’ünü Katarlılarla el ele vererek geri almak istemesidir.
2020, zihinlere kazınma kolaylığı bakımından bu hayırlı girişim için ziyadesiyle uygun.
Geçtiğimiz yıl, “11. ayın, 11. gününde de saat 11’de 11 milyon fidan” kampanyası yapmıştı.
Amacı kestirdiği milyonlarca ağaç ile mahsuplaşmaktı.
Şimdi de Trakya’yı yararak hem İstanbullularla mahsuplaşmak hem de bir “eser” bırakmak istiyor.
***
Benden duymuş olmasın ama “eser bırakmak” aslında bir ceza hukuku deyimi.
Takdiri ilahiye bakın ki, kendisinin “ceza yetersiz” diye bir anlamda müdahil olduğu yüzü asit ile yakılıp gözü de kör edilen Berfin Özek’le ilgili kararda da “yüzde eser bırakmak”tan söz ediliyor.
Türk Ceza Kanunu, “yüzde eser bırakma” fiiline ağırlaştırılmış ceza öngörüyor. (Md:87)
Kanal İstanbul, İstanbul’un yüzüne atılmış bir asit etkisi yaratacaktır.
Geriye düzeltilmesi imkânsız çirkin bir “eser” bırakacaktır.
TCK’ye göre bu ağırlaştırılmış bir suçtur.
**
Reyizperes teresler de medyada sabah akşam Boğaziçi’nin yetmediğini, ileride daha da tıkanacağını,
yeni bir kanal açmanın zorunlu olduğunu savunup duruyor.
Ekrem İmamoğlu, Kanal Çalıştayı’nda böyle bir kanal açmayı çok riskli bir ameliyata benzetti.
Jeologlardan deprem uzmanlarına, mimarlardan kaptanlara herkes görüş açıkladı.
Eksik kalan genel cerrahlardı.
O eksiği de bendeniz kapatayım dedim.
“Yeni bir kanal lazım!”cıların iddialarını gastroenteroloji uzmanı bir genel cerraha sordum:
“Akut-kronik kabızlık korkusu çeken bir hastanın makatına paralel bir yeni bir kanal açma olanağı var mı?”
“Kabızlığın bazı basit önlemlerle tedavisi vardır.”
“Olsun. Yine de hasta yeni bir kanal diye tutturuyorsa?”
“Hasta istedi burun ameliyatı bile yapılmaz.!”
“Peki, insan vücuduna yeni bir kanal açmak teorik olarak mümkün mü?”
“Pratik olarak da mümkün.”
“Nasıl?”
“Kalın bağırsak kesilip ucu karın zarından dışarı bağlanıyor. Böylece yapay bir anüs oluşturulmuş olur. Buna kolostomi deniyor.”
“Peki, yaygın bir ameliyat mı?”
“Kolon kanserleri nedeniyle uygulanma sıklığı artan bir ameliyattır. Ama bireylerin yaşam kalitelerini çok olumsuz olarak etkiler.”
***
Bu konuşmadan İstanbul Belediye Başkanı, eğer Cumhuriyet okuyorsa belki bugün haberi olacak.
Ama nedense önceki gün Kanal İstanbul çalıştayında “Tamamıyla yanlış çok riskli bir ameliyat. Bu ameliyatı yaptırmayı kafalarına koyanlar bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu anlatmak zorundadır” dedi durdu.
***
Reyiz, ikinci bir İstanbul tokatı yese bile nedenini açıklamaz.
Nedenini dünkü Cumhuriyet’te avukat Ece Güner Toprak, makalesine başlık yapmıştı: “Eksenimiz kaydı.. Ortadoğululaştık!.”
Ece Güner Toprak’ın “Ülkem İçin Çare” adlı kitabı Kanal’ı kapsayan bir tür sistematik bir bildirge.
“Çevre hakkı, UNESCO’ya göre ise insan hakkıdır. Hatta en öncelikli insan hakkı ve çocuklarımızın yaşam hakkıdır. (...) Türkiye zengin doğa mirasını korumakla kalmayıp geliştirecek projelere öncelik vermelidir. Dünyada finansman kaynakları çevreyi koruyan çevre dostu kaynaklara aktarılıyor.”
Yani Kanal’a ancak yandaş müteahhitler ilgi gösterecek.
Onlar da balıkçı motorları dahil 100 yıl geçiş garantisi talebiyle.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi